Esas No: 2020/10432
Karar No: 2021/7745
Karar Tarihi: 07.06.2021
Danıştay 6. Daire 2020/10432 Esas 2021/7745 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/10432
Karar No : 2021/7745
DAVACI : … Odası
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … Bakanlığı
VEKİLİ : Huk. Müş. …
DAVANIN KONUSU : 15/09/2020 tarihli, 31245 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulan İmar Planı Değişikliğine Dair Değer Artış Payı Hakkında Yönetmeliğin tümünün yürütülmesinin durdurulması ve iptali ile bu Yönetmeliğin dayanağı durumundaki 3194 sayılı İmar Kanununun Ek 8. maddesinin Anayasaya aykırılığı nedeniyle itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine gönderilmesi istenilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakimi … raporu ile dosyadaki belgeler 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14. maddesi uyarınca incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 3. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendinde, dava dilekçelerinde davanın konusu ve sebepleri ile dayandığı delillerin gösterileceği; 14. maddesinin 3. fıkrasının (g) bendinde, dilekçelerin 3 ve 5 inci maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden inceleneceği; 15. maddenin 1. fıkrasının (d) bendinde, dilekçelerde 14 üncü maddenin 3/g bendine aykırılık görülmesi halinde otuz gün içinde 3 ve 5 inci maddelere uygun şekilde düzenlemek veya noksanları tamamlamak üzere dilekçenin reddine karar verileceği; 5 inci fıkrasında; 1. fıkrasının (d) bendine göre dilekçenin reddedilmesi üzerine yeniden verilen dilekçelerde aynı yanlışlıklar yapıldığı takdirde davanın reddedileceği hükme bağlanmıştır.
Yargılama usulü ilkeleri uyarınca, idari yargı merciilerinin taleple bağlı olarak hukuka uygunluk denetimi yapmaları nedeniyle ilgililerce dava dilekçelerinde davanın konusunun hiç bir tereddüde mahal bırakmaksızın açık ve net olarak ortaya konulması gerekmektedir.
Dava dilekçesinde, İmar Kanununun amacının yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların; plan, fen sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamak olduğu, Kanunda imar planlarının bütüncül olarak ve ölçekler arası kademeli birliktelik ilkesine uygun olarak yapılmalarının öngörüldüğü, öyle ki Kanun metninde imar planı değişikliğinin tanımının dahi yapılmadığı, sadece 8. maddede imar planı değişikliklerinin de imar planları ile aynı usullere tabi olduğunun belirtildiği, Kanunun genel kurgusu ve sistematiğinden imar planı değişikliklerine sadece zorunlu kamusal gerekliliklerin varlığı halinde izin verildiğinin anlaşıldığı, dava konusu Yönetmeliğin dayanağı İmar Kanunu Ek 8. maddesinin Anayasanın başta “eşitlik ilkesi” olmak üzere pek çok maddesine aykırı olduğu, bu madde ile imar planı değişiklikleri ile değeri artan taşınmazlardan değer artış payı alınması öngörülerek imar planı değişiklikleri yapılmasının meşrulaştırılmaya çalışıldığı, açıkça değer artış payını yatıranın istediği imar planı değişikliğini yaptırabilmesini öngören bu Kanun maddesinin kamu yararına da aykırı olduğu, anılan Kanun maddesi ile taşınmaz malikleri arasında ekonomik güce dayalı bir ayrım yapılarak bedelini ödeyebilenin daha avantajlı yapılaşma imkanı elde edebilmesinin yolunun açıldığı, bu durumun Anayasanın 10. maddesinde hüküm altına alınan “eşitlik ilkesi”ne aykırı olduğu, imar planı ve değişikliklerinin kişilerden bağımsız, bilimsel gerçeklere dayalı olarak ve analizler sonucunda oluşturulmaları gerektiği, böylece kişilerin kamusal külfetlere de eşit şekilde katlanmalarının sağlanacağı, Kanunun Ek 8. maddesi ve dava konusu Yönetmelik ile imar planı değişikliklerinin yapılmasında kişilerin ekonomik gücünün bir ölçüt olarak kabul edildiği ileri sürülerek dava konusu Yönetmeliğin tümünün iptali istenilmiştir.
Ayrıca dilekçede, Yönetmeliğin bazı maddelerinin hukuka aykırılığı konusunda detaylı açıklamalar yapılmışsa da bu maddelerin örnek olarak sayıldığı, Yönetmeliğin iptali istenen maddelerinin bunlardan ibaret olmadığı, dayanağı olan 3194 sayılı İmar Kanununun Ek 8. maddesi Anayasaya aykırı olduğundan Yönetmeliğin tümünün hukuka aykırı olduğu ve iptali gerektiği belirtilmiştir.
Ancak, davacı tarafından, iptali istenen Yönetmelik maddeleri tek tek belirtilerek hangi yönlerden hukuka aykırı oldukları açıklanmadığından davacının Anayasaya aykırılık iddiasının ciddi görülmemesi halinde sağlıklı bir yargılama yapılmasına imkan bulunmamaktadır.
Yönetmeliklerin iptali istemiyle açılan davalarda, yönetmeliğin dayanağı durumundaki kanun maddesinin Anayasaya aykırı görülmesi halinde Dairemizce bu kanun maddesinin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulması mümkündür. Ancak dayanak kanun maddesinin Anayasaya aykırı görülmemesi halinde, yönetmeliğin yargısal denetimi, dayanağı durumundaki kanun maddesine uygunluğu çerçevesinde yapılmaktadır.
Bu durumda, dayanağı Kanun maddesinin Anayasaya aykırı olduğu varsayımı ile dava konusu Yönetmeliğin tümünün hukuka aykırı olduğu ve iptali gerektiği iddiası ile açılan bu davanın bu haliyle incelenmesine olanak bulunmamaktadır.
Davacı tarafından yeniden verilecek dilekçede; iptali istenen Yönetmelik maddelerinin tek tek gösterilmesi ve hangi yönlerden dayanağı durumundaki Kanun maddesine ve sonuç itibariyle hukuka aykırı olduklarının belirtilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Kanunun 3. maddesi hükmüne uygun bulunmayan dava dilekçesinin, aynı Kanunun 3622 sayılı Kanun ile değişik 15. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi uyarınca bu kararın bildirim tarihinden itibaren 30 gün içinde belirtilen eksiklikler giderilerek yeniden dava açılmak üzere reddine, 15. maddenin beşinci fıkrası gereğince yeniden verilen dilekçede aynı yanlışlıklar yapıldığı takdirde davanın reddedileceğinin davacıya duyurulmasına, dilekçe örneği ve eklerinin davacıya iadesine, yenileme dilekçesi verilmesi halinde davacıdan ayrıca harç alınmamasına, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 07/06/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.