12. Hukuk Dairesi 2016/21031 E. , 2016/20841 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 14.10.2014 tarih, 2014/18082-23758 sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından borçlu hakkında çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan icra takibinde, keşideci borçlu ... Ltd. Şti., icra mahkemesine başvurusunda; takip konusu senetteki imzanın şirket yetkilisi ..."a ait olmadığını ileri sürerek imzaya itiraz etmiş, mahkemece, itirazın reddine karar verilmiş, karar Dairemizce onanmıştır.
Somut olayda, 15.07.2011 keşide tarihli çeke dayalı olarak yapılan takipte, muteriz borçlu şirketi temsilen yetkilisi ... tarafından, ... 1. Noterliğinin 07.09.2007 tarih ve 21733 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile ..., ... ve ..."a münferiden imza yetkisi ile çek düzenlemeyi de içeren vekaletname verildiği, daha sonra ..."a ilişkin vekaletin, ... 6. Noterliği"nin 21.04.2009 tarih ve 8127 yevmiye numaralı azilnamesiyle geri alındığı, azilnamenin vekil ..."a 04.5.2009 tarihinde tebliğ edildiği, mahkemece, şirket yetkilisi tarafından verilen vekalet ile şirket adına çek düzenleme yetkisi bulunduğu kabul edilen ... yönünden, çekteki keşideci imzası üzerinde imza incelemesi yaptırılarak imzanın adı geçene ait olduğunun tespit edildiği ve imza itirazının reddine karar verildiği görülmektedir.
Çekin keşide tarihi itibariyle uygulanması gereken 6762 sayılı TTK"nun, "sicile itimat" başlıklı 39/2. maddesine göre, tescili lâzım geldiği hâlde tescil edilmemiş veya tescil edilip de ilanı gerekirken, ilan edilmemiş olan bir husus, ancak bunu bildikleri ispat edilmek şartıyla üçüncü şahıslara karşı dermeyan edilebilir.
Buna göre, borçlu şirket yetkilisi tarafından, 3. kişi ..."a verilen vekaletname ticaret sicilde ilan edilmişse, bu vekaletten azlin 3. kişiler yönünden bağlayıcı olabilmesi için azilnamenin de aynı şekilde ilanı gereklidir. Ancak, söz konusu vekaletnamenin ticaret sicilde ilan edilmesinin zorunlu olduğu yönünde bir düzenleme bulunmamakla birlikte, ilan da edilmediği görülmektedir. Bu durumda, çekin keşide tarihi itibariyle BK"nun vekaletin sona ermesine ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmekte olup. 818 sayılı BK"nun 386/1. maddesinde "Vekalet, bir akittir ki onunla vekil, mukavele dairesinde kendisine tahmil olunan işin idaresini ve takabbül eylediği hizmetin ifasını iltizam eyler" hükmü düzenlenmiştir. Anılan Kanun"un 398. maddesinde ise "Vekilin vekaletinin nihayet bulduğuna ıttıla peyda eylemeden evvel yaptığı işlemlerden müvekkili veya mirasçıları, vekalet baki imiş gibi mes"uldürler" düzenlemesine yer verilmiştir.
6100 sayılı HMK"nun 81. maddesinde ise, "Vekilin azli ve istifasının, mahkeme ve karşı taraf bakımından hüküm ifade edebilmesi için, bu konudaki beyanın dilekçe ile bildirilmesi veya tutanağa geçirilmesi ve gerektiğinde ilgilisine yapılacak tebligat giderinin de peşin olarak ödenmesi zorunludur" hükmü yer almaktadır (HUMK 68. madde).
Yukarıda belirtilen yasa hükümlerine göre, geçerli bir vekaletnameye dayanarak şirketi temsille görevlendirilen kişi, şirket adına çek düzenleme yetkisine sahiptir. Ancak vekaletten azledilen kişinin görevi, azilnamenin adı geçene tebliğ tarihi itibariyle sona erer.
Hal böyle olunca, şirket adına çek düzenleme yetkisi verilen vekil ..."ın yetkisi, adı geçene 04.05.2009 tarihinde tebliğ edilen azilname ile son bulduğundan ve bu tarihten sonra 15.07.201l tarihinde keşide edilen takip konusu çeki, azledilen vekil ..."ın imzaladığı hususu da ihtilafsız olduğundan, muteriz borçlu şirket, söz konusu çekten sorumlu tutulamaz.
Bu durumda, borçlu şirket, yetkisiz temsilci tarafından düzenlenen çekten dolayı sorumlu olmayacağına göre, mahkemece, itirazın kabulü ile muteriz borçlu hakkındaki takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup. Dairemizce mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekirken, maddi hataya dayalı olarak onandığı anlaşılmakla, borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.
SONUÇ : Borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 14.10.2014 tarih ve 2014/18082 E.-2014/23758 K. sayılı onama ilamının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 06/10/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.