16. Hukuk Dairesi 2016/16174 E. , 2020/3050 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında, ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 103 ada 47, 108 ve 191 parsel sayılı, sırasıyla 24.708.54, 2.543.98 ve 13.514.78 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit edilmiştir. Davacı ..., askı ilan süresinde tapu kaydına ve miras yolu ile gelen hakka dayanarak kadastro tespitlerinin iptali ve taşınmazların adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, davacı tarafından davalı ... aleyhine kadastro tespitinden önce Asliye Hukuk Mahkemesinde el atmanın önlenmesi istemiyle açılmış olan ve çekişmeli 103 ada 47 parsel sayılı taşınmaz hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılan dava dosyası da eldeki dosya ile birleştirilmek suretiyle yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli 103 ada 47 parsel sayılı taşınmazın tespitinin iptali ile hükme esas alınan 17.02.2015 havale tarihli bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen bölümün tespit gibi tesciline, (B), (C) ve (D) harfiyle gösterilen bölümlerin ise taşlık ve çalılık vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazlardan 103 ada 47 parsel sayılı taşınmazın bir bölümü yönünden davalılardan ... yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu, sözü edilen taşınmazın kalan bölümleri yönünden ise devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de verilen karar usul ve yasaya aykırı olduğu gibi yapılan araştırma ve inceleme de hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki, davacı ... tarafından 1939 tarih 49 sıra numaralı tapu kaydına dayanarak Asliye Hukuk Mahkemesine el atmanın önlenmesi istemiyle açılan dava, çekişmeli 103 ada 47 parsel sayılı taşınmaz yönünden Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Dava, açıklanan niteliği ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 30/2. maddesine tabi olup, anılan madde uyarınca kadastro hakimi iddia ve savunma çerçevesinde hüküm kurarken davanın tarafları ile bağlı kalmaksızın gerçek hak sahibinin tespit edilmesi için re"sen lüzum gördüğü diğer delilleri toplayarak, hak sahibi olduklarını saptadığı takdirde dava dışı 3. şahıslar hakkında da tescil kararı vermekle yükümlüdür. Diğer taraftan bu nitelikteki davalarda kadastro tutanaklarının malik haneleri de boş hükmünde olup, tespit sırasında sehven malik tespiti yapılmış olması dahi değer taşımaz. Ne var ki, somut olayda mahkemece davacının dayandığı tapu kaydı yöntemince uygulanıp kapsamı belirlenmemiş, tapu kaydının güney hududunda okunan "..." tarlasının hangi taşınmaz olduğu, taşınmazın güneyinde orman bulunması nedeniyle, orman sınırları içerisinde mi kaldığı, yoksa daha güneyde bulunan 110 ada 89 parsel sayılı taşınmaz mı olduğu tam olarak ortaya konulmamış, kuzeyinde okunan isimli yol denetime elverişli biçimde zeminde gösterilmemiş, dava konusu taşınmaza komşu parsel tutanakları dosya arasına getirtilmek suretiyle alınan beyanlar denetlenmemiş, bu yolla davacının dayanağı tapu kaydının dava konusu taşınmaza ait olup olmadığı duraksamasız biçimde belirlenmediği gibi, davacı ... tarafından aynı tapu kaydına dayalı olarak açılıp eldeki dosya ile birleştirilen, tutanak asılları da dosyaya celp edilen 103 ada 108 ve 191 parsel sayılı taşınmazlar hakkında olumlu yahut olumsuz herhangi bir hüküm kurulmamıştır.
Hal böyle olunca, doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahkemece öncelikle, davacının dayandığı 1939 tarih, 49 sıra numaralı tapu kaydının tesisinden itibaren tüm tedavülleri, varsa haritası ve tüm oluşum belgeleri ile dava konusu taşınmaza komşu durumunda bulunan tüm taşınmazların tespit tutanakları ile varsa dayanağı kayıtlar Tapu ve Kadastro Müdürlüklerinden getirtilmeli, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları, teknik bilirkişi ve ziraat mühendisi bilirkişi katılımı ile yeniden keşif yapılmalı, yapılacak keşif sırasında, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 20. maddesi hükmü uyarınca davacının dayandığı tapu kaydının dayanağı harita mevcut ise, yerel bilirkişi yardımı ve uzman teknik bilirkişi eliyle yöntemince yerine uygulanmalı, uygulama yapılırken haritası bulunan kayıtlarının kapsamlarının öncelikle haritasına göre belirlenmesi gerektiği gözetilmeli, tapu kaydının haritasının bulunmaması yahut uygulama kabiliyetinin olmaması halinde kayıtlardaki sınırların tespiti bakımından mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına başvurulmalı; kayıtlarda yazılı hudutlar yerel bilirkişilere zeminde göstertilmeli, kayıtlarda yazılı olup yerel bilirkişilerce zeminde gösterilemeyen hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların kayıtların uygulanması hususundaki beyanları, komşu parsel tutanakları ve dayanakları kayıtlarla denetlenmeli; bu kapsamda özellikle tapu kaydının güney hududunda tarif edilen ve şahıs yeri olarak gösterilen "... Tarlası" ile kuzey hududunda tarif edilen isimli yolun zeminde yerlerinin gösterilmesi istenilmeli, teknik bilirkişiden tapu kaydının sınır denetiminin yapıldığı ve kaydın kapsamının kesin olarak gösterildiği keşfi izlemeye imkan veren, ayrıntılı ve gerekçeli rapor ve kroki alınmalı; tapu kaydının hudutlarında tarif edilen sınır yerlerinin belirlenmesi halinde, kaydın "Burun" ve "Kışlacık ile burun" sınırları itibari ile gayri sabit sınırlı olması nedeni ile, tapu kaydına sabit sınırlardan başlanarak kapsam tayin edilmesi gerektiği düşünülmeli, bu yolla tapu kaydının çekişmeli taşınmazları kapsayıp kapsamadığı duraksamasız belirlenmeli, taşınmazların tümünün ya da bir kısmının tapu kaydının kapsamı dışında kalması halinde, yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazların öncesinin ne olduğu, kim tarafından, hangi tarihten beri, ne şekilde kullanıldığı, hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı; yerel bilirkişi ve tanık sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle yöntemince giderilmeli; ziraat mühendisi bilirkişiden taşınmazların ve çevresinin bir bütün olarak toprak yapısı incelenmek suretiyle, dava konusu taşınmazların niteliğini açıklığa kavuşturacak şekilde, ekinde taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını içerecek şekilde rapor alınmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek dava konusu tüm taşınmazlar yönünden sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece belirtilen yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.09.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.