Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/194
Karar No: 2020/3523
Karar Tarihi: 07.07.2020

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2018/194 Esas 2020/3523 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2018/194 E.  ,  2020/3523 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 30.06.2020 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar ... vekili Avukat ..., davalı ... vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacılar ... vd. Vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    -KARAR-
    Dava, hatalı yazılan parsel numaralarının değiştirilmesi suretiyle düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
    Davacı, ... ada ... parsel sayılı taşınmazın, paydaşı ..."nun 24/04/1975 tarihli talebi üzerine ikiye ifraz edilerek, ... ada ... parselin ... adına, ... ada ... parselin ise dava dışı ... adına kayıt edildiğini, ... ada ... parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binada kat mülkiyeti kurularak oluşturulan 1 numaralı bağımsız bölümü kendisinin, 2 numaralı bağımsız bölümü ise davalı ..."ın satın aldığını, ancak ifraz işlemleri sırasında yapılan hata nedeniyle davalı ..."ın fiili olarak kullandığı ... parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında "" ... "" parsel olarak ve davalı ..."ın fiili olarak kullandığı ... parsel sayılı taşınmazın "" ... "" parsel olarak tapuya tescil edildiğini, bu nedenle ... ada ... parseldeki ... no"lu bağımsız bölümün adına olan tapu kaydının iptali ile ... adına tesciline, yine aynı parseldeki ... no"lu bağımsız bölümün maliki ... adına kayıtlı tapu kaydının iptali ile ... adına tesciline, ... ada ... parsel sayılı taşınmazın ... adına olan tapu kaydının iptali ile 1. katının kendisi adına, 2. katının ise davalı ... adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ..., davacının davasını tapu kaydında düzeltim şeklinde nitelendirmesine rağmen dilekçenin sonuç ve istem kısmında, tapu iptal ve tescil talep ettiğini, bu çelişki nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesini, davanın tapu iptal ve tescil olarak görülmesi halinde; tarafların fiili kullanımları ile tapu kaydında parsel bilgilerinin uyumlu olmaması nedeniyle, bu yanlışlığın tapu kayıt bilgilerinin düzeltilmesi ile çözülebileceğini, tapu iptal ve tescil talebinin de reddi gerektiğini, tapu kaydında düzeltim davasının da görevli Mahkemede açılmadığını, ayrıca husumetin yanlış yöneltildiğini ileri sürerek davanın husumet yokluğu sebebiyle reddi gerektiğini savunmuştur.
    Davalı ..., cevap dilekçesinde davayı kabul ettiğini, davanın açılmasında her hangi bir kusurunun bulunmadığını, cevaba cevap dilekçesinde ise; dava dilekçesinin açıklattırılmasını, tapu iptal ve tescil talebini kabul etmediğini, sadece tapu kayıt bilgilerinin düzeltilmesi talebini kabul ettiğini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın tapu kaydında düzeltim olarak nitelendirilip, ... ada ... parsel sayılı taşınmazın tapu kaydındaki parsel numarasının "" 1 "" olarak, ana taşınmaz niteliğinin ise; "" bodrumlu bir zemin bir normal katlı bahçeli kargir apartman "" olarak, ... ada ....parsel sayılı taşınmazın ise tapu kaydındaki parsel numarasının ""... "" olarak değiştirilmesine ilişkin olarak verilen karar Dairece; "" Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; kök ... ada ... parsel sayılı taşınmazın 16/09/1974 tarihli kadastro komisyonu kararı ile 160/464 payı ..., 304/464 payı ... adına tespit ve tescil gördüğü, kararda; ek krokide A harfi ile gösterilen üç katlı kargir binanın ... , B harfi ile gösterilen iki katlı kargir binanın ise ... tarafından yapıldığı tespitine yer verildiği, paydaşlar ... ve ..."in 04/04/1975 tarihli talebi üzerine ... ada ... sayılı parselin kadastro komisyonu kararı ile ikiye ifraz görerek ... ada ... ve ... sayılı parsellere ayrıldığı, paydaş ..."nun payını davacı ile davalı ..."a devrettiği, tapu müdürlüğünce yeni ... ada ... sayılı parselin "" Bodrumlu bir zemin ve iki normal katlı bahçeli kargir apartman "" niteliğinde davalı ... adına, ... ada ... sayılı parselin ise "" Bodrumlu bir zemin iki normal katlı bahçeli kargir apartman "" niteliğinde 1 no"lu bağımsız bölümün davacı, 2 no"lu bağımsız bölümün davalı ... adına kayıtlı olduğu, ... ada ... sayılı parsel üzerindeki binada kat mülkiyetinin kurulmadığı, ... ada ... sayılı parsel üzerindeki binada ise kat mülkiyetinin kurulduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Somut olayda, davanın tapu iptal ve tescil istemiyle açıldığı gözetilmeksizin Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesine aykırı şekilde tespit kararı verilmiş olması isabetsizdir.Hâl böyle olunca, tarafların ileri sürdükleri delillerin toplanarak tapu iptal ve tescil isteği yönünden bir karar verilmesi gerekirken davanın tapu kaydında düzeltim davası olarak nitelendirilip yazılı olduğu şekilde düzeltim kararı verilmesi hatalıdır.” gerekçesi ile bozulması üzerine mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kabulü ile tapu iptali ve tescile karar verilmiştir.
    Hemen belirtilmelidir ki; mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usûli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese, mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir (9.5.1960 günlü 21/9 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı).
    “Usûli kazanılmış hak” kurumunun bir çok hukuk kuralında olduğu gibi, özellikle kamu düzeni düşüncesi ile Yargıtay içtihatlarıyla getirilmiş istisnaları bulunmaktadır.
    a)-Mahkemenin bozmaya uymasından sonra bir İçtihadı Birleştirme Kararı çıkarsa, bu yeni İçtihadı Birleştirme Kararının mahkemede ve Yargıtay’da görülmekte olan bütün işlere uygulanması gerekir. Buna karşı usuli kazanılmış hak iddiasında bulunulamaz (9.5.1960 günlü ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı).
    b)-İçtihadı Birleştirme Kararında olduğu gibi, bozmadan sonra yürürlüğe giren ve geçmişe etkili bir yeni yasa karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla meydana gelen usûli kazanılmış hak, hukukça değer taşımaz.
    c)- Benzer şekilde; uygulanması gereken bir yasa hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilirse, artık usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir (Hukuk Genel Kurulunun 21.01.2004 günlü, 2004/10-44 E, 19 K.).
    d)-Bu sayılanların dışında ayrıca; görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi, “kamu düzeni” ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü-6. Baskı, cilt 5, 2001).
    Usuli kazanılmış hak olarak tanımlayabileceğimiz bu hal usul hukukunun vazgeçilmez temellerinden birisi olup, kamu düzeni ile ilgilidir. Ne var ki, usuli kazanılmış hak kuralının istisnalarından birisi de maddi yanılgıya dayalı bozma kararına uyulmuş olmasıdır.
    Bu kapsamda vurgulanmalıdır ki, maddi hataya dayalı olan bir bozma kararına uyulmuş olunması halinde usuli kazanılmış hakka değer verilmesi mümkün değildir. Maddi hataya dayalı bozma kararına uyulmuş olması itibariyle kazanılmış hakkın bulunmadığından söz edilebilmesi için ancak Yargıtay Dairesinin vardığı sonuç, her türlü değer yargısının dışında, hiçbir suretle başka biçimde yorumlanamıyacak tartışmasız ve açık bir maddi hata olarak belirlenmelidir.
    Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar veya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün ve E:2006/4-519, K:527; 31.05.2006 gün ve E:2006/10-307, K:337; 10.05.2006 gün ve E:2006/4-230, K:288; 04.03.2009 gün ve E:2009/10-34, K:104; 14/07/2010 gün ve E:2005/8-368, K:2010/385 sayılı ilamı).
    Uygulamada zaman zaman görüldüğü gibi, Yargıtay denetimi sırasında da, uyuşmazlık konusuna ilişkin maddi olgularda, davanın taraflarında, uyuşmazlık sürecinde, uyuşmazlığa esas başlangıç ve bitim tarihlerinde, zarar hesaplarına ait rakam ve olgularda, usulünce dosyada delil olarak dayanılan ve uyuşmazlığın esasına etkili olacak bir belge veya delilin incelenmesinde veya bunlara benzer durumlarda, yapılan inceleme sırasında gözden kaçma veya yanlış algılama sonucu, açık ve belirgin yanlışlıklar yapılması mümkündür. Bu tür açık hatalarda ısrar ve maddi gerçeğin göz ardı edilmesi, yargıya duyulan güven ve saygınlığı, adalete olan inancı ve daha da ötesinde Anayasa ile korunan "Hukuk Devleti" ilkesini sarsacaktır.
    O nedenledir ki; Yargıtay, bugüne değin maddi hatanın belirlendiği durumlarda soruna müdahale etmiş; yapılmış açık maddi yanlışlığın düzeltilmesini kabul etmiştir. (Aynı yönde bakınız: Hukuk Genel Kurulu"nun 13.04.2011 gün ve E:2011/9-72, K:2011/99 sayılı kararı) ve nitekim, Hukuk Genel Kurulunun 23.10.2002 gün ve E:2002/10-895, K:2002/838; 02.07.2003 gün ve E:2003/21-425, K:2003/441; 13.04.2011 gün ve E:2011/9-72, K:2011/99 sayılı ilamları, yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 15.03.1972 gün ve E:1968/1-277, K:176; 01.03.1995 gün ve E:1995/7-641, K:117; 23.01.2002 gün ve E:2001/1-1010, K:2002/1; 12.07.2006 gün ve E:2006/4-519, K:527; 04.11.2009 gün ve E:2009/13-370, K:2009/480; 13.03.2013 gün ve 2013/5-10, 2013/348 E.K. sayılı kararları; Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, İstanbul 2001, Cilt 5, sayfa 4771 vd.).
    Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, davalılardan ...’ın 05.09.2013 tarihli cevap dilekçesindeki, dava konusu ... ve ... parsellerin fiili kullanımlarına aykırı olarak yanlış yazıldığını öğrendikten sonra, bu yanlışlığın düzeltilmesi için tapu müdürlüğüne başvuruda bulunduğu ve davayı kabul ettiği yönündeki beyanı da dikkate alınarak, taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünün ... ve ... parsel numaralarının değiştirilmesi ile mümkün olacağı, yani fiili durumun tapu yansıtılmasından ibaret olacağı açıktır.
    Hal böyle olunca; davacı ve davalılardan ... adına kayıtlı (üzerinde kat mülkiyeti kurulu olan) ... ada ... parselin ... parsel, davalı ... adına kayıtlı ... ada ... parselin ... parsel olarak sadece parsel numaraları düzeltilmek ve yer değiştirmek suretiyle fiili duruma uygun hale getirilerek ihtilafın giderilebileceği gözetilmeksizin yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davalıların bu yönlere değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 2.540.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07/07/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi