16. Hukuk Dairesi 2012/6392 E. , 2012/8202 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... 3. İCRA MAHKEMESİ
Ticareti terk hükümlerine muhalefet etmek suçundan sanık ..."in beraatine karar verilmiş, hüküm şikayetçi vekili tarafından temyiz edildiğinden, Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istemli tebliğnamesiyle dosya gönderilmekle Dairemizce yapılan inceleme sonunda 10.10.2011 tarihli karar ile mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmiş, bu karara karşı Yargıtay C.Başsavcılığının 28.12.2011 tarihli itirazı üzerine, Ceza Genel Kurulunun 10.07.2012 tarih ve 2011/856 Esas, 2012/648 sayılı kararı ile 6352 sayılı Yasanın 99 ve 101. maddeleri uyarınca itirazın Dairemizce değerlendirilmesi için dosya yeniden gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak; GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Somut olayda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz yazısında; 2004 sayılı İİK.nun 44. maddesinde “Ticareti terk eden bir tacir 15 gün içinde keyfiyeti kayıtlı bulunduğu ticaret siciline bildirmeye ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunmaya mecburdur. Keyfiyet ticaret sicili memurluğunca ticaret sicili ilanlarının yayınlandığı gazetede ve alacaklıların bulunduğu yerlerde de mutat ve münasip vasıtalarla ilan olunur. İlan masraflarını ödemeyen tacir beyanda bulunmamış sayılır.” demekle tacir olarak kabul edilenlere bir yükümlülük yüklediğini ve bu yükümlülüğe uymamanın müeyyidesi de aynı Kanunun 337/a maddesinde “44 üncü maddeye göre mal beyanında bulunmayan veya beyanında mevcudunu eksik gösteren veya aktifinde yer almış malı veya yerine kaim olan değerini haciz veya iflas sırasında göstermeyen veya beyanından sonra bu malları üzerinde tasarruf eden borçlu, bundan zarar gören alacaklının şikâyeti üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”şeklinde düzenlendiğini, icra takibi ve şikayetin sanık ..."in şahsına yönelik olduğunu, bu nedenle öncelikle sanığın gerçek kişi tacir olup olmadığının belirlenmesi gerektiğini, bu sebeple, ticareti terk hükümlerine muhalefet etmek suçu sanığının, gerçek kişi tacir olup olmadığı ticaret sicili memurluğundan öğrenilerek, gerçek kişi tacir olduğunun anlaşılması halinde ise mükellefiyetinin devam edip etmediği ilgili vergi dairesinden sorularak ve kayıtlı adresinde zabıta marifetiyle de ticari faaliyeti bulunup bulunmadığı yönünde araştırma yaptırılarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdiri gerekirken, ticaret şirketlerinin temsilcilerine yönelik gerekçe ile sanığın atılı suçtan beraatine karar verilmesi nedeniyle bozma kararı verilmesi gerekirken, onama kararı verilmesinin isabetsizliği ileri sürülerek hükmün bozulması talep edilmiştir.
Dairemizce Yargıtay C. Başsavcılığının itirazı yerinde görüldüğünden kabulü ile Dairemizin 10.10.2011 tarih ve 2010/7065 Esas, 2011/5399 sayılı kararının kaldırılmasına karar verilerek yapılan inceleme sonunda;
Sanığa isnat edilen suçun oluşabilmesi için tacirin fiili olarak ticareti terk etmesi ve bu durumu onbeş günlük süre içerisinde kayıtlı olduğu ticaret siciline bildirmemesi ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunmaması gerekmekte olup, öncelikle sanığın ticaret sicili memurluğunda kayıtlı tacir olup olmadığı saptanarak, kayıtlı olduğunun anlaşılması halinde, ticareti terk edip etmediği yönünde zabıta araştırması yaptırılarak ve kayıtlı bulunduğu vergi dairesi müdürlüğünden mükellefliğinin devam edip etmediği sorularak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir edilmesi gerekirken eksik inceleme ve şikayetin gerçek kişiye yönelik olduğu da göz ardı edilerek yanlış gerekçe ile sanığın beraatine karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün istem gibi BOZULMASINA, 18.10.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.