19. Hukuk Dairesi 2018/1534 E. , 2018/4973 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davalının aracılığıyla dava dışı.... isimli kişiye mal sattıklarını ve ödeme olarak aldıkları çekin karşılıksız çıktığını, davalının çekin tahsili için yardımcı olacağını beyan etmesi üzerine herhangi bir belge alınmadan çekin davalıya teslim edildiğini, davalının bu defa ibraz kaşesinin altına kendi imzasını atarak çeki davacı hakkında takibe koyduğunu, davalının davacıdan gerçek bir alacağı olmadığından davaya konu çek nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davaya konu çeki borcuna mahsup edilmek üzere davacının davalıya verdiğini ve tahsilinde yardımcı olmak üzere davalıyı kendi avukatları Av. ... İşler"e gönderdiğini, Av. ... İşler"in kendisinin davacının vekili olduğunu, davacı hakkında takip yapamayacağını, çekin davacı adına takibe konulacağını ve tahsil edildiğinde 15.000,00TL"nin davalıya verileceği beyan ederek buna yönelik bir belge verdiğini, davalının çeki bu şekilde tahsil etmesinin sıkıntı doğuracağını düşündüğünden ibraz kaşesinden sonra ciro ederek çeki kendi vekili aracılığıyla takibe koyduğunu, davacının davalıya borçlu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, ibrazdan sonra çekin tekrar tedavülünün mümkün olmadığı, ibrazdan sonra yapılan cironun temlik hükmünde olduğu, ciro silsilesinde adı olmayan ibrazdan sonra da ciro edilerek temlik edilmeyen kişinin çeki elinde bulundursa dahi yetkili hamil olamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 24/09/2013 tarihli ve 2013/9734-2013/14562 sayılı kararı ile davalı tarafça dosyaya sunulan davacının avukatı olduğu iddia edilen Av. ... İşler el yazısı ve imzalı belgenin alacağın temliki hükmünde olduğu ileri sürüldüğünden mahkemece bu belge üzerinde durulup davanın sonucuna etkisi üzerinde tartışılarak varılarak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma kararı üzerine, bozmada belirtilen belgenin davacı şirket yetkilisi tarafından imzalanmadığı, Av. ... İşler"in davacının avukatı olduğuna dair bir belge de sunulmadığı, davacı vekilinin bu avukata bir kaç hukuki işlemin takibi için vekalet verildiğini, ancak davalının bu kişiye gönderilmediğini beyan ettiği, davaya katılmak için verilen vekaletname ile vekil edenin borç altına sokulamayacağı gibi temlik de yapılamacağı, bunların yapılması için vekaletnamede düzenleme bulunması gerektiği, dava dışı Av. ... İşler tarafından verilen belgenin dava konusu çekin temlik edildiğini göstermediği gerekçesiyle önceki kararda direnilerek davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece Dairemiz bozma ilamından sonra her ne kadar hüküm direnme olarak kurulmuş ise de Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 04.04.2018 tarihli ve 2017/19-1629-2018/667 E.-K. sayılı kararı ile mahkeme hükmünün gerçek anlamda direnme olmadığı, ilk kararda tartışılıp değerlendirilmeyen ve bozma kararında vurgulanan hususun değerlendirildiği yeni bir hüküm niteliğinde olduğu gerekçesiyle temyiz incelemesi için dava dosyası Dairemize gönderilmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 16/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.