Dosya incelenerek gereği düşünüldü; ...Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 23/06/2013 tarihli iddianamesi ile “müşteki ...’a ait... Elektrik isimli işyerine girmek için kapı kilidini kıran sanık ... isimli şahsın çarşı civarında devriye gezen polis memurlarınca fark edilmesi neticesinde, şahsın kaçmaya başladığı” şeklinde anlatılan eylemi sebebiyle açılan davalardan sanık ... hakkında hüküm kurulmadığı anlaşıldığından, zamanaşımı süresi içinde hüküm kurulması mümkün görülmüştür. Sanık ...’ın katılan ...’e yönelik eylemi nedeniyle; sanık ... ile birlikte; kolluk tutanağına göre; kapı zorlanarak dükkan içerisine girildiği ifadesi karşısında; bu eylem sebebi ile zamanaşımı süresi içinde işlem yapılması mümkün görülmüştür. 1- Sanık ... hakkında katılan ...’e yönelik hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Mala zarar verme suçundan 5237 sayılı TCK’nın 150. maddesi gereğince hüküm kurulurken, seçimlik cezalardan hapis cezası tercih edildiği halde, TCK"nın 50/2. maddesine aykırı olarak tayin olunan hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, gerekçeye, hakimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükümlerin istem gibi ONANMASINA 2- Sanıklar ... hakkında katılan ...’e yönelik hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığını ihlal ve ... hakkında hırsızlık suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiz itirazlarına gelince; Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, gerekçeye, hakimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükümlerin istem gibi ONANMASINA, 3- Sanıklar ... ve ... hakkında başkasına ait kimlik bilgilerini kullanma suçundan kurulan hükümlere yönelik temyiz itirazlarına gelince; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 06.06.2017 tarih, 2015/184 Esas ve 2017/316 sayılı kararında belirtildiği üzere; iftiranın özel bir şekli olan başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun, tutanakların sanığın gerçek kimlik bilgileri ile düzenlenmiş olması ve sanığın gerçeğe aykırı olarak beyan ettiği isme göre düzenlenmiş herhangi bir belgenin bulunmaması gözetildiğinde; başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşmayacağı, eylemin TCK’nın 206. maddesinde tanımlanan “Resmî belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” suçuna teşebbüs veya 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 40. maddesinde düzenlenen "Kimliği bildirmeme" kabahatini oluşturup oluşturmayacağının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten dolayı isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 12/11/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.