“Öğretmen olan sanığın askerlik celp döneminde mazeretli olduğuna ilişkin Bursa Devlet Hastanesinden verilmiş gibi 7 gün istirahatinin uygun olduğuna dair tamamen sahte rapor düzenleyip, askerlik şubesine ibraz ederek kullandığının iddia ve dosya içeriğine uygun gerekçelerle kabul olunması karşısında; dosyadaki delilleri duruşmadan edindiği kanaate göre değerlendirip suçun 765 sayılı TCK"nun 356. maddesi kapsamında şehadetnamede sahtecilik vasfında belgelerden olduğunu kabul eden mahkemenin uygulamasında bir isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; sanığa yüklenen "şehadetnamede sahtecilik" suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve sanık lehine olan 765 sayılı TCK"nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar dolduğu anlaşılmış ve sanık müdafıinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca bozulmasına, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, aynı Yasanın 322. maddesindeki yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle mülga 765 sayılı TCK"nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK"nun 223/8. maddeleri gereğince düşürülmesine,” oyçokluğu ile karar verilmiş, Daire Üyesi M.Budak; eylemin 765 sayılı TCK"nun 342/1 maddesi kapsamında olduğu düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 06.02.2012 gün ve 17939 sayı ile;
“...Sanık Mehmet öğretmen olarak görev yapmakta iken Bursa Devlet Hastanesi Acil Polikliniğinin 28.11.2003 tarih ve 186462 protol numarası ile Dr. Erol Bahçe"nin imzasını taklit ederek 7 gün istirahatli olduğuna dair sahte raporu askerlik şubesine ibraz ederek kullanmıştır.
Suça konu belge Bursa Devlet Hastane Acil Polikliniği başlığını taşıması nedeniyle ancak resmi görevli bir doktor tarafından düzenlenebilecek bir belgedir. Bu belge yapılan muayene sonucu teşhis edilen rahatsızlık nedeniyle kişinin belirtilen süre kadar istirahat etmesinin zorunlu olduğunu belgeleyen ve ancak bir doktor tarafından verilmesi zorunlu olan bir belgedir. Bu nedenle resmi belge hükmündedir.
Sahte doktor raporunu kullanan sanığın eyleminin resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturması nedeniyle, Yüksek Yargıtay 11. Ceza Dairesi tarafından sanığın eyleminin 765 sayılı TCK"nun 356. maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu kabul edilerek zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verilmesinin yerinde olmadığı" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 11. Ceza Dairesince 20.09.2012 gün ve 22286 gün ve 15675 sayı ile, itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı sahte doktor raporunu kullanma eyleminin 765 sayılı TCK"nun 356. maddesinde düzenlenen suçu mu yoksa 342/1. maddesinde düzenlenen suçu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
İngilizce öğretmeni olan sanığın askerlik celp döneminde Bursa Devlet Hastanesi acil polikliniğince düzenlendiği belirtilen 28.11.2003 tarih 186462 sayılı raporu Askerlik Şube Başkanlığına sunduğu, ancak Bursa Devlet Hastanesinin 28.06.2004 tarihli yazısında sanığın hastanede kaydının bulunmadığının bildirildiği, suça konu raporda imzası bulunan Dr. Erol’un tanık olarak alınan beyanında raporun düzenlendiği tarihte hastanede görevli olmadığı gibi, rapordaki imza ve yazıların kendisine ait olmadığını beyan ettiği, bilirkişi raporunda, suça konu rapordaki yazı ve rakamların tanık Dr. Erol’un elinden çıkmadığının belirtildiği anlaşılmaktadır.
765 sayılı TCK"nun 339. maddesinde, kamu görevlisinin sahte resmi belge düzenleme, gerçek bir belgeyi tağyir ve tahrif etme eylemleri yaptırıma bağlanmış, aynı kanunun 342. maddesinde ise, kamu görevlisi olmayan kişilerin resmi belgede sahtecilik eylemleri düzenlenmiştir.
Uyuşmazlık konusu ile ilgili olan 765 sayılı TCK"nun 354. maddesi; "Hekim ve eczacı veya sıhhiye memuru Hükümetçe emniyet ve itimat olunacak bir vesikayı hatıra binaen hakikate muhalif olarak verirse on beş günden üç aya kadar hapis ve yüz liradan bin liraya kadar ağır para cezasiyle cezalandırılır. Böyle hakikate muhalif olarak tanzim olunmuş vesikayı kullanan kimse hakkında dahi aynı ceza tertip olunur. Eğer bu gibi hakikate muhalif vesikaya mebni deli olmıyan bir kimse asabi ve akıl hastalıkları müesseselerine kabul ve orada ikamete mecbur edilir veya başkaca fahiş bir zarar husule gelirse failin göreceği ceza altı aydan üç seneye kadar hapistir.
Eğer birinci fıkrada yazılı fiil, failin kendisine yahut başkasına verilmiş veya vait ve temin olunmuş para ve sair menfaat mukabilinde irtikap olunmuş ise göreceği ceza üç aydan iki seneye kadar hapistir.
Eğer vesikadan ikinci fıkrada yazılı olan fahiş zarar zuhura gelmiş ise ceza bir seneden beş seneye kadardır. Her halde bu cezalarla beraber ilk fıkradaki para cezası iki kat olarak hükmolunur.
Para veren veya vait yahut menfaat temin veya vadeden kimse hakkında dahi üç aydan bir seneye kadar hapis cezası hükmolunur ve verilip alınan para vesair eşya da müsadere olunur",
355. maddesi; "Bir memur veyahut vesika itasına selahiyeti olan diğer bir kimse bu vesikaları verdiği kimseler hakkında teveccüh yahut hususi ve umumi emniyet celbine veya hizmete ve memuriyet ve kanunun temin ettiği müsaade ve menfaatlar kazanmağa yahut bazı hizmet ve memuriyetlerden kurtulmağa medar olacak surette hüsnü hareketine ve fakrüzaruretine ve sair hallere dair yalan olarak şahadet eylerse iki aya kadar hapis ve elli liraya kadar ağır cezayı nakdi hükmolunur",
356. maddesi ise; "Bir kimse yukardaki iki maddede yazılı sıfat ve salahiyeti haiz olmadığı halde ilmühaber ve vesikaları taklit eder yahut bunların sahih olanların tahrif eyler ve bir kimse bu yolda tanzim olunmuş ilmühaber ve vesikaları kullanırsa altı aya kadar hapis olunur" şeklindedir.
Buna göre 765 sayılı TCK"nun 354. maddesinde; kamu görevlisi sıfatıyla çalışmayan, bazı meslek mensuplarının düzenledikleri belgelerdeki sahtecilik fiilleri düzenlenmiştir. Bu kapsamda tabip, diş tabibi, eczacı, ebe, hemşire veya diğer sağlık mensubu kişilerin, görevlerinin gereği olarak gerçeğe aykırı belge düzenlemeleri kanun koyucunun tercihi ile ayrı bir suç olarak yaptırıma bağlanmıştır.
Ceza Genel Kurulu’nun 06.11.2007 gün ve 223-224 ile 25.06.1984 gün ve 41-248 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, 765 sayılı TCK"nun 355. maddesinde cezalandırılan eylem failin karşı tarafa yarar sağlamak için yalan yere doğrulama yapmak suretiyle sahte belge düzenleme eylemidir. Fail, maddede sayılan çıkarları sağlamak için belli koşulları yalan yere doğrulamakta ve teyit etmekte, karşı tarafa özel bir yarar sağlamaktadır.
Bu suçla korunan belgeler ise, teveccüh celbine yarayabilecek, genel ya da özel güven sağlayabilecek, hizmet veya memuriyet elde etmeye yarayabilecek, kanunun sağladığı izin ve yararları koruyan ve hizmet veya yükümlülüklerden kurtulmayı sağlayabilecek nitelikteki belgelerdir.
765 sayılı TCK"nun 356. maddesinde ise; yetkisi olmayan kimselerce TCK"nun 354. ve 355. maddelerinde öngörülen belgelerin düzenlenmesi ve tahrif edilmesi ya da bu şekilde düzenlendiğini bildiği belgeyi bilerek kullanan üçüncü kişinin durumu düzenlenmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Kanun koyucu, 765 sayılı TCK"nun 342/1 maddesinde kamu görevlisi olmayanların resmi belgede sahtecilik suçunu daha ağır yaptırıma bağlarken, bazı belgelerdeki sahteciliğin kamu güvenliğini bozmaktaki etkinliğini daha hafif bir yaptırıma bağlamak istemiş, bu nedenle 355 ve 356. maddeleri getirmiştir. Bu nedenle, öğretmen olan sanığın, sahte olarak düzenlenmiş bulunan Bursa Devlet Hastanesi acil polikliniğince verilmiş gibi görünen 7 gün istirahatinin uygun olduğuna dair raporu, askerlik celp döneminde askerlik şubesine ibraz ederek kullanması şeklindeki eylemi 765 sayılı TCK"nun 356. maddesi kapsamında kalmaktadır.
Bu itibarla, yerel mahkeme ve Özel Daire kararında bir isabetsizlik bulunmadığından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Genel Kurul Başkanı ve on iki Genel Kurul Üyesi; "sanığın eyleminin 765 sayılı TCK"nun 342/1 maddesi kapsamında kaldığı ve bu nedenle itirazın kabul edilmesi gerektiği" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.05.2013 günü yapılan birinci müzakerede gerekli çoğunluk sağlanamadığından, 28.05.2013 günü yapılan ikinci müzakerede oyçokluğuyla karar verildi