19. Ceza Dairesi Esas No: 2018/8592 Karar No: 2020/1307
Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2018/8592 Esas 2020/1307 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Antalya 2. Sulh Ceza Mahkemesi, alkollü araç kullanmaktan dolayı kabahatli kişinin sürücü belgesinin geri alınmasına karar vermiştir. Ancak, kabahatli kişinin avukatı tarafından yapılan başvuru sonrasında dosyada yeterli araştırma yapılmadığı ortaya çıkmıştır. Kabahatli, Antalya'da hiç yaşamadığını ve sürücü belgesi ile kimliğini kaybettiği dönemde İstanbul'da olduğunu, cezaların kendisine ait olmadığını iddia etmiştir. Dosyadaki evrakların incelenmesi ve bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği söylenmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, kararın kanun yararına bozulması yönünde görüş bildirmiştir. Kararın gerekçesi olarak, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun başvuru işlemlerine dair maddeleri ve CMK'nin 309. maddesi gösterilmiştir.
19. Ceza Dairesi 2018/8592 E. , 2020/1307 K.
"İçtihat Metni"
Üçüncü kez alkollü araç kullanmak eyleminden dolayı kabahatli ..."ın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 48/5. maddesi uyarınca sürücü belgesinin 5 yıl süreyle geri alınmasına ilişkin Antalya (Kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 23/11/2010 tarihli ve 2010/1205 esas, 2010/891 sayılı sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 11/12/2018 gün ve 15404 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekinde bulunan dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17/12/2018 gün ve KYB-2018-101355 sayılı ihbarnamesi ile Dairemize verilmekle okundu. Anılan ihbarnamede; 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun, "Başvurunun incelenmesi" başlıklı 28. maddesinin 2. fıkrasında "Başvurunun usulden kabulü hâlinde mahkeme dilekçenin bir örneğini ilgili kamu kurum ve kuruluşuna tebliğ eder." 3. fıkrasında "İlgili kamu kurum ve kuruluşu, başvuru dilekçesinin tebliği tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde mahkemeye cevap verir." 4. fıkrasında "Mahkeme, başvuruda bulunan kişilere cevap dilekçesinin bir örneğini tebliğ eder; talep üzerine veya re"sen tarafları çağırarak belli bir gün ve saatte dinleyebilir." 7. fıkrasında "Mahkeme ilgilileri dinledikten ve bütün delilleri ortaya koyduktan sonra aleyhinde idarî yaptırım kararı verilen ve hazır bulunan tarafa son sözünü sorar. Son söz hakkı, aleyhinde idarî yaptırım kararı verilen tarafın kanunî temsilcisi veya avukatı tarafından da kullanılabilir. Mahkeme son kararını hazır bulunan tarafların huzurunda açıklar." şeklindeki düzenlemeler karşısında, dosya kapsamına göre kabahatli vekilinin 16/10/2018 tarihli dilekçesinde özetle, kabahatlinin idarî para cezası karar tutanağının tanzim edildiği yer olan Antalya"da hiç yaşamadığını, sürücü belgesini ve kimliğini 2005 veya 2006 yılında İstanbul İlinde kaybetmesini takiben kendisine alkollü araç kullanmaktan dolayı birden fazla kez idarî yaptırım uygulandığını, kendisinin kimlik bilgilerini kullanarak ceza almasına neden olan faili meçhul kişiler hakkında Antalya Cumuriyet Başsavcılığı tarafından 2014/10805 sayılı soruşturmanın yürütüldüğünü, kendisine uygulanan benzer başka bir idarî yaptırımın Antalya 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 23/05/2013 tarihli ve 2011/65 Esas, 2011/140 sayılı ek kararı ile iptal edildiğini, idarî yaptırım tutanağındaki imzanın kendisine ait olmadığını iddia etmesi karşısında, bahse konu soruşturma ve mahkeme evrakının onaylı suretlerinin dosyaya temin edilmesi, duruşma açılarak tutanak mümzileri ile kabahatlinin dinlenilmesi, kabahatlinin imza ve yazı örnekleri alınarak ilgili idarî yaptırım kararı tutanağındaki imzanın kendisine ait olup olmadığına ilişkin bilirkişi incelemesi yaptırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, hiç bir usulî işlem ve araştırma yapılmaksızın yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla, gereği görüşülüp düşünüldü; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, Antalya (Kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 23/11/2010 tarihli ve 2010/1205 Esas, 2010/891 Karar sayılı kararının CMK’nin 309/4-a maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, 12/02/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.