21. Hukuk Dairesi 2017/533 E. , 2018/6685 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacılar murisinin, iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle, 373.342,93 TL maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davalılar vekilince istenilmesi ve de duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 25/09/2018 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalılar vekili Av. ... ile davacılar vekilleri Av.... ve Av. ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlerle temyiz kapsam ve nedenlerine göre; davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, sigortalının iş kazası sonucunda vefatı nedeniyle yakınlarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davacılar eş ve çocuğun maddi ve manevi tazminat istemlerinin kabulüne, davacı kardeşlerin manevi tazminat istemlerinin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden, davacılar murisinin vefatı ile sonuçlanan iş kazasının meydana gelişinde müteveffa sigortalının %20, davalıların ise %80 oranında kusurlu oldukları, sigortalının kalıpçı ustası olduğu, maddi zarar hesaplanırken davacıların ilk açtıkları ve mahkemesince açılmamış sayılmasına karar verilen dava dosyasında yapılan emsal ücret araştırması sırasında ... Ticaret ve Sanayi Odası"nca bildirilen ücretin dava dilekçesindeki ücret iddiasının üzerinde kalması nedeniyle iddia gibi aylık net 2.000,00 TL ücretin dikkate alındığı, bu ücretin yasal asgari ücretin 3,34 katına isabet ettiği, dava ve ıslah dilekçelerinde davacı tarafın hüküm altına alınan tazminatlara faiz uygulanması yönünde bir taleplerinin olmadığı anlaşılmaktadır.
3-Zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalan sigortalının veya vefatı halinde yakınlarının maddi zararının hesabında gerçek ücretin esas alınması koşuldur. Gerçek ücretin ise işçinin imzasının bulunduğu ücret tediye bordrolarından saptanacağı, işçinin imzasının bulunmadığı işyeri ve sigorta kayıtlarının nazara alınamayacağı, işçinin imzasının bulunduğu ücret tediye bordrolarının bulunmaması durumunda işçinin yaşı, kıdemi, mesleki durumu dikkate alınarak, emsal işi yapan işçilerin aldığı ücret gözönünde tutularak belirlenmesi gerektiği, Dairemizin ve Yargıtay"ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Somut olayda, kalıpçı ustası olan müteveffanın asgari ücretle çalışmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu yönündeki kabul isabetli ise de sigortalının yaptığı iş, yaşı, kıdemi belirtilmek suretiyle ilgili meslek odasından, TÜİK ve Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü"nden emsal işçinin alabileceği günlük net ücreti sorduktan sonra müteveffanın net ücretini belirleyip oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası"nca bildirilen ücretin dava dilekçesindeki ücret iddiasının üzerinde kalması nedeniyle iddia gibi aylık net 2.000,00 TL ücrete üstünlük tanınması isabetsiz olmuştur.
4-Maddi tazminatın belirlenmesi noktasında mahkemece hükme esas alınan bilirkişi hesap raporunda öncelikle kaza tarihinden bakiye ömür sonuna kadar aktif ve pasif dönem gelirlerinin asgari ücret üzerinden hesaplandığı, akabinde bu gelirlerin tamamının 3,34 katsayısı ile çarpıldığı ve davacıların maddi zararlarının buna göre belirlendiği görülmektedir.
Pasif devrede de zarar oluşacağı ve bu pasif devre zararının hesabına esas alınacak ücretin asgari geçim indirimsiz net asgari ücret düzeyinde bir ücret olduğu dairemizin yerleşmiş içtihatlarındandır.
Gerçekten 01.01.2008 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 5615 sayılı yasanın 2. Maddesiyle değişik 193 sayılı gelir vergisi kanununun Asgari geçim indirimi başlıklı 32. Maddesine göre "Ücretin gerçek usulde vergilendirilmesinde asgari geçim indirimi uygulanır. Asgari geçim indirimi; ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgari ücretin yıllık brüt tutarının; mükellefin kendisi için %50"si, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için %10"u, çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere; ilk iki çocuk için %7,5 diğer çocuklar için %5"idir. Gelirin kısmi döneme ait olması halinde, ay kesirleri tam ay sayılmak suretiyle bu süreye isabet eden indirim tutarları esas alınır. Asgari geçim indirimi, bu fıkraya göre belirlenen tutar ile 103 üncü maddedeki gelir vergisi tarifesinin birinci gelir dilimine uygulanan oranın çarpılmasıyla bulunan tutarın, hesaplanan vergiden mahsup edilmesi suretiyle uygulanır.
Pasif devre zararının hesaplanması sırasında esas alınan asgari ücret, bir çalışmanın karşılığı değil ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığıdır. Bu duruma göre ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı pasif devre zararının hesaplanması sırasında dikkate alınamayacağı açıktır.
Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi hesap raporunda pasif dönem zarar hesabı yapılması isabetli ise de hesabın asgari geçim indirimsiz net asgari ücret üzerinden yapılması gerektiği gözden kaçırılarak asgari ücretin 3,34 katına denk gelen ücret üzerinden yapılması hatalı olmuştur.
5-HMK 26. (HUMK. nun 74) maddesi gereğince hakim, kural olarak iki tarafın iddia ve savunmaları ile bağlı olup talepten fazlasına hükmedemez. Hal böyle olunca davacı tarafın ne dava dilekçesinde ne de ıslah dilekçesinde faiz isteminde bulunmadığı dikkate alınmayarak hüküm altına alınan maddi ve manevi tazminatlara kaza tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmesi doğru değildir.
Yapılacak iş, müteveffa sigortalının yaptığı iş, yaşı, kıdemi belirtilmek suretiyle ilgili meslek odasından, TÜİK ve Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü"nden bilinen devrede alabileceği ücretleri sormak, elde edilecek sonuçları dosyadaki diğer verilerle birlikte değerlendirip gerçek ücreti tereddütsüz olarak belirlemek, akabinde pasif dönem zararının hesaplanmasında asgari geçim indirimsiz net asgari ücretin gözetildiği yeni bir hesap raporu almak, davacı tarafın faiz isteminde bulunmadığını dikkate alarak, usuli kazanılmış hakları gözetip oluşacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, davalılar yararına takdir edilen 1.630,00TL duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine,
25/09/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.