11. Hukuk Dairesi 2018/574 E. , 2019/2499 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ulukışla Asliye Hukuk Mahkemesince (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) verilen 09/05/2017 tarih ve 2016/238Esas-2017/57 K. sayılı kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce verilen 24/11/2017 tarih ve 2017/911-2017/810 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, Kışlahan Taşımacılık Ltd. Şti"deki hisselerini müvekkillerinin 15/02/2010 tarihli protokol ile şirket ortağı olmayan davalı ..."e devrettiğini, aynı tarihli noter sözleşmesiyle de devrin gerçekleştirildiğini, davalının protokol şartlarını yerine getirmediğini, müvekkillerine davalının gerçek hisse bedelini ödemesi gerektiğini ileri sürerek müvekkillerine ait limited şirket hisse devrinden doğan alacağın hesaplama yapılarak şimdilik 10.000,00 TL"sini dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak müvekkillerine verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu alacağın TBK"nun 147.maddesi gereğince (eski 818 sayılı Borçlar Kanunun 126.maddesi) beş yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, davacı tarafın 15/02/2010 tarihli alacak iddiası üzerinden beş yıl geçmekle zamanaşımına uğradığını, yetkili mahkemenin müvekkilinin ikametgahı olan Adana Mahkemeleri olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki hisse devrine ilişkin alacağın, taraflar arasındaki ortaklık ilişkisine bağlı olarak TBK"nun 147.maddesi (mülga BK"nun 126.maddesi) gereğince beş yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, taraflar arasındaki hisse devir sözleşmesinin 15/02/2010 tarihli olması nedeniyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiği gerekçeleriyle zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nce istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenlerden alınmasına, 01/04/2019 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, dava dışı limited şirkette davacılara ait payların davalıya devri nedeniyle ödenmeyen devir bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, uyuşmazlıkta mülga 818 sayılı B.K 126. maddesinde öngörülen 5 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanmasının gerektiği gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş,
Davacılar vekilinin istinaf başvurusu Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmiş,
Davacılar vekilinin temyiz istemi de yazılı gerekçe ile sayın çoğunluk görüşü doğrultusunda red edilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararı onanmıştır.
Sayın çoğunluğun, uyuşmazlığın 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğuna ilişkin görüşüne katılamıyoruz.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı T.B.K 147/4 (mülga 818 sayılı B.K 126/4) maddesinde " Bir ortaklıkta, ortaklık sözleşmesinden doğan ve ortakların birbirleri veya kendileri ile ortaklık arasındaki, bir ortaklığın müdürleri, temsilcileri, denetçileri ile ortaklık veya ortaklar arasındaki alacaklar " ın 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu düzenlenmiştir.
Bu hükmün uyuşmazlıkta uygulanabilmesi için öncelikle taraflar arasında bir ortaklık sözleşmesinin bulunması, uyuşmazlığın ortaklık sözleşmesinden kaynaklanması gerekmektedir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın ortaklık sözleşmesinden kaynaklanmadığı ahvalde hükmün uygulanma kabiliyeti bulunmamaktadır. Bu durumda zamanaşımı süresinin taraflar arasındaki hukuksal ilişkiye göre tayini gerekecektir. (Ahmet M. Kılıçoğlu-Borçlar Hukuku - Genel Hükümler Sh. 1094 )
Somut uyuşmazlıkta, dava tarihi itibariyle davacılar, dava dışı şirketin ortağı olmadıkları gibi, taraflar arasındaki uyuşmazlık ortaklık sözleşmesinden de kaynaklanmamaktadır.
Bu halde TBK 147/4 maddesindeki koşullar gerçekleşmediğinden uyuşmazlıkta 5 yıllık zamanaşımının uygulanması mümkün olmayıp, taraflar arasındaki ilişkinin niteliği itibari ile dava 6098 sayılı TBK 146 (818 sayılı B.K 125) maddesinde düzenlenen 10 yıllık zamanaşımı suresine tabidir. (Yargıtay 11. H.D. 2007/3311 E. 2008/5022 K. sayı 15.04.2008 tarihli karar ile yine 2018/10988 E. 2010/1653 K. Sayı ve 15.02.2010 tarihli karar)
Açıklandığı üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlığın TBK 146 maddesinde düzenlenen 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olması nedeniyle davacılar vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde bu yöne ilişkin temyiz isteminin reddi ve kararın onanmasına yönelik çoğunluk görüşüne karşıyız.