16. Hukuk Dairesi 2012/6377 E. , 2012/7768 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... 7. İCRA MAHKEMESİ
Ticareti terk hükümlerine muhalefet etmek suçundan sanıklar ... ve ..."nin beraatlerine karar verilmiş, hüküm şikayetçi vekili tarafından temyiz edildiğinden, Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istemli tebliğnamesiyle dosya gönderilmekle Dairemizce yapılan inceleme sonunda 10.10.2011 tarihli karar ile mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmiş, bu karara karşı Yargıtay C.Başsavcılığının 28.12.2011 tarihli itirazı üzerine, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10.07.2012 tarih ve 2011/873 Esas, 2012/663 sayılı kararı ile 6352 sayılı yasanın 99 ve 101. maddeleri uyarınca itirazın Dairemizce değerlendirilmesi için dosya yeniden gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak; GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz yazısında; İİK"nun 44. maddesinde "ticareti terk eden tacir" ifadesi kullanılmış olup bu ifadenin yalnızca gerçek kişi
tacirleri kapsadığına ilişkin herhangi bir kısıtlayıcı hükmün bulunmadığı, bu sebeple limited şirketlerin temsil ve idareye yetkili müdürlerinin de, şirketin ticareti terk etmesi halinde İİK"nun 44. maddesindeki yükümlülükleri yerine getirmeyeceklerine ilişkin bir istisna getirilmediğine göre, tıpkı gerçek kişi tacirler gibi cezalandırılmalarına da bir engel bulunmadığı; diğer yandan, İİK"nun 44. maddesinde yapılan değişikliğin "ticareti terk eden kötü niyetli borçluların" bu davranışlarının önlenmesi amacıyla yapıldığının da gerekçede açıkça ifade edildiği, Yüksek Özel Dairenin kararında tüzel kişi tacirler hakkında 44. maddesinin 2. fıkrasının uygulama kabiliyetinin olmadığı belirtilmiş ise de, aynı maddenin 1. fıkrasının gözönüne alınmadığı belirtilmiş ve bozma kararı verilmesi gerekirken onama kararı verilmesinin isabetsizliği ileri sürülerek hükmün bozulması talep edilmiştir.
Dairemizce yapılan inceleme sonunda;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulü ile Dairemizin 10.10.2011 tarih ve 2010/8938 Esas, 2011/5466 sayılı kararının kaldırılmasına karar verilerek yapılan incelemede;
1- Sanıklara isnat edilen suçun oluşabilmesi için tacirin fiili olarak ticareti terk etmesi ve bu durumu on beş günlük süre içerisinde kayıtlı olduğu ticaret sicili memurluğuna bildirmemesi ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunmaması gerekmekte olup, somut olayda, fiili durumun belirlenmesi amacıyla sanıkların yetkilisi olduğu borçlu şirketin ticareti terk edip etmediği yönünde zabıta araştırması yaptırılmadan ve kayıtlı olduğu vergi dairesi müdürlüğünden mükellefiyetinin devam edip etmediği, ediyorsa hangi adreste faaliyette bulunduğu sorulmadan ve ticareti terk ettiğinin anlaşılması halinde hangi tarihte terk ettiği, buna göre de şikayetin süresinde yapılıp yapılmadığı tespit edilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
2- Sanıklara isnat edilen suçun oluşabilmesi için İİK"nun 337/a maddesinin birinci fıkrası uyarınca, tacirin fiili olarak ticareti terk etmesi ve bu durumu on beş günlük süre içerisinde kayıtlı olduğu ticaret sicili memurluğuna bildirmemesi ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunmaması veya beyanda mevcudunu eksik göstermesi veya aktifinde yer almış malı veya yerine kaim olan değerini haciz veya iflas sırasında göstermemesi veya beyandan sonra bu malları üzerinde tasarruf etmesi gerekli olup, aynı maddenin ikinci fıkrasındaki "...birinci fıkradaki fiillerin işlenmesinden alacaklının zarar görmediğini ispat eden borçluya ceza verilmez." hükmü gereğince alacaklının zarar görmediğini ispat külfeti borçluya yüklenilmiştir. Somut olayda, şikayete dayanak yapılan ... 4. İcra Müdürlüğünün 2009/5946 esas sayılı takip dosyasında, üzerine haciz konulmuş olan ... plaka sayılı aracın değerinin takip miktarını karşılamaya yeterli olduğunu ve alacaklının bir zararının bulunmadığını borçlunun ispat etmesi gerektiği ve sanığa (borçluya) duruşma davetiyesi tebliğ edilmediği gözetilmeden, haciz nedeniyle şikayetin yapıldığı tarih itibariyle alacağı tahsil imkanının bulunduğu gerekçesiyle sanığın beraatine karar verilmesi,
İsabetsiz olup, temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün kısmen istem gibi BOZULMASINA, 09.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.