16. Hukuk Dairesi 2017/4570 E. , 2020/3007 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; "Gerek Türk Medeni Kanunu"nun 713. maddesindeki, gerekse Kadastro Kanunu"nun 14 ve 17. maddelerindeki taşınmaz mal kazanımına ilişkin koşullar lehine gerçekleşen kişinin cebri icra tehdidi altında Hazine tarafından istenen işgal tazminatını ödemesinin aleyhine yorumlanamayacağı, kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakılan taşınmazın komşu parselleri hakkında kadastro tespit tutanaklarının düzenlenmesinin usulüne uygun olarak sürdürülen zilyetliği hükümsüz kılmayacağı, 3402 sayılı Yasa"nın 12/3. maddesinde yalnızca hakkında tutanak düzenlenen taşınmazlarla ilgili olarak 10 yıllık hak düşürücü süre belirlenmiş olup, gerek 3402 sayılı Yasa"da, gerekse de 4721 sayılı Yasa"nın tescil hükümlerini düzenleyen maddelerinde, hakkında tutanak düzenlenmeyen ya da tespit harici bırakılan yerler hakkında kadastro öncesi nedenlere dayanılarak dava açılmasını engelleyen ya da hak düşürücü süre belirleyen yasal düzenleme bulunmadığı, mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda araştırma yapılmadan davanın reddi yoluna gidilmiş olduğu belirtilerek, bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişilerin 22.10.2010 tarihli rapor ve ekindeki krokisinde (A) harfi ile gösterilen iki adet tek katlı kargir bina ve bahçe niteliği ile 1.612,43 metrekare yüzölçümlü yerin davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. ve 17. maddeleri gereğince açılan, tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir. Mahkemece, çekişmeli taşınmaz bölümünde davacı lehine imar-ihya ve zilyetlik yoluyla kazanım koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiştir. Bozma ilamına uyulmakla, taraflar yararına usuli kazanılmış hak oluşacağı gibi, mahkemeye de bozma ilamı doğrultusunda işlem yapma zorunluluğu doğar. Ne var ki, bozma ilamına uyulmasına rağmen taşınmazın batısında Tabura Deresi bulunduğu halde jeolog bilirkişiden rapor alınmamış, bozma öncesi tek ziraat bilirkişisi tarafından düzenlenen soyut ve yetersiz rapora itibar edildiği gibi dava konusu taşınmazın taşlık, çalılık vasfı ile tescil harici bırakıldığı, imar-ihyayı gerektiren yerlerden olduğu ve bir arazinin kullanım süresi ile niteliğini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğrafı olduğu halde, dosyaya 1955, 1973 ve 1976 tarihli hava fotoğrafları gönderilmiş ve bu hava fotoğrafları ile 1992 yılına ait hava fotoğrafı incelemesi yapılmış olup istenen tarih aralığına ilişkin başkaca uçuş olup olmadığı Harita Genel Komutanlığından sorulmamıştır. Bu nedenlerle yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, Mahkemece, uyulmasına karar verilen Yargıtay bozma ilamının gerekleri göz önüne alınarak, öncelikle imar planının onaylanma tarihi olan 02.01.2008 tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait hava fotoğrafları ile en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları getirtilerek dosyasına konulduktan sonra, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek 3 kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi, jeoloji bilirkişisi, 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulu ve fen bilirkişisinin katılımı ile yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmaz bölümünün geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, taşınmazın imar-ihyaya konu edilip edilmediği, edilmiş ise ihyanın ne zaman başlayıp tamamlandığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı; teknik bilirkişiden, keşfi takibe elverişli, dava konusu taşınmaz bölümünü komşularıyla birlikte gösterir krokili rapor alınmalı; jeoloji mühendisi bilirkişiden, taşınmazın sınırında bulunduğu belirtilen derenin aktif olup olmadığı ve sınırdaki dere yatağının dava konusu taşınmaza taşma ihtimalinin bulunup bulunmadığı hususlarını içerir rapor düzenlemesi istenilmeli; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, önceki bilirkişi raporunu da irdeler şekilde, taşınmaz bölümünün toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, taşınmaz üzerindeki bitki örtüsünü, imar-ihyaya konu edilmişse imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir ve komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi içerir, somut bulgulara ve bilimsel verilere dayalı, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiden, stereoskopik üç adet hava fotoğrafının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde, çekişmeli taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, taşınmazda imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarihi ve taşınmazda sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı ve bundan sonra imar planının onaylanma tarihine kadar 3402 sayılı Yasa"nın 14. ve 17. maddesinde öngörülen imar-ihya ve zilyetlikle kazanım koşullarının davacı yararına gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkin tüm deliller değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, bu hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.09.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.