9. Hukuk Dairesi 2013/3060 E. , 2013/5786 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı vekili, davacı işçinin iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek 4857 sayılı İş Kanunu"nun 18 ve devamı maddeleri uyarınca feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının iş sözleşmesinin feshinin hukuka aykırı ve geçersiz olduğunu, sık sık rapor aldığının belirtildiğini, söz konusu raporların keyfi değil, sağılık sorunları nedeniyle alındığını, fesih gerekçesinin 4857 sayılı iş yasasının iş güvencesine ilişkin hükümlerine, Yargıtay’ın dikkate aldığı "makul süre" kavramı ile ilgili ilke kararlarına ve yerleşik hale gelen içtihatlarına, 22. Dönem toplu iş sözleşmesinin hükümlerine ve de her şeyden önemlisi sağlık hakkına açıkça aykırı olduğunu, kabinde görev yapan memurların sürekli olarak iklim değişikliklerine, ısı ve basınç değişikliklerine maruz kaldıklarından sık sık hastalandıklarını ve rapor kullanmak zorunda kaldıklarını belirterek, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve devamı maddeleri uyarınca feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı işveren vekili, uçuş personeli olan davacının iş akdinin sık sık rapor alması nedeni ile uçuş operasyonunun aksamasına, iş gücü planlamasının olumsuz etkilenmesine, iş arkadaşlarının uçuş programlarında değişiklik yapılmasına neden olduğunu, bunun işyerinde olumsuzluklara yol açtığını, iş sözleşmesinin İş Kanunun 17. 18. ve 19. Maddeleri gereğince işçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan geçerli sebeple kıdem ve ihbar tazminat ödenmek suretiyle feshedildiğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacının çalıştığı 2,5 yıllık süre boyunca toplam 35 gün rapor kullandığı, davacının savunması, tanık beyanları, davalının fesihle ilgili sunduğu belgeler birlikte değerlendirildiğinde, davacının sık sık rapor almasının iş akışını bozacak nitelikte bulunduğu, haklı feshi gerektirir seviyede olmamakla birlikte işverenden iş ilişkisini devam ettirmesinin beklenemeyeceği, davalı tarafından yapılan feshin geçerli nedene dayandığıgerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
4857 Sayılı İş Kanunu’nun 26. maddesinde düzenlenen 6 iş günlük nispi ve bir yıllık mutlak hak düşürücü süre aynı yasanın 25. maddesinde ki haklı nedenlerle bildirimsiz fesihlerde uygulanacak olup, 18 ve devamı maddelerinde düzenlenen geçerli fesih hallerinde uygulanacağına dair bir hüküm bulunmamaktadır. Kısaca 26. maddedeki hak düşürücü süre, işçinin 24. maddenin 2. fıkrasına ve işverenin 25. maddenin 2. fıkrasına dayanan fesihler
yönünden aranmalıdır. Yoksa işverenin geçerli nedene dayanan fesihlerinde 26. maddede öngörülen hak düşürücü sürelerin işlemesi düşünülemez. Ancak geçerli nedenlerle fesih beyanı da, yenilik doğurucu bir hak olması nedeni ile bir hak düşürücü süreye tabi tutulması kaçınılmazdır. Yargıtay bu süreyi, makul bir süre olarak belirlemiş ve işverenin feshe konu geçerli nedeni öğrendikten sonra, fesih hakkını makul süre içinde kullanması gerektiğini, bu süre geçtikten sonra yapılan feshin geçersiz olacağını belirtmiştir(9. HD. 12.9.2005 gün ve2005/24429 Esas, 2005/29361 Karar). Geçerli fesih nedeninin doğmasından sonra, feshin etkisizleştiği ve geçersizliğini yitirdiği sonucunun çıkarılabilmesi için ne kadar bir süre geçmesi gerektiği konusunda mutlak bir süre verilemez. Haklı neden için öngörülen 26. maddede belirtilen süre de ölçü olamaz. Süre unsuru, somut olayın özellikleri ile birlikte değerlendirilmelidir. Özellikle davranış ve yeterlilik nedeni ile fesihte, fesih hakkının kullandığı anda işçinin feshe konu edilen davranışı iş yerinde olumsuzluklara neden olmaya devam ediyor ve iş yerinde iş ilişkisinin devamını etkiliyorsa, bir anlamda işçinin davranışı veya diğer geçerli nedenler etkisini yitirmemiş ise, makul süre geçmediğinin kabulü gerekir.
Dosya içeriğine göre kabin memuru olarak çalışan davacının 2011 yılında toplam 10 gün ve en son Ağustos 2011 tarihinde olmak üzere beş kez rapor aldığı, savunmasının 15 Eylül 2011 tarihinde bu nedenle alındığı, iş sözleşmesinin ise 15.11.2011 tarihinde feshedildiği anlaşılmaktadır. Somut uyuşmazlıkta davacının son rapor aldığı tarihinden fesih tarihine kadar yaklaşık 3 ay, savunmasının alındığı tarihten fesih tarihine kadar ise 2 ay geçmiştir. Davacının son rapor aldığı tarihten sonra bu raporlu durumunun işyerinde olumsuzluklara yol açtığı ve iş sözleşmesinin çekilmez hal aldığının devam ettiğinin kanıtlanmadığı ve fesih hakkının makul süre içinde kullanılmadığı anlaşılmaktadır. Davanın kabulü yerine yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi hatalı bulunmuştur.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
F) Sonuç:
Yukarda açıklanan gerekçe ile;
1. Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,
3. Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi ve fesih sebebi dikkate alınarak takdiren davacının 4 aylık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,
4. Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsilinin GEREKTİĞİNE, Davacı işe başlatılırsa, peşin olarak ödenen bildirim süresine ait ücret ile kıdem tazminatının yapılacak bu ödemeden mahsubuna,
5. Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
6. Davacının yaptığı 302.00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7. Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.320 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8. Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine, Kesin olarak 18.02.2013 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün onanması gerektiğini düşündüğümden sayın çoğunluğun bozma düşüncesine katılmıyorum. 18.02.2013