19. Hukuk Dairesi 2018/3840 E. , 2020/365 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfî tesbit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonucunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davacı ... hakkında karar verilmesine yer olmadığına davacı ... yönünden davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Davacılar vekili, davacıların dava dışı ... davalı bankadan kullandığı tüketici kredisine kefil olduklarını ve taşınmazların davalı banka lehine ipotek konulduğunu, dava dışı ... tüm borcu ödeyerek ipotekleri kaldırmak için davalıya başvurmasına rağmen davalının, dava dışı ... davalı bankadan genel ticari kredi sözleşmesine istinaden kredi kullanan dava dışı ... Boya Ltd. Şti.’nin borcuna kefil olması ve bu borcun kapanmaması sebebiyle ipotekleri kaldıramayacağına yönelik olumsuz cevap verdiğini ileri sürerek, borç ödense de ipoteklerin kaldırılmayacağına dair muarazanın önlenmesi ve sorumlu olunan borç miktarının tespiti ile bu miktarın depo edilerek ipoteklerin fekkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, ipoteklere ait resmi senetlerde borçlunun asaleten ve kefaleten tüm borçlarının teminatı için verildiği ibaresinin bulunduğunu, ayrıca yargılama esnasında davacı ..."in taşınmazı üzerindeki ipoteğin kaldırıldığını ve bu davacı yönünden davanın konusuz kaldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, dava dışı ... kefaleti bulunan genel kredi sözleşmeleri nedeniyle sorumluluğunun devam ettiği gerekçesiyle davacı ..."in talebi yönünden mahkemenin görevsizliğine, dava safahatında bankanın fek yazısı üzerine davacı ..."e ait taşınmaz üzerinde ipotek terkin işlemi yapıldığı gerekçesiyle de bu davacının talebi yönünden davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hükmün davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2016/12289 esas ve 2017/7054 karar sayılı ve 18.10.2017 tarihli kararı ile “Davacılar 11.03.2011 tarihli bireysel kredi sözleşmesinin müşterek ve müteselsil kefili olup aynı zamanda taşınmazlarını borçlu ... lehine ipotek etmişlerdir. İpotek akit tablosunda "kullanılmış ve kullanılacak her türlü krediye" ifadesi ile teminatın vasfı belirlenmiş olup ipotekli taşınmazlar, davacıların dava dışı borçlunun 3. kişiler lehine vermiş olduğu kefaletin teminatı değildir. Bu durumda uyuşmazlığın davacıların dava dışı ... bireysel kredi sözleşmesi kapsamında kullandığı kredi nedeniyle ipoteğin teminatı olduğu ve bu yönde Tüketici Mahkemesinin uyuşmazlığı çözmesi gerekirken sözleşmenin ve uyuşmazlığın yorumunda hata yapılarak görevsizlik kararı verilmesi isabetsizdir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davacı ..."e ait ipotekli taşınmazın dava tarihi olan 02.12.2013 tarihinden sonra 06.06.2014 tarihinde terkin edildiğinin taşınmaza ait tapu kaydından kesin şekilde anlaşıldığı, davacı ... hakkındaki davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği, diğer davacı ... hakkındaki dava yönünden ise 138.000,00 TL tutarındaki bireysel kredinin dava tarihi olan 02.12.2013 tarihinden sonra 29.05.2014 tarihinde defaten erken kapatıldığı, ipotek borcunun da kalmadığı bu nedenle davacının davasında haklı olduğu gerekçesiyle davacı ... hakkında karar verilmesine yer olmadığına davacı ... yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava, tüketici kredisinden dolayı 3. kişi asıl borçlunun borcuna karşılık verilmiş olan ipoteklerin kaldırılması istemine ilişkindir. Davaya konu davacı ... tarafından verilen ipotekle ilgili ipotek resmî senedinin şartlar kısmının 1. maddesinde “… işbu ipoteğin lehine ipotek verdiğimiz borçlunun alacaklı bankaya olan kredi borcunun yanı sıra kaynağına bakılmaksızın sözleşme, haksız fiil, sebepsiz zenginleşme vs.’den kaynaklanan asaleten veya kefaleten sorumlu olduğu tüm borçlarının da teminatını teşkil ettiğini kabul ederim.” hükmüne yer verilmiş olması nedeniyle davacı ... dava dışı ... ’in davalı banka ile olan sözleşme ve taahhütleri gereği doğmuş ve doğacak her türlü borçlarına karşılık asaleten veya kefaleten sorumlu olduğu tüm borçların da teminatı teşkil etmek üzere verildiği bu durumda dava dışı ... ’in üçüncü kişiler lehine vermiş olduğu kefaletten dolayı da borçtan sorumlu olacağı kuşkusuzdur. Her ne kadar Dairemiz’in 18.10.2017 tarihli bozma ilamında ipotekli taşınmazların dava dışı borçlunun üçüncü kişiler lehine vermiş olduğu kefaletin teminatı olmadığı belirtilmiş ise de bu husus taraflar arasında düzenlenen resmî senet içeriği dikkate alındığında maddî hata niteliğinde olup, usulî kazanılmış hak oluşturmaz. Bu nedenle mahkemece dava dışı ... ’in kefaleten sorumlu olduğu kredi sözleşmelerinden dolayı davalı bankaya herhangi bir borcu olup olmadığının tesbiti ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Ayrıca davacı ...’in vermiş olduğu ipotek yargılama sırasında davalı tarafından kendiliğinden fek edildiğinden davacı ... lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken davalı vekili lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi doğru değildir.
Bu itibarla mahkemece yukarıda açıklanan şekilde verilecek kararın temyiz incelemesinin HMK"nın 373/6 maddesi gereğince Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nca yapılacak şekilde hüküm kurulması gerekmektedir.
SONUÇ: Taraf vekillerinin temyiz istemlerinin kabulü ile hükmün yukarıda açıklandığı şekilde BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz edenlerden davalıya iadesine, 10.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.