17. Ceza Dairesi 2018/8109 E. , 2019/370 K.
"İçtihat Metni" Hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlâli ve mala zarar verme suçlarından suça sürüklenen çocuk ..."nun, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 142/1-b, 143/1, 116/4, 119/1-c, 151/1, 31/3, 50/3-a, 52/2, ve 62/1. maddeleri gereğince 1 yıl 3 ay hapis cezası, 3 ay 10 gün hapis cezası ve 1.320,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 3 yıl denetim süresi belirlenmesine dair İstanbul Anadolu 3. Çocuk Mahkemesinin 18/06/2014 tarih, 2013/368 Esas ve 2014/666 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, deneme süresi içerisinde yeni bir suç işlemesi nedeniyle yapılan ihbar üzerine, suça sürüklenen çocuğun 5271 sayılı Kanun"un 231/11. maddesi uyarınca hükmün açıklanması ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 151/1, 31/3, 168/2, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 660,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair İstanbul Anadolu 3. Çocuk Mahkemesinin 12/09/2017 tarih, 2016/323 Esas ve 2017/510 sayılı kararını kapsayan dosya dosya Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02/11/2018 tarih ve 2018/87880 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilmekle incelendi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının istem yazısında;
“Dosya kapsamına göre, suça sürüklenen çocuğun üzerine atılı suçu 30/10/2008 tarihinde işlediği, bu tarih itibarıyla 15-18 yaş grubu aralığında bulunduğu, hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ise 21/10/2014 tarihinde kesinleştiği, denetim süresi içerisinde 23/05/2015 tarihinde yeniden suç işlediği, 5271 sayılı Kanun"un 231/8-son cümlesi gereğince 21/10/2014 ilâ 23/05/2015 tarihleri arasında dava zamanaşımı süresinin duracağı, 5237 sayılı Kanun"un 66/2, 66/1-e ve 67/4. madde ve fıkraları gereğince suç tarihi olan 30/10/2008 gününden hükmün açıklanmasına ilişkin kararın verildiği 12/09/2017 tarihine kadar dava zamanaşımı süresinin dolduğu nazara alınmadan davanın düşürülmesi yerine yargılamaya devamla suça sürüklenen çocuğun mahkûmiyetine dair yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir. ” denilmektedir.
İnceleme konusu somut olayda;
1-Suça sürüklenen çocuk ... hakkında hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlâli ve mala zarar verme suçlarından (Kapatılan) Üsküdar 1. Çocuk Mahkemesinin 07/12/2009 tarih, 2009/10 Esas ve 2009/404 Karar sayı ile beraatine dair verilen karar Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 03/04/2013 tarih, 2010/27046 Esas ve 2013/6853 sayılı ilâmı ile mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulması sonrasında yapılan yargılama neticesinde suça sürüklenen çocuğun 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 142/1-b, 143/1, 116/4, 119/1-c, 151/1, 31/3, 50/3-a, 52/2, ve 62/1. maddeleri gereğince 1 yıl 3 ay hapis cezası, 3 ay 10 gün hapis cezası ve 1.320,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 3 yıl denetim süresi belirlenmesine dair İstanbul Anadolu 3. Çocuk Mahkemesinin 18/06/2014 tarihli ve 2013/368 Esas, 2014/666 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, deneme süresi içerisinde yeni bir suç işlenmesi nedeniyle yapılan ihbar üzerine, 5271 sayılı Kanun"un 231/11. maddesi uyarınca hükmün açıklanmak suretiyle aynı mahkemece 12/09/2017 tarih, 2016/323 Esas ve 2017/510 Karar sayılı kararla kanun yararına bozmaya konu edilen mala zarar verme suçundan suça sürüklenen çocuğun Türk Ceza Kanunu"nun 151/1, 31/3, 168/2, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 660,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
2-Suça sürüklenen çocuğun açıklanan hükmü temyiz etmesi üzerine Yargıtay 17. Ceza Dairesinin 30/05/2018 tarih, 2018/772 Esas ve 2018/8135 Karar sayılı ilamıyla hırsızlık ve konut dokunulmazlığı"nın ihlali suçlarından açıklanan hükmün onanmasına, kanun yararına bozmaya konu edilen mala zarar verme suçundan ise; “..Suça konu eylemin, karar tarihinden önce olağan zamanaşımına uğradığı anlaşılmakla , bu kararın kesin nitelikte olması nedeniyle hukuka aykırılığın kanun yararına bozma yoluyla giderilebileceği olanaklı görülmüştür” denilerek temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.
3.İstanbul Anadolu 3. Çocuk Mahkemesinin 12/09/2017 tarih, 2016/323 Esas ve 2017/510 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde;
Suça sürüklenen çocuğun üzerine atılı suçu 30/10/2008 tarihinde işlediği, bu tarih itibarıyla 15-18 yaş grubu aralığında bulunduğu, hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ise 21/10/2014 tarihinde kesinleştiği, denetim süresi içerisinde 23/05/2015 tarihinde yeniden suç işlediği, 5271 sayılı Kanun"un 231/8-son cümlesi gereğince kesinleşme tarihi olan 21/10/2014 ile denetim süresi içerisinde işlediği suç tarihi olan 23/05/2015 tarihleri arasında dava zamanaşımı süresinin duracağı, 5237 sayılı Kanun"un 66/2, 66/1-e ve 67/4. madde ve fıkraları gereğince suç tarihi olan 30/10/2008 gününden hükmün açıklanmasına ilişkin kararın verildiği 12/09/2017 tarihine kadar 7 yıl 12 aylık dava zamanaşımı süresinin dolduğu ve davanın düşürülmesine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
SONUÇ VE KARAR:
Suça sürüklenen çocuğun 30/10/2008 tarihinde işlediği mala zarar vermek suçundan dolayı 12/09/2017 tarihinde mahkumiyet hükmü kurulmuş ise de, suç tarihinden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın açıklandığı tarihe kadar -214 günlük durma süresi de dahil uzamış dava zamanaşımı olan 7 yıl 12 aylık kesintili dava zamanaşımı süresinin dolmuş olduğu, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1-İstanbul Anadolu 3. Çocuk Mahkemesinin 12/09/2017 tarih, 2016/323 Esas ve 2017/510 Karar sayılı kararının CMK’nun 309. maddesi uyarınca kanun yararına BOZULMASINA,
2-Bozma nedenine göre yeniden yargılama gerekli olmadığından, 5320 sayılı Yasa"nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, suça sürüklenen çocuk hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞÜRÜLMESİNE, müteakip işlemlerin CMK’nun 309. maddesinin 4-a bendi uyarınca mahallinde mahkemesince değerlendirilmesi gerekmekle, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 14/01/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.