22. Hukuk Dairesi 2017/21061 E. , 2019/8235 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili müvekkilinin davalı dershanede 2012/Eylül – 31.05.2014 tarihleri arasında kimya öğretmeni olarak çalıştığını, iş akdinin işverence haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ve ek ders ücreti ile iki aylık ücret alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Karar, yasal süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Mahkeme kararında yazılacak hususlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Maddeye göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.Öte yandan, kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararın hüküm fıkralarının, açık, anlaşılır, çelişkisiz ve uygulanabilir olması gerekmekle birlikte, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi sebeplere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi sebeple haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 298/2. maddesinde de “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.” şeklinde özellikle düzenlenmiştir.
Gerekçe - hüküm çelişkisi, 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına aykırı olup, salt bu aykırılık bozma sebebidir.Somut olayda, kısa kararda ve mahkemenin gerekçeli kararının hüküm fıkrasında ücret alacağının kabulü yönünde hüküm kurulmasına rağmen hükmün gerekçesinde çelişkili olarak ücret alacağı talebinin reddine karar verildiği şeklinde gerekçe oluşturulduğu anlaşılmakla, bu duruma göre gerekçe ile hüküm arasında çelişki bulunduğu gibi hükmünde kendi içinde çelişkili olması sebebiyle Mahkemece verilen kararın bu husus nedeniyle bozulması gerekmiştir.
3-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, ıslah dilekçesinin süresinde verilip verilmediği ve bu bağlamda geçerli bir ıslahın bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 181. maddesinde ıslaha başvuran tarafa, ıslah ettiği usul işlemini yapması için bir haftalık süre verileceği belirtilmiş, bu süre içinde ıslah edilen işlemin yapılmaması halinde ıslah yapılmamış gibi davaya devam edileceği hüküm altına alınmıştır.
Mahkeme tarafından kanuni kesin süreler artırılamaz. Dolayısıyla mahkemece ıslah dilekçesi için sehven 2 hafta süre verilmesi kanunla belirlenen kesin süreleri etkilemeyecektir.
Somut olayda, Mahkemece 30.09.2015 tarihli celse de davacı tarafa ıslah dilekçesi vermesi için süre verilmesine rağmen davacı taraf ıslah dilekçesini bir haftalık süreyi aşarak 12.10.2015 tarihinde ibraz etmiştir. Hal böyle olunca Mahkemece ıslah dilekçesinin verildiği tarih itibariyle süresinde ve geçerli bir ıslah olmadığı gözetilmeden ıslah dilekçesi nazara alınarak hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10.04.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.