“5271 sayılı CMK"nun 5560 sayılı Yasa ile değişik 231. maddesinin 5. ve 14. fıkralarında değişiklik yapan 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması uygulaması olanaklı hale geldiğinden, 5237 sayılı TCK"nın 7. maddesi gözetilerek, yasal koşulların oluşup oluşmadığının saptanması ve sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu,” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan Doğubayazıt 1. Asliye Ceza Mahkemesince 18.09.2008 gün ve 205 - 276 gün ve sayı ile; aynı kanun maddelerinin uygulanması suretiyle sanığın 1.078 Lira adli para cezasıyla cezalandırılmasına ve değeri 1.078 Lira olan suça konu kaçak sigaraların TCK’nun 54. maddesi uyarınca müsaderesine kesin olarak karar verilmiş, sanığın temyiz istemi de 16.12.2008 gün ve 205-276 sayı ile;
“Sanık hakkında görülen davaya konu olarak sanık hakkında 1.078 YTL adli para cezası tayin olunduğu, verilen cezanın değeri 1098 YTL’den az olduğundan ve miktar itibari ile kesin hükümlere ilişkin davaların temyiz sınırının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa bağlı olduğundan 1086 sayılı Yasanın 5236 sayılı Yasanın 15. maddesi ile değişik 426/A ve 5236 sayılı Yasanın 19. maddesi ile HMUK"na eklenen ek-4 maddesi uyarınca yeniden değerlendirme olanağı uygulanarak bulunan temyiz sınırına göre değeri 1098 YTL’den az olan eşyalarla ilgili verilen müsadere kararlarının kesin olduğundan temyiz yoluna başvurulamayacağı" gerekçesiyle reddedilmiştir.
Bu kararın da sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 14.03.2012 gün ve 10147-5065 sayı ile, temyiz isteminin reddi kararının onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığı ise 04.07.2012 gün ve 60677 sayı ile;
“...Sanık Halis "in hükmün temyiz aşamasında 07.12.2010 tarihinde vefat ettiği, elektronik ortamda MERNİS sistemi üzerinden alınan 01.07.2012 tarihli nüfus kayıt örneği ile anlaşılmıştır.
...Sanığın ölümü nedeniyle, somut olayda, yerel mahkemenin sanık hakkında verdiği temyiz isteminin reddine dair kararının onanmasına ilişkin Yargıtay 7. Ceza Dairesinin anılan kararı hukuka uygun değildir" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, sanığın temyiz aşamasında ölmesi nedeniyle yerel mahkeme ek kararının bozulmasına, TCK"nun 64. maddesi uyarınca kamu davasının düşürülmesine ve bizatihi müsadereye tabi bulunan dava konusu gümrük kaçağı eşyaların müsaderesine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 7. Ceza Dairesince 26.09.2012 gün ve 20808-24748 sayı ile, itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; kesin nitelikteki bir hükme yönelik sanık tarafından yapılan temyizin yerel mahkemece reddine dair verilen kararın da temyiz edilmesi üzerine, sanığın temyiz aşamasında ölmesi halinde yapılması gereken işlemin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden; Yargıtay C.Başsavcılığınca UYAP (Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi) kullanılarak çıkarılan nüfus kayıt örneğinde, sanığın yerel mahkemece verilen temyizin reddi kararından sonra 07.12.2010 tarihinde öldüğü bilgisinin yer aldığı anlaşılmaktadır.
Sanık hakkında verilen 1.078 Lira adli para cezası ile 1.078 Lira değerindeki eşyanın müsaderesine ilişkin yerel mahkeme hükmünün, karar tarihi itibarıyla CMUK’nun 305 ve HUMK’nun 427. maddeleri uyarınca kesin nitelikte olduğunda tereddüt bulunmamaktadır.
1412 sayılı CMUK’nun, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan "Temyiz talebinin kabule şayan olmamasından dolayı hükmü veren mahkemece reddi" başlıklı 315. maddesinde; "Temyiz isteği kanuni sürenin geçmesinden sonra yapılmış veya temyiz edilemeyecek bir hüküm temyiz edilmişse veya temyiz edenin buna hakkı yoksa hükmü temyiz olunan mahkeme bir karar ile temyiz dilekçesini reddeder.
Temyiz eden taraf red kararının kendisine tebliğinden itibaren bir hafta içinde Yargıtaydan bu hususta bir karar verilmesini talep edebilir. Bu takdirde dosya Yargıtaya gönderilir. Şu kadar ki, bu sebepten dolayı hükmün infazı tehir olunmaz" hükmü bulunmaktadır. Buna göre, hükmü temyiz edilen mahkemenin temyiz istemini incelemesi ve inceleme sonucunda;
1-Temyizin süresinden sonra yapılması,
2-Temyizi mümkün olmayan bir hükmün temyiz edilmesi,
3-Temyiz edenin buna hakkının bulunmaması,
Hallerinde temyiz istemini bir kararla reddetmesi gerekmektedir.
Bu karara karşı da süresi içinde temyize başvurulması halinde, dosyayı inceleyen Yargıtayca yerel mahkemenin temyiz isteminin reddi kararının isabetli olduğu, yani temyiz şartlarının bulunmadığı belirlenirse, red kararının onanmasına karar verilecek, aksi halde yani temyiz isteminin reddi kararının isabetli olmadığı, belirlenirse red kararı kaldırılarak, esas hükme yönelik temyiz incelemesi yapılacaktır. Nitekim CGK’nun 25.05.1992 gün ve 133-156 sayılı kararında da aynı husus vurgulanmıştır.
Temyizin reddi kararının temyizi halinde Yargıtayca esas hüküm incelenmeyerek öncelikle temyizin reddi kararının isabetli olup olmadığı, başka bir anlatımla temyiz edilebilme şartlarının bulunup bulunmadığı ile sınırlı bir inceleme yapılabilecektir. Temyizin reddi kararının isabetli olduğunun anlaşılması halinde verilecek onama kararı ile yerel mahkeme hükmü verildiği tarih itibarıyla kesinleşmiş olacaktır. Böylece temyizin reddi kararı ile bunun Yargıtay tarafından onanmasına karar verilmesi arasında geçen süre içinde sanığın ölümü Yargıtay tarafından göz önüne alınamayacak, bu durumda TCK"nun "Sanığın veya hükümlünün ölümü" başlıklı 64. maddesinin sanığın ölümüne ilişkin olan 1. fıkrası değil, hükümlünün ölümünü düzenleyen; "Hükümlünün ölümü, hapis ve henüz infaz edilmemiş adlî para cezalarını ortadan kaldırır. Ancak, müsadereye ve yargılama giderlerine ilişkin olup ölümden önce kesinleşmiş bulunan hüküm, infaz olunur" şeklindeki 2. fıkrası hükmü söz konusu olacaktır.
Yargıtayca temyizin reddi kararının isabetsiz olduğu tespit edilerek kaldırılmasına karar verilmesi halinde, esas hükme ilişkin olarak temyiz incelemesi yapılabilecektir.
Bu nedenle, temyizin reddi kararının temyiz edilmesinden sonra sanığın ölmesi halinde incelemeyi yapacak Özel Daire tarafından bu hususun göz önüne alınması mümkün olmayacak, öncelikle temyizin reddi kararının isabetli olup olmadığı ile sınırlı bir inceleme yapılacaktır. Temyizin reddi kararı isabetsiz bulunarak kaldırılması halinde ise esas hüküm incelenebileceğinden, ancak o zaman sanığın ölümü göz önüne alınabilecektir.
Bu itibarla, öncelikle temyizin reddi kararını inceleyen ve bunu isabetli bularak onanmasına karar veren Özel Daire kararında bir isabetsizlik bulunmadığından, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 07.05.2013 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.