3. Hukuk Dairesi 2020/1140 E. , 2020/6246 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA 23. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen menfi tespit-istirdat davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulüne, davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile aralarında sağlık hizmeti satın alma sözleşmesi imzalandığını, davalının SUT 2.2.13 maddesini gerekçe göstererek örnekleme yöntemiyle toplamda 111.297,11 TL miktarlı cezai işlem tesis ettiğini, söz konusu cezai işlemin ve 29.700,00 TL işlem bedeli kesintisinin haksız ve dayanaksız olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 1.000,00 TL"lik cezai işlemin hukuka aykırı şekilde tesis edildiğinin ve söz konusu miktar itibariyle borçlu olmadığının tespiti ile, tahsili halinde kesinti tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 04.01.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 111.297,11 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı; cezai işlem tesisinin yerinde olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; davalı kurum sigortalısı olan 2 hastanın tedavisi sırasında kullanılan malzemelerin, hastalara uygulanan işlem sırasında kullanılmasının mutlak olup, malzemelerin serbest piyasadan temin edilen kodsuz serbest malzemeler olduğu, faturalamada sunulması gereken belgeler ile malzeme barkodlarının davalı kuruma sunulduğu, ancak davalı kurum tarafından barkodların 3"er adet sunulması gerektiği gerekçesi ile yapılan kesintinin yerinde olmadığı yönündeki bilirkişi raporu esas alınarak davanın kabulü ile, 111.297,11 TL"nin 28/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; duruşmalı olarak yapılan yargılamada tarafların itirazlarını karşılamak üzere alınan ek bilirkişi raporu doğrultusunda, yapılan kesintinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, ilk derece mahkemesince davacı yararına
kabul edilen 111.297,11 TL üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 11.653,77 TL nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde 8.278,00 TL nispi vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, bu nedenle davacının vekalet ücretine ilişkin istinaf talebinin yerinde olduğu, ilk derece mahkemesine ait kararın diğer kısımları aynen kalmak suretiyle, HMK’nın 353/1/b/2. maddesi gereğince, vekalet ücreti yönünden hükmün düzeltilmesi gerektiğinden bahisle; davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.03.2017 tarihli 2016/151 E. 2017/86 K. sayılı kararının "Hüküm" başlıklı bölümünün 5. bendinin kaldırılmasına, "davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 11.653,77 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, mahkeme kararının diğer kısımlarının aynen muhafazasına" karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Bölge adliye mahkemesi kararlarında yer alması gereken hususlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359. maddesinde belirtilmiştir. Maddeye göre, “Tarafların iddia ve savunmalarının özeti”, “İlk Derece Mahkemesi kararının özeti”, “İleri sürülen istinaf sebepleri” ve “Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan veya olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep” Bölge Adliye Mahkemesi kararında yer alması gereken zorunlu hususlardandır. Aynı kanunun 359/2 fıkrasında ise "hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir " hükmü getirilmiştir.
Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, Bölge adliye mahkemesince; davacı vekilinin istinaf isteminin kabul edilmesi nedeniyle, İlk derece mahkemesi kararı tamamen kaldırılarak, taleplerin her biri karşılanacak biçimde, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi suretiyle, yeniden esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken; bu husus göz ardı edilerek, infazda tereddüt oluşturacak şekilde, diğer hükümlerin aynen muhafazası şeklinde ilk derece mahkemesi kararına atıf yapılarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın (5) numaralı bendinin kaldırılması suretiyle, sadece vekalet ücretine yönelik hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma nedenine göre, davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının HMK"nın 371 inci maddesi uyarınca davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, HMK"nın 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca dosyanın kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, kesin olmak üzere 09/11/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.