TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa yüklenen görevi kötüye kullanma suçlarının sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; sanık ve müdafilerinin temyiz isteminin süresinde olup olmadığı hususu öncelikle değerlendirilmelidir.
İncelenen dosya içeriğinden;
08.11.2012 tarihli hükmün hazır olan sanığın yüzüne karşı verildiği, yüzüne karşı verilen hükme yönelik olarak 16.11.2012 tarihinde müddeti muhafaza dilekçesi veren sanığın 28.12.2012 tarihinde gerekçeli temyiz dilekçesi verdiği, sanık müdafilerinin ise 26.04.2013 tarihinde hükmü temyiz ettikleri anlaşılmaktadır.
Olağan kanun yollarından olan temyiz incelemesinin yapılabilmesi için bir temyiz davası açılmış olmalıdır. Temyiz davasının açılabilmesi için de, 1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 310. maddesine göre iki şartın varlığı gereklidir.
Bunlardan ilki süre şartıdır. Kanunun 310. maddesinde, genel kural olarak tarafların temyiz isteğinde bulunabilecekleri süreyi hükmün tefhiminden, tefhim edilmemişse tebliğinden başlamak üzere bir hafta olarak belirlemiştir. Temyiz süresi 310. maddenin 3. fıkrasındaki farklı durum hariç olmak üzere, hükmün açıklanması sırasında hazır bulunanlar yönünden bu tarihte, yokluklarında hüküm verilenler yönünden ise gerekçeli kararın tebliği tarihinde başlar.
Temyiz davasının açılabilmesi için gerekli ikinci şart ise istek şartıdır. Yargılama hukukunun temel prensiplerinden olan "Davasız yargılama olmaz" ilkesine uygun olarak temyiz davası kendiliğinden açılmaz, bu konuda bir isteğin bulunması gereklidir. 1412 sayılı CMUK’nun halen yürürlükte bulunan 305. maddesinin 1. fıkrası ile bu kuraldan uzaklaşılmış ve bazı ağır mahkûmiyetlerde istek şartından sanık lehine vazgeçilerek, temyiz incelemesinin kendiliğinden yapılması kabul edilmiş ise de, onbeş yıl ve daha fazla hürriyeti bağlayıcı cezalara ilişkin hükümler dışında kalan kararlarda, süre ve istek şartlarına uygun temyiz davası açılmamışsa hükmün Yargıtay’ca incelenmesi mümkün değildir.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanığın yüzüne karşı tefhim edilen 08.11.2012 tarihli kararının en geç 15.11.2012 Perşembe günü mesai saati bitimine kadar temyiz edilebilmesi mümkün iken, sanık tarafından 16.11.2012 ve müdafileri tarafından ise 26.04.2103 tarihinde temyiz edilmiş olup, temyiz isteklerinin kanuni sürede olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, sanık ve müdafilerinin kanuni süreden sonra gerçekleşen temyiz inceleme istemlerinin 1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 317. maddesi uyarınca reddine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1-Sanık ve müdafilerinin kanuni süreden sonra gerçekleşen temyiz inceleme istemlerinin 1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
2-Dosyanın, Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 07.05.2013 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.