Abaküs Yazılım
7. Daire
Esas No: 2002/4619
Karar No: 2003/3476
Karar Tarihi: 09.06.2003

Danıştay 7. Daire 2002/4619 Esas 2003/3476 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, ortağı ve müdürü olduğu limited şirketten hissesini devrederek ayrılmıştır. Ancak, şirket adına tarh edilen vergi borcu ve ceza kesintisi kesinleşmiştir ve tahsil edilememiştir. Bu nedenle Vergi Usul Kanunu ve 6183 Sayılı Kanun'un ilgili maddeleri gereğince davacı adına ödeme emri düzenlenmiştir. Davacı, şirket hisselerini devrettikten sonra sorumlu tutulamayacağını savunarak dava açmıştır. Ancak, şirket sözleşmesinde hisse devrinin tescil ve ilanının gerektiği belirtildiğinden, hisse devri hüküm ifade etmemektedir. Mahkeme ödeme emrinin geçerli olduğuna karar vermiştir. Ancak, Danıştay Yedinci Dairesi, davacının hisselerini devrettiği tarihten sonra mükellefler için ödenmesi gereken vergi borçlarından sorumlu olmadığını belirtmiş ve ödeme emrinin düzenlenmesi kanuna uygun değildir. Kanun maddeleri: Türk Ticaret Kanunu madde 506 ve 515, Vergi Usul Kanunu madde 10, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un mükerrer 35. maddesi.

T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2002/4619
Karar No : 2003/3476


Temyiz İsteminde Bulunan: ...
Karşı Taraf : Uray Vergi Dairesi Müdürlüğü
İstemin Özeti : Davacının hissesini devrederek müdürlüğünden ayrıldığı limited şirketin kesinleşen ve mal varlığından tahsil edilemeyen vergi ve ceza borçlarının gecikme faizi ile birlikte tahsili amacıyla, Vergi Usul Kanununun 10'uncu ve 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35'inci maddesi uyarınca, davacı adına düzenlenerek tebliğ edilen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı; olayda, davacının ortağı ve müdürü olduğu şirket adına tarh edilen verginin ve kesilen cezanın dava açılmamak suretiyle kesinleştiği, söz konusu vergi ve ceza tutarının, anılan şirketin mal varlığından tahsil edilemediği hususlarının sabit olduğu; davacı, her ne kadar, şirketteki hissesini 26.8.1997 günlü noter senedi ile devrettiğini ileri sürmüş ise de, Türk Ticaret Kanununda yer alan düzenlemelere göre, hisse devrinin hüküm ifade etmesi için tescil ve ilanının gerektiği, olayda ise bunun yapılmadığı; bu itibarla, ortağı ve müdürü olduğu şirketin kesinleşen vergi borçlarının, şirketteki hisse oranı dikkate alınarak davacıdan aranılmasında kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddeden ... Vergi Mahkemesinin ... günlü, E:...; K:... sayılı kararının; davacı tarafından, şirketteki hissesinin devrinden sonra ortaya çıkan vergi borçlarından kendisinin sorumlu tutulamayacağı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi ...'ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı ...'ın Düşüncesi: Mükellef şirketin vadesinde ödemeyerek kesinleşen 1997 yılına ilişkin vergi borcu ve cezası için şirket eski ortağı ve temsilcisi adına tanzim edilen ödeme emri aleyhine açılan davayı red eden ... inci Vergi Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması talep edilmektedir.
Dava dosyasıonda mevcut ... üncü Noterliğinden tasdikli 26.8.1997 tarihli devir senedi ile şirket ortağı ...'ın mükellef limited şirketteki hisselerini ... ve … isimli kişilere sattığı anlaşıldığından adı geçen davacının mükellef şirketinin 26.8.1997 tarihinden sonra tahakkuk eden vergi borçlarından sorumlu olması mümkün olmadığı cihetle aksine verilen ... inci Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu, davacının ortağı ve müdürü iken, 26.8.1997 tarihinde hissesini devrettiği ... Tarım Ürünleri Pazarlama Ticaret Limited Şirketinin mal varlığından tahsil edilemeyen vergi ve cezanın, gecikme faizi ile birlikte tahsili amacıyla, Vergi Usul Kanununun 10'uncu ve 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35'inci maddesi uyarınca davacı adına düzenlenerek tebliğ edilen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı reddeden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
Türk Ticaret Kanununun 506'ncı maddesinin 3 numaralı bendinde, limited şirket sözleşmelerinde, esas sermaye ile her ortağın koymayı taahhüt ettiği sermaye miktarının açıkça yazılmasının zorunlu olduğu; 515'nci maddesinde de, sözleşmede yapılan her değişikliğin, ilk sözleşmede olduğu gibi tescil ve ilan edileceği, sözleşmenin değiştirilmesi hakkındaki kararların, üçüncü şahıslar hakkında tescil tarihinden itibaren hüküm ifade edeceği belirtildiğinden, sözleşme değişikliği niteliği taşıyan hisse devri, mahkeme kararında da yazıldığı gibi, tescil ve ilan edilmemiş olması nedeniyle, hukuken gerçekleşmiş değildir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10'uncu maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde, bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi alacaklarının, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı, temsilciler veya teşekkülü idare edenlerin bu suretle ödedikleri vergiler için asıl mükelleflere rücu edebilecekleri hükme bağlanmıştır.
Buna göre; tüzel kişilerin varlığından alınamayan vergi alacaklarından sorumlu tutulacakların, bu alacağın ilişkin olduğu vergi ödevlerinin yerine getirilmesi gereken tarihte kanuni temsilci olması, başka anlatımla; idare ve temsil yetkisine sahip bulunması gerekmektedir.
Olayda ise, ödeme emri ile istenilen kamu alacağının doğduğu tarihten önce, davacının hissesini devrederek müdürlük görevinden ayrıldığı, aynı tarihte şirket müdürlüğüne, ... isimli kişinin seçildiği anlaşılmakla, borçlu şirketten tahsil olanağı kalmayan amme alacağının, ait olduğu dönemde şirketin kanuni temsilcisi sıfatı bulunmayan davacıdan tahsili amacıyla ödeme emri düzenlenerek tebliğinde kanuna uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yadan, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna 4108 sayılı Kanunun 11'inci maddesiyle eklenen mükerrer 35'inci maddenin gerekçesinde, "213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10'uncu maddesiyle, tüzel kişilerin varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların tüzel kişiliğin kanuni temsilcilerinden takip ve tahsili cihetine gidilmekte olduğu, ancak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamına girmeyen fiyat farkı, kur farkı, haksız yere alınan ihracatta vergi iadesi, kaynak kullanımını destekleme primi gibi bazı amme alacaklarının tüzel kişiliğin mal varlığından tahsili imkanı bulunmadığından, Vergi Usul Kanunu kapsamına girmeyen bu tür alacakların takibinde genel hükümlere başvurulması uzun zaman alacağı gibi, bu hükümlerin uygulanması idareye pratik bir fayda da sağlamayacaktır. Bu itibarla, amme borçlusunun mal varlığından alınamayan bu tür alacakların, kanuni temsilcilerin, teşekkülü idare edenlerin veya yabancı şahıs ve kurum mümessillerinin mal varlığından, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsilini temin etmek ve Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergi ve buna bağlı alacaklarda sorumlu olan bu şahısların, diğer amme alacaklarının ödenmesinden de sorumlu olmalarını sağlamak amacıyla 6183 sayılı Kanuna mükerrer 35'inci madde eklenmiştir." açıklaması yer almış olup; buna göre, Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergi ve buna bağlı alacaklar dolayısıyla, 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35'inci maddesinin uygulanmasına da olanak yoktur.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 9.6.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi