9. Hukuk Dairesi 2010/35578 E. , 2013/5669 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ (ÜSKÜDÜR 1.İŞ)
DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, ücret alacağı, hafta tatili ücreti, yıllık izin ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 1994 – 2006 yılları arasında mikser şoförü olarak çalıştığını, iş akdinin işveren tarafından haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini, ücretinin 1467,49 TL olduğunu, davalının işinin yapıldığı sırada üç davalı şirketin laboratuvar yetkilisinin müvekkiline hakaret ettiğini ve mala ile müvekkilinin üzerine yürüdüğünü, olay gününün ertesinde müvekkilin iş yerine gittiğini, şantiye şefinin müvekkilini yanına çağırdığını, şantiye şefinin müvekkilinin işine son verildiğini savunma yazmasını istediğini beyan ettiği daha sonra şirket müdürünün müvekkiline 3000 TL tazmin ödeneceğini ibraname ve diğer belgeleri imzalamasını istendiğini, müvekkilinin ibraname ve diğer belgeler imzaladığını fakat tazminatını alamadığını iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatları, fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil, yıllık izin alacağı ve ücret alacaklarının ödetilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacı tarafın iddialarının gerçeği yansıtmadığını inşaatta beton dökümü sırasında şirket çalışanının uyarılarına davacının küfür ile karşılık verdiğini ve fiili olarak darp ettiğini, bu olay üzerine gerekli savunmasının alınarak davacının iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlara göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Hükmü taraflar temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında iş akdinin haklı nedenle feshedilip edilmediği konusunda uyuşmazlık vardır.
Davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin; 20.06.2006 günü davalının iş almış olduğu ...Tepeüstü semtindeki Koray İnşaat şirketine ait inşaata götürdüğü betonu miksere arabasından beton pompasına bağlayarak dökmeye başladıktan sonra yanına gelen inşaat firması betonun yetkilisinin müvekkiline betonun kuru olduğunu, biraz daha redos ilave etmesi gerektiğini söylediğini, müvekkilinin mikseri durdurarak dediğini yaptığını, bu sırada davalı şirket laboratuvar yetkilisi ...’ın müvekkilin yanına gelerek müvekkilime hakaret ettiğini, elindeki mala ile üzerine yürüdüğünü ...’ın müvekkilini tehdit ettiğini, bunun üzerine ertesi gün şantiye şefinin müvekkiliyle görüştüğünü işine son verildiğinin ve savunma yazmasının istendiğinin bildirildiğini iddia etmiştir.
Davalı vekili savunmalarında; davacının işverenin diğer bir işçisi olan ...’a betona katılacak katkı konusunda kendisine söylediklerine küfür ile yanıt verdiğini, adı geçen işçi ile fiili olarak darp ettiğini, bunun üzerine savunmasının alındığını, iş akdinin haklı olarak feshedildiğini savunmuştur.
Dosya içerisinde yer alan 21.06.2006 tarihli işveren tarafından davacının savunmasının alınmasına yönelik talep yazısında davacı; işverenin diğer işçisi olan... ile tartıştığını kabul etmiş, işçiye küfürlü konuşmadığını, tokat atmadığını, sadece işçiyi ittiğini beyan etmiştir. Aynı olaya ilişkin olarak dava dışı işçi ... savunma beyanında; davacının kendisine küfür ettiğini, kendisini darp ettiğini beyan etmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve özellikle davacı işçi ve dava dışı işçi...’in beyanları birlikte değerlendirildiğinde davacının savunma dilekçesinde de tevil yollu ikrarla dava dışı işçi...’e fiili saldırıda bulunduğu anlaşıldığından davalı işverenin davacı işçinin hizmet akdini haklı nedenlerle feshettiğinin kabulü ile kıdem ve ihbar tazminatlarının reddi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile kıdem ve ihbar tazminatlarının kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
3- Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununda 32nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
4857 sayılı Yasanın 8 inci maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma koşullarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı yasanın 37nci maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına
dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece resen araştırılmalıdır. (Yargıtay 9.HD. 23.9.2008 gün 2007/27217 E, 2008/24515 K.).
Çalışma belgesinde yer alan bilgilerin gerçek dışı olmasının da yaptırıma bağlanmış olması, belgenin ispat gücünü arttıran bir durumdur. Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Ancak bu noktada, 4857 sayılı Kanunun 8 inci ve 37 nci maddelerinin, bu konuda işveren açısından bazı yükümlülükler getirdiği de göz ardı edilmemelidir. Bahsi geçen kurallar, iş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümlülüğüne yardımcı olduğu gibi, çalışma yaşamındaki kayıt dışılığı önlenmesi amacına da hizmet etmektedir. Bu yönde belgenin verilmiş olması ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemiş oluşu, işçinin ücret, sigorta pirimi, çalışma koşulları ve benzeri konularda yasal güvencelerini zedeleyebilecek durumdadır. Çalışma belgesi ile ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmesi, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve çalışma koşullarının belirlenmesi bakımından da önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında delillerin değerlendirilmesi sırasında, işverence bu konuda belge düzenlenmiş olup olmamasının da araştırılması gerekir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda davacı vekili, müvekkilinin ücretinin 1.467,49 TL olduğunu, ayrıca ücretinin yanı sıra iş yerinde üç öğün yemek verildiğini iddia etmiştir. Davalı vekili işçinin ücretinin brüt 531,61 TL olduğunu savunmuştur.
Davalı işyerinde mikser şoförü olarak çalışan davacının asgari ücret ile çalışması hayatın olağan akışına aykırıdır. Bu nedenle davacının kıdemi, meslek unvanı ve işyerinin özellikleri itibariyle ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücret araştırması yapılarak, tüm dosya kapsamı ile birlikte bir sonuca gidilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalıdır.
G) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.