11. Ceza Dairesi 2017/16533 E. , 2020/7139 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Sahte fatura kullanmak
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu‘nun 08/11/2018 tarihli 2018/427 Esas ve 2018/517 Karar sayılı ilamı ile sahte fatura düzenleme/kullanma suçlarında suça konu faturaların, 213 sayılı VUK‘nin 230. maddesine göre yalnızca unsurlarının tespiti amacıyla incelenmesinde zorunluluk bulunmadığı anlaşıldığından tebliğnamedeki bu hususa yönelik bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.
1-... Vergi Dairesi Müdürlüğü‘nün 018 026 1036 vergi kimlik numaralı mükellefi olan sanığın, “2008 takvim yılında sahte fatura kullanma“ suçunu işlediğinin iddia ve kabul olunduğu olayda; sanığın savunmasında, faturaların gerçek alışverişlere dayandığını beyan ederek suçlamaları kabul etmemesi ile sanık hakkında ... Cumhuriyet Başsavcılığı‘nın 12/01/2012 tarihli 2011/3033 Soruşturma ve 2012/39 Esas sayılı iddianamesi ile aynı mükellefiyeti nezdinde “2008 takvim yılında sahte fatura kullanma“ suçundan ayrı bir dava daha açıldığının anlaşılması karşısında, maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından;
a)Sahte olduğu iddia olunan faturaları düzenleyen ... İnşaat Ltd. Şti. hakkında tanzim edilen vergi inceleme raporunun dosyaya getirtilmesi, bu şirket yetkilisi/yetkilileri hakkında “2008 takvim yılında sahte fatura düzenleme“ suçundan kamu davası açılıp açılmadığının araştırılması, açıldığının tespiti halinde dava dosyası getirtilip incelenerek bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dosyaya intikal ettirilmesi,
b)Sanığın aynı takvim yılında farklı beyanname dönemlerinde sahte fatura kullandığına ilişkin tespitin, yeni bir suç oluşturmayıp zincirleme suç içinde değerlendirilmesinin gerekeceği, bu husus gözetilmeden mahkûmiyet hükmü kurulması halinde ise, sonradan sübutu kabul edilen eylem yönünden zincirleme suç hükümleri uygulanarak yeni bir hüküm kurulduktan sonra, sonuç cezanın mahsubu suretiyle ek cezaya hükmolunması mümkün olmakla birlikte, mahsup edilen hükmün kesinleşmiş olmasının zorunlu olduğu cihetle; somut olayda, Mahkeme tarafından zincirleme olduğu kabul edilen ... Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2012/54 Esas ve 2013/335 Karar sayılı ilamının, karar tarihi itibarıyla kesinleşmediği ve Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin 07/10/2015 tarihli 2015/1965 Esas ve 2015/5230 Karar sayılı ilamı ile bozularak ortadan kaldırıldığı belirlendiğinden, bu haliyle mahsubunun mümkün bulunmadığı anlaşılmakla; mükerrer yargılama yapılmaması ve eylemlerin zincirleme suç içinde kalıp kalmadığının ortaya konulması açısından; iş bu dosya ile mahkemenin zincirleme suç hükümlerinin uygulanması yönünden esas aldığı ve son olarak Dairemizin 04/12/2020 tarihli ve 2020/3668 Esas sayılı kararıyla bozulmasına karar verilen dosyanın birleştirilmesi suretiyle her iki dosya yönünden de sanığın 2008 takvim yılında “farklı beyanname dönemlerinde” sahte fatura kullandığının ortaya konulması halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasına karar verilmesi, faturaların tamamının aynı beyanname döneminde kullanıldığının belirlenmesi halinde ise, TCK"nin 43. maddesinin uygulanma koşullarının bulunmadığı, buna karşılık faturaların adet ve tutarları, zarar miktarı, kastın yoğunluğu ve suçun işlenmesindeki özellikler dikkate alınarak temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak tayin edilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma neticesinde sanık hakkında yazılı şekilde mahkûmiyet hükmü kurulması,
2-Kabule göre de;
a)Bu dosya yönünden suça konu en son 16/12/2008 tarihli faturanın KDV indiriminde kullanılması nedeniyle, “25/01/2009” olan suç tarihinin, gerekçeli karar başlığında “16/03/2009” şeklinde yanlış yazılması,
b)5271 sayılı CMK"nin 225. maddesi uyarınca hükmün konusu duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiil ve failden ibaret olup, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılarak açılmayan davadan yargılama yapılıp hüküm kurulmasının mümkün bulunmadığı; ... Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 06/12/2013 tarihli 2013/3147 Soruşturma ve 2013/1090 Esas sayılı iddianamesi ile sanık hakkında, “2008 takvim yılında sahte fatura kullanma” suçundan kamu davası açılmasına karşın, ayrı ve bağımsız suçlar olan “sahte fatura kullanma” ve “sahte fatura düzenleme” suçlarının birbirine dönüşemeyeceği gözetilmeden, Mahkemece hükmün gerekçesinde “sahte fatura kullanma” suçuna ilişkin açıklamalara yer verildikten sonra, hüküm fıkrasında “sahte fatura düzenlemek ve kullanmak” suçlarından mahkûmiyet hükmü kurulması suretiyle çelişkiye neden olunması,
c)5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafii ve Cumhuriyet savcısının temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.