Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/1282
Karar No: 2019/7600

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2018/1282 Esas 2019/7600 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2018/1282 E.  ,  2019/7600 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ: ..... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacılar vekili; müvekkillerinin 23/05/1989 tarih, cilt:71, sahife:25 sıra:21"de kayıtlı, ...., doğusu kısmen yol, kısmen 329 ada 1 parsel, batısı hali arazi, güneyi yol, ötesi 116 ada 22, 58, 59, 55, 54 parseller ve kısmen 115 ada 1 parsel, kuzeyi 104 ada 232, 243, 197 parseller ile kısmen 331 ada 8 parsel, kısmen 330 ada 1 parsel ile çevrili 86.318,43 m2 yüzölçümlü taşınmazın maliki olduklarını, çevresindeki taşınmazların kadastro tespitlerinin yapılmasına rağmen davacılara ait taşınmazın tespit dışı bırakılması nedeniyle oluşan mağduriyetin giderilmesi için davacıların taşınmazlarının tespitinin yapılarak krokilendirilmesi, ada, parsel numarası verilmesi talebiyle 2006 yılında.....Mahkemesinde 2006/119 Esas sayılı dosya ile açtıkları davada taşınmazın sınırlarının belirlenerek tapuya tescil kararı verildiğini, bu kararın Yargıtayca bozulduğunu, sonrasında ....Mahkemesinin görevli olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verildiğini, dosyanın istem üzerine asliye hukuk mahkemesine gönderildiğini, ..... Mahkemesinde görülen davada taşınmazın krokide (A) harfi ile gösterilen kısmının "orman" vasfıyla Hazine adına tesciline, (B) kısmının da imar planında "yol ve park" olarak düzenlenmiş olması nedeniyle özel şahıslar adına tapuya tescilinin mümkün olmadığı gerekçesiyle tescil talebinin reddine karar verildiğini, bu kararın da Yargıtayca bozulduğunu ve Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/261 E. sayılı sırasına kaydedildiğini, bu kez ise taşınmazın (B) harfiyle gösterilen kısmının "orman" vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiğini, bu kararın da temyiz edilmesi üzerine düzeltilerek onanmasına karar veriliğini, netice olarak çok değerli taşınmazları hiçbir bedel ödenmeksizin müvekkillerinin elinden alınarak mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini, Anayasa mahkemesine de bireysel başvuruda bulunulduğunu beyan ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000,00.-TL"nin dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiliyle hisseleri oranında davacılara ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece;
    Davacının davasının kısmen kabulü ile kamulaştırmasız el atma nedeniyle 20.000.000.-TL tazminatın davalı Hazineden alınarak 1/4 hissesine tekabül eden 5.000.000.-TL"nin davacı ..."e, 3/4 hissesine tekabül eden 15.000.000.-TL"nin davacı ..."e verilmesine, söz konusu miktara davacıların hisse oranı da gözetilerek dava tarihi olan 15.07.2015 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, 64.160,469.-TL bakımından harç yatırılmadığından davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm sadece davalı Hazine vekilince istinaf edilmiştir.
    Davalı Hazine vekilinin..... Mahkemesinin 13/12/2016 tarihli 2015/385 E. - 2016/536 K. sayılı kararının kaldırılmasına ilişkin yaptığı başvuru ile ilgili olarak....; 23/05/1989 tarih, cilt:71, sahife:25, sıra:21"deki tapu kaydının, geldileri ile birlikte incelenmesinde 919 m² miktarlı olduğu, bu durumda, davacıların taşınmazın tamamı için değil tapu sicilinin hatalı tutulduğu iddiasıyla tapunun miktarı kadar yer yönünden tazminat isteminde bulunabilecekleri, ilk derece mahkemesince yapılması gerekenin dava konusu yerde yeniden keşif yapılarak, dinlenecek mahalli bilirkişi ve tanık beyanları doğrultusunda davacıların dayandığı tapu kaydının dava konusu yere ait olup olmadığının belirlenmesi, tapu kaydının dava konusu yere ait olduğunun anlaşılması halinde, dava konusu yerin büyüklüğü de dikkate alınarak kapsadığı kısmın da belirlenmesi ve bu kısmın değerinin tapu miktarı (919 m²) ile sınırlı şekilde tespit edilerek davacıların zararının tazmini hususunda karar verilmesi olduğu, burada dikkat edilmesi gereken bir diğer hususun da, tapu kaydının dava konusu yere ait olduğunun anlaşılması halinde tazminat miktarının zararın meydana geldiği tarih itibariyle belirlenmesi gerektiği, bu tarihin ise, davacıların açtığı tapu iptali ve tescil davasının reddine ilişkin kararın Yargıtay’ın karar düzeltme talebinin reddine ilişkin verdiği karar neticesinde kesinleştiği tarih olduğu (tapuya dayalı mülkiyetin kaybedildiği tarih), ayrıca, taşınmazın değerinin tespit edilmesinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 15. maddesinde belirtilen yönteme göre oluşturulacak bilirkişi kurulu aracığı ile keşif yapılması gerektiği, mahkemece, iki bilirkişi tarafından tanzim edilen raporun hükme esas alınmasının da doğru görülmediği, gerekçesiyle; davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüyle, HMK"nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca, .... 2015/385 E.–2016/536 K. sayılı kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine iadesine, kesin olarak karar vermiş, bu hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiş, verilen ilk kararın kesin nitelikte olduğu gerekçesiyle temyiz dilekçesinin reddine dair .....verilen 15/01/2018 tarih 2017/401 E. - 2017/747 K. sayılı ek karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
    ...... Hukuk Dairesi; verdiği 19/10/2017 tarihli kararın hüküm fıkrasında, HMK"nın 353 ve 362/1-a hükümlerine yollama yaparak verdiği ilk derece mahkemesine geri göndermeye dair kararın kesin olduğu gerekçesiyle karara karşı temyiz yolunu kapatmaktadır. 6100 sayılı HMK"nın 362. maddesi, bölge adliye mahkemelerinin temyiz edilemeyecek kararlarını düzenlemekte olup, anılan hükmün 1. fıkrasının "a" bendine göre, 2017 yılı için temyiz edilebilirlik sınırı, miktar ve değeri 41.530,00.-TL"nin üzerinde olan davalara ilişkin kararlardır. Dolayısıyla menfaati 41.530,00.-TL"yi geçmeyen tarafın temyiz yoluna başvurma hakkı yoktur. Somut uyuşmazlıkta, dava ilk olarak 100.000,00.-TL üzerinden açılmış, ıslahtan sonraki haliyle 84.160,00.-TL olarak davaya devam edilmiş, davanın 20.000.000-TL"lik kısmına ilişkin nispi harç yatırıldıktan sonra kalan kısmına yönelik olarak ise maktu harç yatırılmış olup, bu hususun 13.12.2016 tarihli celsede davacı vekilince açıklanarak davanın tamamının kabulü yönünden talepte bulunulduğu dikkate alındığında, ortada HMK. m.362-1/a hükmünde belirtilen sınırın üzerinde bir istemin bulunduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan somut uyuşmazlığın özüne aykırı olarak uygulanan HMK"nın 353/1-a.6 hükmü uyarınca delillerin hiçbirinin toplanılmadığı, gösterilen delillerin hiç değerlendirilmediği gerekçesiyle, ilk derece mahkemesinin verdiği kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine iadesine dair kesin olarak karar verilmiş olması da usül ve kanuna aykırıdır. Açıklanan nedenlerle; bölge adliye mahkemesince verilen 19/10/2017 tarihli kısmen kabul kararının kesin olduğu nitelemesi yerinde olmayıp, bu kararın sonrasında bölge adliye mahkemesince 15/01/2018 tarih, 2017/401 E. - 2017/747 K. sayılı "ek karar" ile temyiz talebinin reddine karar verilmesi de doğru görülmediğinden "ek kararın" kaldırılması gerekmiş olmakla, ......19/10/2017 tarih, 2017/401 E. - 2017/747 K. nolu ilamının esastan incelenmesine geçilmiştir. Buna göre;
    Öncelikle 6100 sayılı HMK.nın 355. maddesi; "İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu re"sen gözetir." hükmünü amir olup buna göre, bölge adliye mahkemesi incelemesini istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplere bağlı olarak yapacaktır. Temyiz incelemesinden farklı olarak bölge adliye mahkemesince yapılacak incelemede tarafların ileri sürdüğü istinaf sebepleriyle bağlı kalınmasının nedeni; istinaf incelemesinin, ilk derecede verilen ilk kararın denetlenebilmesi suretiyle verilen ilk kararın devamındaki ikinci bir yargılama niteliğinde olmasıdır. Buna göre; bölge adliye mahkemesi kural olarak tarafların ileri sürdükleri istinaf sebepleriyle bağlı kalacak ve yapılacak olan yargılama tümüyle tekrarlanmayacaktır. Somut uyuşmazlıkta; davalı Hazine tarafından sunulan istinaf dilekçesinde, hatta davacı vekilince sunulan istinafa cevap dilekçesinde, bölge adliye mahkemesi kararında ele alındığı şekilde bir istinaf sebebi bulunmamaktadır. Buna rağmen, istinaf sebebi olarak ileri sürülmeyen bir hususun bölge adliye mahkemesince istinaf sebebi olarak ele alınıp değerlendirilmesi HMK"nın 355. maddesi hükmüne aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
    Son olarak;
    6100 sayılı HMK.nın 353/1-a.6 maddesi:
    " (1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;
    a) Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:... 6) Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması." hükmünü emretmektedir.
    Anılan madde hükmü uyarınca;....Dairesince davanın esasına girildikten sonra fakat duruşma yapılmaksızın, "HMK"nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca, .... sayılı kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine iadesine" karar verilmesi doğru görülmemiştir. Zira kanun koyucu; istinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmasına gerek olup olmamasına göre ikili bir ayrım yapmış olup, sadece HMK"nın 353. maddesinde sayılan istisnai hallerde, bölge adliye mahkemesince duruşma yapılmaksızın karar verilmesi mümkündür. Maddede sayılan haller dışında ise istinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmalıdır. Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça yargılamanın duruşmalı olarak yapılması zorunludur. HMK"nın 353/1-a.6 maddesinde usule ilişkin bir nedenle duruşma yapılmadan verilebilecek olan kararlar düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, bölge adliye mahkemesi; "Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması" halinde esasa girmeksizin usule ilişkin karar vererek dosyayı ilk derece mahkemesine geri gönderebilecektir, bu kararlar kesin niteliktedir. Somut uyuşmazlıkta;.....19/10/2017 tarihli kararı, HMK"nın 353/1-a.6 maddesinde yer alan, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbirinin toplanmamasına veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olmasına dayandırılmış olup; bu kapsamda; her iki tarafın ellerindeki delilleri mahkemeye sundukları, taraflarca gösterilen diğer delillerin ise re"sen mahkemece dosyaya celbedildiği, ilk derece mahkemesince yazılan gerekçeli kararda toplanan delillerin neler oldukları ve nasıl değerlendirildiklerinin ayrıntılı olarak açıklandığı anlaşılmış olmakla; bu durumda bölge adliye mahkemesi kararında belirtildiği gibi "delillerin hiçbirinin toplanmaması veya gösterilen delillerin hiç değerlendirilmemesi" suretiyle karar verilmiş olmasından bahsedilemeyecektir. Özetle....; ileri sürülen istinaf sebepleriyle bağlı kalınmaksızın, uyuşmazlığın esasına girildikten sonra, duruşma yapılmaksızın, somut uyuşmazlığın özüne aykırı olarak uygulanan HMK"nın 353/1-a.6 hükmü uyarınca delillerin hiçbirinin toplanılmadığı, gösterilen delillerin hiç değerlendirilmediği gerekçesiyle, ilk derece mahkemesinin verdiği kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine iadesine dair kesin olarak karar verilmiş olması doğru görülmemiş, anılan eksikliklerin giderilmesi için .....Dairesinin 19/10/2017 tarih, 2017/401 E. - 2017/747 K. nolu ilamının bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda, açıklanan gerekçelerle, temyiz isteminin reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi ek kararının kaldırılarak; temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK"nın 371. maddesi gereğince BOZULMASINA, dosyanın bölge adliye mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kararın bir örneğinin de ilk derece mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde iadesine 18/12/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi