(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2016/30149 E. , 2020/3442 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının davalı şirkete ait işyerinde entegre yönetim sorumlusu olarak çalıştığını, iş sözleşmesinden doğan bir kısım alacaklarının ödenmediğini beyan ederek, alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda "davacının alacağının tamamının iflas masasına kaydedildiği anlaşılmakla karar verilmesine yer olmadığına" dair karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Taraflar arasında, yargılamanın devamı sırasında davalı şirketin iflasına karar verilmesi halinde, işçilik alacaklarının tahsiline ilişkin davada devam edilip edilmeyeceği uyuşmazlık konusudur.
İflasın açılması ile müflisin taraf olduğu hukuk davalarının ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonrasına kadar duracağı genel kural ise de, yine bu hükmün müstacel haller, tazminatsız ceza davaları, şeref ve haysiyete tecavüzden ve cismani zararlardan doğan tazminat davaları ile evlenme, ahvalı şahsiye veya nafaka davalarının uygulanamayacağı kabul edilmiştir. 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 194. maddesinde ayrık tutulan "Müstacel haller" den maksat, acele görülmesi gereken ve durduğu takdirde verilecek hükmün faydasız kalacağı gerçeğidir. Bu davalarda hakim takdir hakkını kullanarak müstaceliyet kararı vermek suretiyle yargılamaya devam eder. İşçinin alacaklı olduğu iş hukukuna ilişkin bir dava, işçinin sosyal durumu itibarıyle 2004 sayılı Kanun"un 194. maddenin gayesine uygun görülerek acele işlerden sayılmalı ve ikinci alacaklılar toplantısı beklenmeksizin yargılamaya devam edilmelidir. Bunun yanında kanunun lafzına göre, davacının müflise karşı davaya devam edeceği izlenimi hasıl olmakta ise de masaya dahil mal ve haklar bakımından muflisin yetkisiz kalması keyfiyeti, kendisinin, müstacel de olsa bu davalara taraf olmaya devam etmesine manidir. Bu durum karşısında birinci alacaklılar toplantısı yapılmış ve iflas idaresi teşekkül etmişse, müstacel davalar ikinci alacaklılar toplantısı beklenmeden iflas idaresine karşı; birinci alacaklılar toplantısı henüz yapılmamış ve işin müstaceliyeti icabı iflas idaresinin seçimini dahi beklemeye durum müsait değilse, bu takdirde iflas idaresi muflisin yerini alarak davaya iflasın açılmasından önce davanın görüldüğü iş mahkemesinde devam olunur. Böylece işçinin alacağının tahsili amacıyla iş mahkemesinde açılan davadan sonra işverenin iflasına karar verilmesi, mahkemenin görevini etkilemez ise de, işveren muflisin yerine geçecek olanı etkiler.
İflas kararı verildikten sonra işçi, işçilik haklarından doğan alacağının dayanağını ve miktarını iflas idaresine bildirir. Alacaklıların alacaklarını kaydettirmeleri için 2004 sayılı Kanun"un 219/2. maddesinde öngörülen bir aylık sürenin bitiminden sonra, iflas idaresi alacakların doğru olup olmadığını incelemeye başlar. Maddi yönden inceleme sonucu kabul edilen her alacak tespit edilen sıraya göre sıra cetveline kaydedilir. Kabul edilmeyen alacaklar da red sebebleri ile birlikte sıra cetvelinde gösterilir. İflas idaresi 2004 sayılı Kanun"un 232. maddesinde öngörülen sürede düzenlediği sıra cetvelini iflas idaresine verir ve alacaklıları aynı Kanun"un 166/2. maddesindeki usule göre ilan yoluyla haberdar eder. Sıra cetveline itiraz davası açma süresi onbeş gündür.
Kayıt kabul davası da hukukî nitelik olarak sıra cetveline itiraz niteliğinde, eda davası mahiyetinde bir alacak davasıdır. Çünkü bu davada alacaklı, bildirmiş olduğu alacağın iflâs idaresi tarafından haksız olarak tamamen veya kısmen reddedildiğini iddia etmekte ve iflâs masasının haksız olarak reddedilen alacağı ödemeye mahkûm edilmesini talep etmektedir.
Somut uyuşmazlıkta, işçilik alacaklarının tahsiline ilişkin dava devam ederken, Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2014/650 esas sayılı kararı ile davalı işverenin iflasına karar verildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davalı şirketin iflası üzerine mahkemece davacıya, dava dilekçesi, ıslah dilekçesi ve bilirkişi raporlarını Eskişehir 4. İcra Dairesi’nin 2016/1 iflas sayılı dosyasında tespit edilen iflas idaresi memurlarına tebliğ ettirmek ve ayrıca alacaklarını iflas masasına kaydettirmek üzere süre verilmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesinde belirtilen miktarları iflas masasına kaydettirdiğini, ayrıca iflas idare memurlarının yargılamadan haberdar edildiğini ileri sürerek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiş ise de; mahkemece alacağın tamamının iflas masasına kaydının yapıldığı, iflas idare memurlarına tebligat yapıldığı gerekçesiyle İcra İflas Kanunu’nun 194 ve devamı maddeleri gereğince karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermiştir.
İşçilik alacağının tahsiline ilişkin davaların Kanunda öngörülen müstacel hallerden birisi olarak kabul edilmesi gerektiği, taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Bu durumda dava, birinci alacaklılar toplantısı yapılmış ve iflas dairesi teşekkül etmişse (ikinci alacaklılar toplantısı beklenmeden) iflas idaresine karşı yürütülür. Somut olayda, mahkemece iflas idaresinin davaya dahil edilmesi bu yönüyle isabetlidir. Ancak, yukarıda açıklanan ilke ve esaslara göre değerlendirme yapıldığında davaya devam edilmesi ve davanın esası hakkında hüküm kurulması gerekirken, alacağın tamamının iflas masasına kaydedildiği gerekesi ise karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi hatalıdır. Kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
Ayrıca, somut olayda iflas 13/01/2016 tarihinde açılmıştır. Davacı İflas Müdürlüğüne (2016/1 iflas) 14/03/2016 tarihli dilekçesi ile başvurarak alacakları ile ilgili olarak masaya kayıt talebinde bulunmuş, İflas Müdürlüğü ise davacıya 03/03/2016 tarihli karar tensip tutanağı ile 03/03/2016 tarihli tasfiye ilanını tebliğ etmiştir. Tensip tutanağına göre iflasın, adi tasfiye şeklinde yürütülmesine ve Birinci Alacaklılar Toplantısının 31/03/2014 tarihinde yapılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Aynı şekilde İflas Müdürlüğünce karar tarihinden önce mahkemeye yazılan 25/05/2016 tarihli yazıda, İflas İdaresinin oluşturulduğu ancak ikinci alacaklılar toplantısının yapılmadığı ifade edilmiştir. Görüldüğü gibi, henüz davacının masaya bildirdiği alacağın kabul veya reddine dair herhangi bir karar verilmemiştir. Esasen işçilik alacaklarının tahsiline ilişkin dava, müstacel hallerden sayıldığı ve iflas kararından sonra dahi davaya ‘kayıt kabul davası’ olarak devam edildiği için, davacı işçi alacağını masaya kaydettirip kaydettirmemekte tamamen serbesttir. Davacının böyle bir zorunluluğu bulunmadığı halde, davacıya alacağını masaya kayıt için süre verilmesi hatalıdır. Kaldı ki, sıra cetvelinin yapılıp ilan veya (ilgililere) tebliğ edilmediği, ikinci alacaklılar toplantısı yapılmadığı bir aşamada, davacının alacağının iflas idaresince kabul edildiğinden söz edilemez. Karar da belirtilen gerekçe, bu yönüyle de yerinde görülmemiştir.
Açıklanan ilke ve esaslara göre değerlendirme yapıldığında, eldeki davada yargılama sırasında iflas kararı verilmesinin, mahkemenin görevini etkilemeyeceği, yargılamayı durdurmayacağı, sadece müflisin yerine geçecek olan tarafı etkilediği açıktır. Mahkemece davaya iflas idaresi dahil edilmek suretiyle yargılamaya ‘kayıt kabul davası’ olarak devam edilmesi ve işin esasına yönelik karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.02.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
E.D