16. Hukuk Dairesi 2017/1302 E. , 2020/2990 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; "Son ilan tarihinden itibaren 3 aylık yasal süre dolmadıkça tescil kararı verilemeyeceği halde, yasal sürenin dolması beklenmeden karar verilmesinin ve ziraat ve jeoloji bilirkişiden alınan 08.07.2014 havale tarihli ek raporun 15.07.2014 tarihli karar duruşmasında davalı Hazine vekiline elden tebliği üzerine Hazine vekili beyanda bulunmak üzere süre talep etmiş olduğu halde yasal süre tanımadan ve gerekçe göstermeksizin taleplerinin reddine karar verilerek, savunma haklarının kısıtlanmış olmasının isabetsizliğine" değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişisi tarafından düzenlenen 14.05.2014 havale tarihli rapor ve eki krokilerinde (A) harfi ile gösterilen 9.634,02 metrekare, (B) harfi ile gösterilen 3.039,27 metrekare ve (C) harfi ile gösterilen 3.128,26 metrekareden oluşan toplam 15.801,55 metrekare yüzölçümlü taşınmazın davacı adına; aynı raporda (D) harfi ile gösterilen 3.953,11 metrekare yüzölçümlü taşınmazın ise davalı Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılar Hazine ve Ankara Büyükşehir Belediyesi vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, imar-ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebeplerine dayalı olarak TMK"nın 713/1. ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14. ve 17. maddeleri gereğince açılmış olup, tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir. Mahkemece, çekişmeli (A), (B), (C) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümleri üzerinde dava tarihine kadar, davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermek için yeterli değildir. Dosya içerisinde bulunan ...’nın 10.07.2013 tarihli yazısından, çekişmeli taşınmaz bölümünün 16.02.2007 tarihinde onaylanan "2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planı" kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun, ihya edilen taşınmaz malların zilyetlik yoluyla kazanılmasına ilişkin 17. maddesinin 2. fıkrasında 17/2. maddesi "il, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz" hükmüne yer verilmiş, olup, buna göre, imar planına alınan bir taşınmazın, imar-ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuksal sebeplerine dayalı olarak mülk edinilebilmesi için tüm koşulların, imar planı tarihine kadar oluşmuş olması gerekir. Şu halde, Mahkemece, çekişmeli taşınmaz bölümleri üzerinde davacı yararına zilyetlikle kazanım şartlarının oluşup oluşmadığının, taşınmazların imar planına alınma tarihine göre belirlenmesi gerektiği halde, kazanım süresi olan 20 yıllık süreyi denetleme yönünden yetersiz olan olan 1991 tarihli tek hava fotoğrafının incelenmesi ile yetinildiği gibi, çekişme konusu taşınmaz bölümlerinin kadastro harici bırakılma nedeni ve tarihi de tespit edilmemiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm kurulması usul ve yasaya uygun düşmemektedir.
Hal böyle olunca, doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, Kadastro Müdürlüğünden çekişme konusu taşınmaz bölümlerinin kadastro harici bırakılma tarihi ve nedeni sorularak tespit edilmeli, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin imar planı kapsamına alındığı ve bu kararın onaylandığı 2007 yılından 15-20-25 yıl öncesine ait ve üç ayrı zamana ilişkin hava fotoğrafları tarihleri açıkça belirtilmek suretiyle Harita Genel Komutanlığından getirtilerek dosya ikmal edilmeli, bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi ve fen bilirkişisi hazır bulunduğu halde yeniden keşif yapılmalı ve bu keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, öncesinin imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, öncesi imar-ihya gerektiren yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, keşifte dinlenen tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri, bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli; komşu parsellerin nitelikleri ve varsa dayanaklarının çekişmeli taşınmazları ne şekilde tanımladıkları üzerinde durulmalı; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin eğimi, niteliği, toprak yapısı, bitki örtüsü, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, imar-ihya gerektiriyorsa imar ve ihyaya hangi tarihte başlanıp, imar ve ihyanın hangi tarihte tamamlandığı, ekonomik amaca uygun zilyetliğin hangi tarihten beri ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü hususlarını ve kullanım durumunu kesin olarak belirleyen, somut bulgulara ve bilimsel verilere dayalı, sınırındaki taşınmazlarla mukayeseli değerlendirmeyi içeren, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları üzerinde jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye inceleme yaptırılarak, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin önceki ve şimdiki niteliği, ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığı ve kullanımın hangi tarihten itibaren olduğu, imar-ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığı, tamamlanmışsa hangi tarihte tamamlandığı ve kullanıma ara verilip verilmediği hususlarında ayrıntılı rapor aldırılmalı; taşınmazın imar-ihya gerektiren yerlerden olması halinde imar-ihyanın tamamlandığı tarihten, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin öncesinin imar-ihyayı gerektiren yerlerden olmadığının anlaşılması halinde ise zilyetliğin başlangıç tarihinden, taşınmazın imar planına alındığı tarihe kadar Kadastro Kanunu"nun 14. ve 17. maddelerinde düzenlenen koşulların davacı yararına gerçekleşip gerçekleşmediği tereddütsüz belirlenmeli ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece, bu yönler göz ardı edilerek eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden ..."na iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.09.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.