Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2010/45267 Esas 2013/5603 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/45267
Karar No: 2013/5603
Karar Tarihi: 13.02.2013

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2010/45267 Esas 2013/5603 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2010/45267 E.  ,  2013/5603 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİ
    DAVA : Davacı, fazla çalışma ücreti ile yıllık ücretli izin alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
    Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I
    A) Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, müvekkilinin çalıştığı dönemde fazla çalışma ücretleri ödenmediği gibi yıllık izinler de kullandırılmadığını ileri sürerek, fazla çalışma ücreti ve yıllık ücretli izin alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    B) Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir.
    C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    D) Temyiz:
    Kararı davalı taraf temyiz etmiştir.
    E) Gerekçe:
    1-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
    Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
    Satış temsilcilerinin fazla çalışma yapıp yapmadıkları hususu, günlük faaliyet planları ile iş çizelgeleri de dikkate alınarak belirlenmelidir. Genelde belli hedeflerin gerçekleşmesine bağlı olarak prim karşılığı çalışan bu işçiler yönünden prim ödemelerinin fazla çalışmayı karşılayıp karşılamadığı araştırılmalıdır. İşçiye ödenen satış priminin fazla çalışmaların karşılığında ödenmesi gereken ücretleri tam olarak karşılamaması halinde aradaki farkın işçiye ödenmesi gerekir.
    Somut olayda; davacının prim esasına göre çalıştığının anlaşılmasının yanı sıra davacı fazla çalışma yaptığını da kanıtlayamamıştır. Bu itibarla, Mahkemece fazla çalışma talebinin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
    2-Taraflar arasında uyuşmazlık, işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
    4857 sayılı İş Kanununun 54 üncü maddesinde, işçinin bu Kanun hükümlerine göre hesaplanacak her hizmet yılına karşılık, yıllık iznini gelecek hizmet yılı içinde kullanacağı kuralına yer verilmiştir.
    Bu bağlamda, davacının işe giriş ve çıkış tarihleri dikkate alındığında 15.03.2006-23.02.2007 tarihleri arasındaki dönemde çalışma süresi bir yılı doldurmadığından 2006 yılına ilişkin 14 günlük izin süresine hak kazanmadığı görülmektedir.
    Buna bağlı olarak, davacının kullanmadığı yıllık izinlerinin toplamı 64 gün olması gerekirken 14 gün fazla hesaplanarak 78 günlük izin süresi üzerinden hesaplama yapılması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    F) Sonuç:
    Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 13.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.