14. Hukuk Dairesi 2018/3775 E. , 2019/2830 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 10.11.2011 gününde verilen dilekçe ile irtifak hakkının kaldırılması talebi üzerine bozmaya uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24.11.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, irtifak hakkının kaldırılması istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, müvekkillerinin dava dışı Hazineden 07.06.2011 tarihinde trampa yoluyla devraldığı 234 ada 36 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında, davalılara ait 234 ada 3 No"lu parsel lehine "üst hakkı" şerhi bulunduğunu, bu şerhin 1952 yılında yapılan kadastro tespiti sırasında tesis edildiğini; ancak, yasal bir dayanağının bulunmadığını, dava konusu 36 No"lu parsel Hazine adına kayıtlı iken, üzerindeki Rumlardan kalan yapının 1982 tarihinde Emniyet Müdürlüğünce yıkılarak yerine polis karakolu ve lojmanı inşa edildiğini, daha sonra trampa yoluyla müvekkilleri adına tescil edildiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kaydında yer alan üst hakkına ilişkin şerhin kaldırılmasını istemiştir.
Bir kısım davalılar vekilleri, hak düşürücü sürenin dolduğunu, ayrıca dava konusu şerhin hukuki dayanağının bulunduğunu, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davaya konu üst hakkının 1952 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tapuya şerh edildiği, dayanağının kadastro tutanağı olduğu ve kadastrodan önce evveliyatı olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne dair verilen hükmün davalı ... vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 11.11.2013 tarihli 2013/10693 Esas, 14155 Karar sayılı ilamı ile özetle; davaya konu irtifak hakkının 12.03.1952 tarihli kadastro tutanağı ile tapu kayıtlarına şerh verildiği, davacı tarafın ise irtifak hakkından beklenen faydanın ortadan kalktığını, zira kadastro tutanağı düzenlendiği tarihte varolan yapıların yıkılıp yeniden yapıldığını, davalı tarafın bu hakkı kötüye kullandığını ileri sürdüğü; mahkemece, 12.03.1952 tarihinde tesis edilen ve hakim taşınmazın manzarasının kapanmamasını, komşu taşınmazda yapılacak bina ve yapılar nedeniyle hava ve ışıktan mahrum kalınmamasını amaçlayan irtifak hakkının kurulduğu tarihten bugüne kadar devam eden hak ve yükümlülükler arasındaki dengenin taşınmaz aleyhine bozulup bozulmadığının araştırılmadığı; bu durumda mahkemece, irtifak hakkının terkini koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılarak tarafların bu konudaki delilleri de toplanıp değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, bozmadan önceki aynı gerekçe ile davanın kabulüne dair verilen kararın bir kısım davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine bu kez Dairemizin 23.03.2016 tarihli 2015/12357 Esas, 2016/3498 Karar sayılı ilamı ile özetle; dava konusu aleyhine üst hakkı tesis edilen 234 ada 36 parsel sayılı taşınmazın maliki T.E.M.S. Köstereli İnşaat Ltd. Şti. iken yargılama sırasında 30.05.2013 tarihinde kat irtifakı tesisi suretiyle maliklerinin ..., ..., ..., ... ve ... olarak değiştiği anlaşıldığından mahkemece, HMK"nin 125/2 maddesi hükmü gereğince işlem yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, belirtilen husus gözetilmeden davanın esası hakkında karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmuş; HMK"nin 125/2. maddesi hükmü gereğince dava konusu 234 ada 36 parsel sayılı taşınmazın yeni maliklerinin davacı yerine geçerek davaya devam etmesi üzerine yapılan yargılama sonunda, aynı gerekçe ile davanın kabulüne ve dava konusu taşınmazların tapu kayıtları üzerindeki üst hakkına ilişkin şerhin kaldırılmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... vekili ile bir kısım davalılar vekili temyiz etmiştir.
1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalı ... vekili ile bir kısım davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş; bu nedenle reddi gerekmiştir.
2- Davalılar vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Somut olayda, her ne kadar mahkemece, Dairemizin 11.11.2013 tarihli ilk bozma kararına uyulmuş ise de bozma gereği yerine getirilmemiş; 12.03.1952 tarihinde tesis edilen ve hakim taşınmazın manzarasının kapanmamasını, komşu taşınmazda yapılacak bina ve yapılar nedeniyle hava ve ışıktan mahrum kalınmamasını amaçlayan dava konusu irtifak hakkının, kurulduğu tarihten bugüne kadar devam eden hak ve yükümlülükler arasındaki dengenin taşınmaz aleyhine bozulup bozulmadığı ve irtifak hakkının terkini koşullarının oluşup oluşmadığı araştırılmaksızın davanın kabulüne karar verilmiştir.
O halde mahkemece, ilk bozma ilamımız doğrultusunda, mahallinde uzman bilirkişiler aracılığıyla yeniden keşif yapılarak, dava konusu irtifak hakkının terkini koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılması ve tarafların bu konudaki delilleri de toplanıp birlikte değerlendirilmek suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülememiş; bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) No"lu bentte açıklanan nedenlerle bir kısım davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) No"lu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 27.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.