21. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/268 Karar No: 2018/6639 Karar Tarihi: 24.09.2018
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2017/268 Esas 2018/6639 Karar Sayılı İlamı
21. Hukuk Dairesi 2017/268 E. , 2018/6639 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi FERİ MÜDAHİL :Sosyal Güvenlik Kurumu Vek.Av. ...
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, davalı işverene ait işyerinde geçen kuruma eksik bildirilen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir. Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacının 01/10/1997 - 18/06/2012 tarihleri arasında davalı nezdinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş ...... tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve ......larına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacı adına 14.01.2012 tarihinde davalı işveren şahıs tarafından işe giriş bildirgesi verildiği, davalı işyerinden 14/01/2012-18/06/2012 tarihleri arasında Kuruma bildirilen hizmeti olduğu, tanık ifadelerinden anlaşıldığına göre davalı işverene ait merkez ve şube olarak iki ayrı işyeri olduğu ve davacı ve davalı tanıklarının dinlendiği anlaşılmaktadır. Somut olayda; davacı, davalı ve ...... (...) tanıklarının davacının çalıştığı yönünde ifadeleri mevcut olup, davalı işverene ait hangi işyerinde çalıştığı davacıya açıklattırılmadan ve bu yönde komşu işyeri ...... tanığı dinlenmeden sonuca gidilmesi hatalıdır. Yapılacak iş, davacıya, davalıya ait işyerlerinden hangisinde çalıştığını açıklattırmak, açıklama doğrultusunda araştırma yaparak komşu işyerlerini tespit etmek ve ihtilaflı dönemde komşu işyerleri ......lu çalışanlarını dinlemek, çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.09.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.