15. Hukuk Dairesi 2016/6525 E. , 2017/2461 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tic. Mah. Sıf.)
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı-karşı davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı-karşı davalı vekili Avukat ... geldi. Davalı-karşı davacı vekili gelmedi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı-karşı davalı avukatı dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Asıl ve karşı dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, iş sahibi tarafından açılan asıl davada ödenen ücret de dahil sözleşmenin ifa edilmemesinden doğan tüm maddi zararların tazmini ve manevi tazminat istenmiş, yüklenici tarafından açılan karşı davada ise bakiye iş bedeli alacağının ve manevi tazminatın tahsili talep edilmiş, mahkemece asıl davanın reddine karşı davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı-karşı davalı iş sahibine mahkeme kararının tebliği 21.04.2016 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 21. maddesine göre yapılmıştır. Tebliğ mazbatasında muhatabın tevziat saatlerinde bulunamaması sebebiyle tebligatın ilgili mahalle muhtarlığına imza mukabili teslim edildiği belirtildikten sonra "keyfiyeti bildiren ihbarname adresin kapısına asıldı durumu muhataba haber vermesi için en yakın güvenliğe haber bırakıldı." açıklamasına yer verilmiştir. Tebligat kanununun 21. maddesi uyarınca tebliğ memurunun adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini mümkün oldukça en yakın komşularından birine varsa yönetici veya kapıcıya bildirmesi gerekir. Oysa tebliğ memurunca tebliğ mazbatasına herhangi bir isim yazılmaksızın ve imzası da alınmaksızın "en yakın güvenliğe haber bırakıldı" denilmek suretiyle tebligat yapıldığı gibi muhatabın adreste bulunmama sebebi de belirtilmemiş, adreste bulunmama sebebi Tebligat Tüzüğü"nün 28. maddesinde belirtilen kişilerden (komşu, yönetici, kapıcı, muhtar vs.) sorulmamış bu ilgili kişilerin beyanları tebligat parçasına yazılmamıştır. Dolayısıyla davacı vekiline mahkeme kararının tebliği bu haliyle usulsüz olup, davacı karşı davalı vekili UYAP aracılığıyla verdiği 03.05.2016 tarihli dilekçesinde tebliğ tarihinin 27.04.2016 olduğunu bildirdiğinden Tebligat Kanunu"nun 32. maddesi hükmünce davacı-karşı davalının tebliği öğrendiğini bildirdiği tarihten itibaren 15 günlük sürenin geçmediği anlaşıldığından 03.05.2016 günlü temyizin süresinde olduğu kabul edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle örneğine özellikle ileri sürülen sözleşmeye aykırı ve ayıplı imalâtın iş sahibi şirketin kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunmaması ve davacının işin ayıplı yapılması nedeniyle
verim düşüklüğü ve ürün kalitesi bozuklukları sebebiyle kazanç kaybı ve maddi zarara uğradığını kanıtlayamamış olmasına göre davacı ve karşı davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Asıl davada davacı iş sahibi, davalı yüklenici ile 03.07.2012 tarihinde imzaladıkları sözleşme gereği yüklenicinin davacının fabrikasında kumaş üretiminde kullanılan sıcak su-soğuk su borularını paslanmaz borularla değiştirmeyi üstlendiğini, ancak değiştirilen borularda kısa bir süre sonra tekrar paslanma oluştuğunu, bu durumun davalıya bildirildiğini, ancak davalının sorunun kendi işçiliğinden değil malzemeden kaynaklandığını iddia ettiğini, paslanmanın neden kaynaklandığının ortaya çıkması için .. Üniversitesiyle boru imalatçısı ... şirketinden özel bilirkişi raporları aldığını, raporların tamamında sorunun işçilikten kaynaklandığının belirlendiğini davalıya 28.03.2013 tarihinde ihtarname göndererek ödenen ücretin iadesi ve uğranılan zararın tazmininin istendiğini belirterek ödemiş olduğu ücret de dahil sözleşmenin ifa edilmemesinde doğan maddi zararlarının ve oluşan manevi zararların tazminini istemiş, davalı yüklenici ise sözleşme uyarınca malzeme seçiminin iş sahibi şirkete ait olduğunu, kendinin iş sahibinin teslim ettiği borularla montaj ve kaynak işini yaptığını, borulardaki paslanmanın işçilikten değil 304 L kalite malzemenin korozyona karşı zaafından kaynaklandığını, zararın malzeme hatasından doğduğunu savunmuş, karşı davasında ise bakiye iş bedeli alacağı ile uğradığı manevi zararın tazminini talep etmiştir.
Taraflar arasında 03.07.2012 tarihinde düzenlenen sözleşme uyuşmazlık konusu değildir. Sözleşme uyarınca davalı yüklenici davacı iş sahibinin fabrikasında hidrofor dairesindeki korozyona uğramış kolektörlerin ve işletme içindeki sıcak ve soğuk su borularının paslanmaz borularla değiştirilmesi işçiliğini üstlenmiştir. Sözleşme gereğince boru, bağlantı parçası ve benzeri tesisat malzemesi ve kesme taşı, kaynak teli, argon ve benzeri montajda kullanılacak yardımcı malzemeler iş sahibi şirket tarafından temin edilecektir.
Davalının cevap dilekçesindeki beyanları ve dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları içeriğinden davalı ve karşı davacı yüklenicinin edimini ayıplı olarak ifa ettiği ve ayıbın Türk Borçlar Kanunu"nun 475/1 maddesinde ifade edilen iş sahibinin kullanamayacağı ve hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde olduğu, bu nedenle de iş sahibince yüklenicinin yaptığı tesisatın sökülerek yeni tesisat yaptırdığı anlaşılmaktadır. Davalı ve karşı davacı yüklenici ayıpları kabul etmiş iş sahibine aynı kalite malzeme ile aynı işi ücret almadan yapmayı teklif ettiğini davaya cevap ve karşı dava dilekçesinde beyan etmiştir. Mahkemece alınan makine mühendisi ... 24.10.2014 tarihli bilirkişi raporunda paslanmaz boru ve ek parçalarını birleştirmede uygulanan kaynak işçiliğinin yer yer hatalı olduğu ve paslanmaz boru seçiminde de 304 L boru tercih edilmesinin riskli bir seçim olduğu belirtilmiş, 20.03.2015 tarihli ... tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda ise sorunun temelinin yanlış kaynak teli malzemesinden kaynaklandığı açıklanmıştır.
Sözleşmeyi imzalayan davalı-karşı davacı yüklenici işinin ehli olup, kendisinden basiretli bir tacir gibi davranması beklenir. Yüklenici yapımını üstlendiği eseri sözleşmeye teknik ve sanatsal kurallara ve amaca uygun olarak imâl edip iş sahibine teslim etmekle, iş sahibi de kararlaştırılan bedeli ödemekle mükelleftir. Eser, yüklenicinin sanat ve beceriyi gerektiren emek sarfıyla gerçekleştirdiği bir sonuçtur. Eser sözleşmelerinde; yüklenici sadakat ve özen borcu gereği eseri iş sahibinin yararına olacak şekilde ve ona hiçbir zarar vermeden meydana getirmek zorundadır. Yüklenicinin genel ihbar yükümlülüğü bu zorunluluktan
kaynaklanır. Başka bir deyişle akdin gereği gibi ve zamanında ifasını tehlikeye sokan her hali yüklenici iş sahibine derhal haber vermeye mecburdur (TBK 472). Yüklenici genel özen ve sadakat yükümünün gereği olarak kendisine teslim edilen malzemeyi muayene etmeli, eserin meydana gelmesine elverişli bulunmadığını öğrenir öğrenmez iş sahibine bildirmeli ve onun talimatına uygun şekilde hareket etmelidir. Somut olayda varlığı sabit kabul edilen ayıbın gerek makine mühendisi ..n raporunda belirttiği şekilde 316 L yerine 304 L boru kullanılması ve işçilik hatasından, gerekse ....z tarafından düzenlenen raporda belirtildiği şekilde yanlış kaynak teli malzemesi kullanılması sonucu ortaya çıktığı kabul edilse dahi işin ehli olup basiretli bir tacir gibi hareket etmek zorunda olan davalı ve karşı davacı yüklenici 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 472/son maddesi hükmü uyarınca sorumluluktan kurtulabilmesi için iş sahibinin verdiği malzemenin ayıpsız bir imal için elverişli olmadığını öğrenir öğrenmez durumu iş sahibe bildirmesi gerekir. Bildirmezse bundan doğan sonuçlardan sorumlu olur. Yüklenici özen borcunun bir sonucu olan bu uyarı yükümlülüğünü yerine getirdiğini ileri sürmüş ise de bu savunmasını yasal delillerle kanıtlayamamıştır. Bu nedenle yüklenicinin işin ayıplı ifasından sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Davalı ve karşı davacı yüklenici genel ihbar mükellefiyetini yerine getirdiğini usulen kanıtlayamadığından yapılan montaj ve kaynak işi sözleşmedeki amaca uygun olmadığı gibi iş sahibinin kullanamayacağı derecede de ayıplı olduğundan yüklenicinin bedele hak kazandığı kabul edilemez.
Bu durumda asıl davada iş sahibinin yükleniciye ödediği bedelin taraflardan sorulup tespiti, tarafların ödenen bedel konusunda anlaşamamaları halinde gerekli araştırma yapıldıktan sonra iş bedelinin iadesiyle ilgili istemin kabulüne kanıtlanamayan diğer maddi zararlar ile unsurları oluşmayan manevi tazminat isteminin ve karşı davanın tamamen reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda 1. bette açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı iş sahibinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile hükmün temyiz eden davacı-karşı davalı yararına BOZULMASINA, 1.480,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak Yargıtay"daki duruşmada vekille temsil olunan davacı-karşı davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacı-karşı davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 08.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.