Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/3765
Karar No: 2020/362
Karar Tarihi: 10.02.2020

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2018/3765 Esas 2020/362 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davalı şirket, davacı şirket ile aralarında tütün mamullerinin toptan satış ve pazarlanmasına ilişkin sözleşmeleri feshetti. Davacı şirket ise feshin iptali ve muarazanın giderilmesini talep etti. Dava sürecinde taraflar arasındaki sözleşmelerin feshinin haklı bir neden olmadığı ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğu tespit edildi ve hüküm doğrultusunda davalar reddedildi.
Kanun maddeleri:
- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi
- 5236 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun geçici 2. maddesi
- 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438/7. maddesi.
19. Hukuk Dairesi         2018/3765 E.  ,  2020/362 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki sözleşmenin feshinin iptali davası hakkında bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    - KARAR -
    Davacı vekili, davacı ile davalı arasındaki tütün mamullerinin toptan satış ve pazarlanmasına ilişkin sözleşmelerin, davalı tarafından davacı şirket ortağı ... "ın ... Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2012/18 esas 2003/142 sayılı kararı ile mahkûm olduğu gerekçesi ile haksız şekilde feshedildiğini belirterek feshin iptaline, muarazanın giderilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacı şirket müdürü ve ortağının mahkûm olduğu sahtecilik eylemi nedeniyle, sözleşme ve ihale şartnamesi gereğince sözleşmenin feshedildiğini, davanın haksız olduğunu savunarak asıl davanın reddini istemiştir.
    Birleşen davada davacı vekili, taraflar arasında imzalanan toptan satıcılık sözleşmelerinin 17. ve 18. maddeleri gereğince sözleşme sürelerinin uzamış bulunduğu ve sözleşmelerin geçerli olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Birleşen davada davalı vekili, davalı şirketin taraflar arasındaki sözleşmeleri davacı şirket müdürü ve ortağının mahkûm olduğu sahtecilik eylemi nedeniyle feshettiğini, feshi takdir yetkisinin davalı şirkete ait olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, toplanan delillere göre, taraflar arasındaki toptan satıcılık sözleşmelerinin davalı tarafından fesih gerekçesi olarak şirket ortağının ceza mahkûmiyetine esas eylemi gösterilmiş ise de mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olması nedeniyle kesin bir mahkûmiyet kararından söz edilemeyeceği, ayrıca ortağın şirket müdürlüğünden istifa etmiş olması ve şirketteki hisse oranının % 10"un altına düşmesi nedeniyle de, şirket ortağı eyleminin feshe dayanak yapılamayacağı, teminat mektuplarının davalı uhdesinde bulunması nedeniyle davanın kabulü gerektiği gerekçesi ile asıl ve birleşen davanın kabulü ile akdin feshinin iptaline ve sözleşmelerin üç yıl uzamış olacağının kabulüne karar verilmiş, hükmün davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemiz’in 2014/9684 esas ve 2014/18326 karar sayılı ve 18.12.2014 tarihli kararı ile “Davacı ... Paz. San. Tic. Ltd. Şti davalı ile aralarındaki 26.09.2003 tarihli Ordu ili sabit toptan satıcılık sözleşmesi, 26.09.2003 tarihli Ulubey ilçesi gezici toptan satıcılık sözleşmesi ve 30.09.2003 tarihli ... ili gezici toptan satıcılık sözleşmesinin feshinin iptalini, sözleşmenin devam ettiğinin tespitini ve davalı şirket tarafından yaratılan muarazanın men"ine karar verilmesini istemiştir. Dava konusu sözleşmeler davalı tarafından 02.05.2003 tarihli yönetim kurulu kararı ile feshedilmiş ve fesih iradesi sözleşmenin karşı tarafı davacı şirkete bildirilmiştir. Fesih iradesi karşı tarafa bildirilmekle feshin sonuçları gerçekleşir. Taraflar bu aşamadan sonra feshin haklı olup olmadığının tespitini ve varsa tazminata ilişkin taleplerini isteyebilirler. Feshin iptali ve sözleşmenin devam ettiğinin tespiti istenemez. Mahkemece bu yön gözetilmeden asıl dava yönünden sözleşmenin feshinin iptaline ve birleşen dava yönünden sözleşme süresinin uzamış olduğunun kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, taraflar arasındaki toptan satıcılık sözleşmelerinin davalı tarafından fesih gerekçesi olarak şirket ortağının ceza mahkûmiyetine esas eylemi gösterildiği, şirket ortağı hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olması nedeniyle kesin bir mahkûmiyet kararı bulunmadığı, adı geçen ortağın şirket müdürlüğünden istifa etmiş olması ve şirketteki hisse oranının % 10"un altına düşmesi nedeniyle, şirket ortağı eyleminin feshe dayanak yapılamayacağı, teminat mektuplarının davalı uhdesinde bulunması nedeniyle dava açmakta hukuki yararın bulunduğu, davalının davacı ile yaptığı sözleşmeleri haklı bir nedene dayanmaksızın ve dürüstlük kurallarına aykırı bir şekilde feshettiği, iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde taraflardan birinin tek taraflı olarak sözleşmeyi feshedemeyeceği, "çoğun içinde az da vardır" ilkesi ile değerlendirme yapılması gerektiği gerekçesiyle asıl davada davaya konu edilen sözleşmelerin feshinin haksız olduğunun tespitine, birleşen dava yönünden, fesih beyanının varması ile sonuç doğuran hukuki işlem olması nedeniyle birleşen dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemiz’in 2016/2617 esas ve 2016/7682 karar sayılı ve 28.04.2016 tarihli kararı ile “Mahkemece bozmaya uyulmuş ancak bozma gereği yerine getirilmemiştir. Hükmüne uyulan bozma ilamında açıkça “Taraflar bu aşamadan sonra feshin haklı olup olmadığının tespitini ve varsa tazminata ilişkin taleplerini isteyebilirler. Feshin iptali ve sözleşmenin devam ettiğinin tespiti istenemez.” denilerek davanın, davadaki tüm talepler yönünden reddi gerektiği vurgulanmıştır. Mahkemece bu yön gözetilmeden, bozma kararının yorumunda hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiş, hüküm asıl ve birleşen dava davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    1)Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddine,
    2)Mahkemece asıl ve birleşen davaların reddine karar verildiği hâlde hüküm fıkrasında açılan davanın reddine denilerek belirsizlik oluşturulması ve yine asıl ve birleşen davalardan ayrı ayrı red harcı alınması gerekirken her iki dosyadan alınan peşin harç toplamından tek bir red harcı alınması doğru görülmemiş ve bu husus kamu düzenine ilişkin olduğundan re’sen bozma sebebi ise de; bu bozma sebebi yeni bir yargılamayı gerektirmediği gibi davanın açılış tarihine göre süre yönünden adil yargılanma hakkının ihlâli söz konusu olmaması için hüküm fıkrasındaki bu yanlışlıkların 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi ve 5236 sayılı Kanun"un geçici 2. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nın 5236 sayılı Kanun"un 16. maddesiyle değiştirilmeden önceki 438/7 maddesi gereğince mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen davada davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddine, (2)hüküm fıkrasının 1. ve 3. bentleri hükümden tamamen çıkarılarak yerine “1-Asıl ve birleşen davaların reddine, 3-Asıl dava nedeniyle verilen karar bakımından 35,90 TL red harcı, 1.350,00 TL peşin harçtan indirilerek geriye kalan 1.314,10 TL harç bedelinin; birleşen dava yönünden 35,90 TL red harcı, 405,00 TL peşin harçtan indirilerek geriye kalan 369,10 TL harç bedelinin karar kesinleştiğinde ve talebi hâlinde davacıya iadesine” cümlelerinin eklenmesine, hükmün bu şekilde düzeltilmesine ve düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harçlarının temyiz eden asıl ve birleşen dava davacısından tahsiline, 10.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi