Abaküs Yazılım
15. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/1340
Karar No: 2017/2458
Karar Tarihi: 07.06.2017

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2016/1340 Esas 2017/2458 Karar Sayılı İlamı

15. Hukuk Dairesi         2016/1340 E.  ,  2017/2458 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
    Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

    - K A R A R -

    Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili istemiyle açılmış olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen hüküm, davalı vekilince yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
    Davacı vekili, taraflar arasında... Delgileri işi nedeniyle sözleşme imzalandığı, işi yapıldığını, 31.10.2013 ve 30.11.2013 tarihli faturaların düzenlendiği, davalının fatura bedellerinin bir kısmına ilişkin ödeme yaptığı, 14.887,00 TL kısmını ödemediğini, asıl alacak ve faizi 638,72 TL olmak üzere toplam 15.525,72 TL tutarındaki alacağın tahsili amacıyla ilâmsız icra yoluyla icra takibine geçildiğini, itiraz üzerine takibin durudğunu, itirazın iptâli ile %20"den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep etmiş, davalı ise davacının sözleşmeye uygun davranmadığını, kendisine ait makineleri ücretten düşme şartıyla kullandığını, kendi alacaklarının işin sonunda davacının alacağından düşülerek davacının alacağının kalmadığını davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu"nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu"nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu"nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir.
    Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde,
    ./..

    ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
    6335 sayılı Kanun"un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun"la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re"sen incelenir.
    Somut olayda; davacı ve davalının tacir olduğu ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesiyle ilgili olduğu anlaşıldığından davaya bakmaya asliye hukuk mahkemesi görevli olmayıp asliye ticaret mahkemesi görevlidir. Bu durumda görevli olmayan mahkemeye açılan davanın; göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle HMK"nın 115/2. maddesi gereğince Artvin’de ayrı bir ticaret mahkemesi bulunması durumunda görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddi kararı verilmesi, ayrı bir ticaret mahkemesi bulunmaması durumunda, mahkemece ara kararı ile ticaret mahkemesi sıfatıyla davaya bakılması gerekirken genel mahkeme sıfatıyla davaya bakılıp esastan inceleme yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
    SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazları incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 07.06.2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.


    - K A R Ş I O Y -

    6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 5/4. maddeye göre; asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yargı çevresindeki bir ticari davada görev kuralına dayanılmamış olması, görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez; asliye hukuk mahkemesi, davaya devam eder. Bu
    .
    madde TTK"da 6335 sayılı kanunla yapılan değişiklik ile getirilmiştir. Bu maddenin nasıl yorumlanıp uygulanması gerektiği konusunda değişiklik gerekçesine bakmak yararlı olacaktır. Değişikliğe ilişkin yasa gerekçesinde şu açıklamalar yapılmıştır:
    "Özel ihtisas (ticaret) mahkemeleri bulunmayan yargı çevrelerindeki ihtisas konusu davalarda görev, genel olarak asliye hukuk mahkemelerinindir. Bu tür davalarda, davacının görev kuralına dayanmamış olması, sözgelimi “Ticari davalara bakmakla görevli Asliye Hukuk Mahkemesi” ibaresinin dava dilekçesinde yer almamış olması, uygulamada davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddi sebebi sayılmaktadır. Bu pratik, yargılama hukukunun felsefesi ile bağdaşmadıktan başka görevin kamu düzeninden olması prensibi ile de uyumlu değildir. Ayrıca görev kuralının uygulanabilmesi için, iki ayrı mahkemenin (fiziki ayrılığın) bulunması gerekir. Ticaret mahkemesi bulunmayan yargı çevresinde, ticaret mahkemesi/asliye hukuk mahkemesi ikilisi değil, tek- mahkeme (asliye hukuk mahkemesi) vardır. Özünde ihtisas mahkemesi olmamasına karşın asliye mahkemesine bu görev, o yargı çevresinde asliye ticaret mahkemesinin bulunmaması nedeniyle kendisine zorunlu olarak yüklenmektedir. Bu gibi Kanundan kaynaklanan sıfat birleşmelerine ve görev temerküzüne, taraflar aleyhine sonuç doğuran hükümler tertip olunamaz. Ayrıca geliştirilen usuli red pratiği, “makul süre” ölçütünde adil yargılanma hakkına da aykırıdır. Görev bakımından aslolan, davanın asliye hukuk mahkemesine açılmış olmasıdır.
    Önerilen modelin, yargı çevresinde bulunmayan tüm özel-ihtisas mahkemeleri yönünden genel kural olarak usulde (HMK’da ) veya organik Kanunda (26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge AdliyeMahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun) yer alması gerekir. Yasama organı, genel olarak karşılanmamış bu ihtiyacı, önündeki kısmi sorunda görmezlikten gelemez. Temenni edilen bu özel düzenlemenin genel bir ilkeye (düzenlemeye) dönüşmesidir. İfade edilen gerekçelerle, Tasarının çerçeve 2’ncimaddesinde asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yargı çevresindeki bir ticari davada görev kuralına dayanılmamış olmasının görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyeceği ve asliye hukuk mahkemesinin davaya devam edeceği yönünde düzenleme yapılmıştır."
    Madde, gerekçesi ile birlikte değerlendirildiğinde ayrı ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde ticaret mahkemesinin görevine giren bir davanın ticaret mahkemesi sıfatından söz edilmeksizin asliye hukuk mahkemesine açılması halinde davaya bakmaya asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu, yasanın bu görevi zorunlu olarak asliye hukuk mahkemesine verdiği ve bu nedenle asliye hukuk mahkemesince, ticaret mahkemesinin görevli olduğu şeklinde bir saptamaya girilmesine gerek olmaksızın davaya bakılması gerektiği kabul edilmelidir. Yasa koyucu ticari davalar için zaten davaya bakmak durumunda olan asliye hukuk mahkemesinin görev incelemesine girişmesini gereksiz görmüş bu konuda esneklik tanımış ve adil yargılanma hakkının uygulaması için olduğunu da gerekçesinde açıklayarak bunu emredici düzenleme haline getirmiştir. Bu nedenle görevsizlik kararı verilemeyeceği gibi buna bağlı olarak davaya ticaret mahkemesi sıfatıyla bakıldığına dair ara kararı verilmemiş olması da usuli bir eksiklik olarak değerlendirilemeyeceğinden Yargıtay tarafından da bu husus bozma nedeni sayılmamalıdır.

    Yukarıda sözü edilen kural ve açıklamalarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; taraflar tacir ve dava tarafların ticari işletmeleri ile ilgili olduğundan TTK 4 ve 5. maddelere göre davaya bakmaya ticaret mahkemesi görevli ise de Artvin"de asliye ticaret mahkemesi kurulmuş olmadığından davaya asliye hukuk mahkemesinde bakılması gerekmekte olup dava dilekçesinde ticaret mahkemesi sıfatıyla dava açıldığından söz edilmemesi veya mahkemenin davaya ticaret mahkemesi ssıfatıyla baktığına dair ara kararı vermemiş olması hükmün görev yönünden bozulmasını gerektiren bir eksiklik olarak değerlendirilemeyeceğinden hükmün görev yönünden bozulmasına ilişkin çoğunluk görüşüne katılamıyorum.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi