20. Hukuk Dairesi 2017/6389 E. , 2019/7588 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, ..... parsel sayılı sırasıyla 2585 m2, 3561 m2 ve 1254 m2 yüzölçümündeki taşınmazların, kısmen 1992 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastro sınırları içinde olduğu halde, 2007 yılında 4999 sayılı Kanuna göre yapılan çalışmalarda orman sınırlarına uyulmadığını ve 30.04.2007 tarihinde kesinleşen arazi kadastrosunda da orman sınırları daraltılacak şekilde gerçek kişi adına tapu kaydı oluştuğunu bildirerek, davalı adına kayıtlı tapunun iptalini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne, 200 ada 1 sayılı parselin (B1)=1463 m2, 4 sayılı parselin (B2)=733 m2, 281 ada 11 sayılı parselin (B3)=324 m2 bölümlerinin orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiş ve Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 24.03.2010 tarih 2010/295-3751 E.-K sayılı ilamıyla ‘’Toplanan deliller, uzman bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamından, çekişmeli taşınmazların (B1), (B2) ve (B3) harfli bölümlerinin yörede 1992 yılında yapılan orman kadastro çalışmasında orman sınırları içinde kaldığı ve orman sayılan yerlerden olduğu, orman niteliğindeki taşınmazlar üzerinde zilyetliğin söz konusu olamayacağı, özel mülkiyete konu olmayacak yerlerden olduğu, 4999 sayılı Kanun gereğince yüzölçümü ile fenni hataların düzeltilmesi çalışmasının hatalı yapıldığı ve kesinleşen orman sınırları içindeki alanların orman sınırları dışında bırakıldığı, ancak 4999 sayılı Kanun ile orman kadastro komisyonlarına orman sınırlarını değiştirme yetkisinin verilmediği gözönüne alınarak mahkemece kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmadığından’’ gereğine değinilerek onanmıştır.
Onama kararından sonra davacı Hazine, Orman Yönetiminden hükmün infazını istediklerini ancak 1992 yılındaki orman kadastro çalışması esas alınarak mahkemece hüküm kurulmasına rağmen bilirkişi raporunda 2007 yılındaki çalışma sonucu belirlenen koordinat sistemi esas alındığından hükmün infaz edilemediği gerekçesiyle tavzih talebinde bulunmuştur.
Mahkemece yapılan inceleme sonucu tavzih talebinin kabulü ile,
Mahkememizin 18/06/2009 tarih 2008/488 Esas- 2009/331 Karar sayılı ilamının hüküm kısmında ".... köyünde yapılan keşif sonucu bilirkişiler ..... tarafından düzenlenen 06/06/2009 tarihli krokili raporda belirtilen şekilde 200 ada 1 parselde (B) harfi ile gösterilen 1463, 53 metrekare, 200 ada 4 parselde (B2) ile gösterilen 733, 28 metrekare, 281 ada 11 parselde (B3) ile gösterilen 324, 51 metrekarelik kısmın davalı adına olan tapusunun iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline;" şeklinde karar verilmiş olup tavzih dilekçesi ekinde Ek-3"de gösterilen 2007 yılındaki çalışma sonucu yenilenmiş koordinat değerine göre yapılan hesaplama ve belirlenen alan gösterildiğinden kroki esas alınarak tavzihine karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kesinleşen orman sınırı içinde kalan tapu kaydının iptali istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 21.05.1992 tarihinde ilan edilip kesinleşen orman kadastrosu vardır. Daha sonra 18.01.2007 tarihinde ilan edilip kesinleşen 4999 sayılı Kanunun 9. maddesi gereğince fenni hataların düzeltilmesi çalışması yapılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince davalıdan onama harcı alınmasına yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 18/12/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.