23. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/5720 Karar No: 2019/3579 Karar Tarihi: 12.09.2019
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/5720 Esas 2019/3579 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, arsa sahibi davalı ile inşaat sözleşmesi imzaladıklarını ve sözleşme gereği davalının özel vekaletname vermeyi ihlal ettiğini iddia ederek, talep edilen bonoya karşı borçlu olmadığının tespit edilmesini talep etti. Mahkeme, davacının bu vekaletnameyi almak zorunda olduğunu ve dava konusu bonoyu vermek zorunda kaldığını, davalının ise davacının zor durumundan faydalanarak bu bonoyu aldığını gerekçe göstererek davanın kabulüne karar verdi. Ancak davalı tarafın temyizi üzerine, davacının dava konusu bonoyu hata, hile, ikrah veya müzayaka halinde verildiğinin ispat yükümlülüğü altında olduğu ve sunulan delillerin bu hususları isbatlama açısından yeterli olmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verildi. Kanun maddeleri: Borçlar Kanunu m. 2, m. 23, m. 25, m. 26.
23. Hukuk Dairesi 2016/5720 E. , 2019/3579 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, yüklenici davacı ile arsa sahibi davalı ve dava dışı diğer arsa sahipleri arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin imzalanmasından itibaren 1 ay içerisinde davacıya özel vekaletname verilmesinin kararlaştırıldığını, diğer arsa sahiplerinin geç de olsa vekaletnameyi verdiğini ancak davalının ihtara rağmen vermediğini, taşınmaz sattığı 3. kişilere karşı zor durumda kaldığını, davalı tarafından bu zor durumunda faydalanılarak talep edilen 50.000 TL bedelli bonoyu imzalamak zorunda kaldığını, bononun altında davalı tarafından “yukarıda fotokopisi bulunan senedin aslını ...’den teslim aldım, buna karşılık ... sözleşmenin 16. maddesine istinaden vermem gereken özel vekaletnameyi verdim” ibaresinin yazıldığını ileri sürerek bu bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının kendisinin vekaletnameyi almadığını, senedi kendisinin zorla verdiğini davacının kötü niyetli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre taraflar arasındaki sözleşme ve işin niteliği gereği davacının bu vekaletnameyi almak zorunda olduğu, bu maksatla dava konusu bonoyu vermek zorunda kaldığı, davalının, davacının zor durumundan faydalanarak bu bonoyu aldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, menfi tespit istemine ilişkin olup, davacı dava konu bonoyu kendi iradesi ile verdiğini beyan etmektedir. Bu durumda davacının dava konusu bonoyu hata, hile, ikrah veya müzayaka halinde verildiğinin ispat yükümlülüğü altındadır. Dosyaya sunulan delillerin bu hususları isbatlama açısından yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 12.09.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.