3. Hukuk Dairesi 2020/6968 E. , 2020/6179 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit/istirdat talebine ilişkin asıl ve birleşen davanın yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar, asıl davada babaları ... 11/05/2012 tarihinde davalı bankadan 36 ay vadeli tüketici kredisi kullandığı, banka yetkilileri tarafından kredi süresince hayat sigortasının yıllık yenilemeli olarak yapılması için mütevefadan imzalı dilekçe alınmasına rağmen davalı bankanın kredinin ikinci yılı için sigorta poliçesini yenilemediğini, mütevefanın 16/03/2014 tarihinde vefat etmesi üzerine davalı banka yetkililerinin mirasçı olarak kendilerinden kalan borç taksitlerinin ödenmesini talep ettiklerini, müvekkilleri tarafından ödemelere devam edildiğini, ödenen miktarın dava tarihi itibariyle 8.298.TL olduğunu ileri sürerek, 8.298.TL nin ticari faizi ile birlikte istirdatına ve kalan 12 taksit bedeli ile ilgili olarak borçlu bulunmadıklarının tespitine karar verilmesini istemişler, birleştirilen davada da aynı kredi nedeniyle haksız olarak kendilerinden tahsil edilen 3.727,37 TL"nin tahsilini istemişlerdir.
Davalı, müteveffanın bir yıllık hayat sigortası yapılmasını istediğini ve devam eden yıllar için poliçenin yenilenmesinin istenmediğini, prim bedelinin kredi müşterisince ödenmediğini, bankanın sigorta yaptırması yükümlülüğü olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulü ile kusur oranına göre 889,88 TL"nin ve dava tarihinden sonra ödenen 371,21 TL"nin tahsiline dair verilen karar, Yargıtay 13.Hukuk Dairesince (kapatılan) davacının menfi tespit talebi hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmediğinden bahisle bozulmuş; bozmaya uyulup, İzmir 7.Tüketici Mahkemesi"nin 2015/1025 Esasına kaydı yapılan dosya da birleştirilmek suretiyle yapılan yargılama neticesinde, asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kısmen kabulü ile 2.033,31 TL"nin tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Asıl ve birleşen dava, tüketici kredisine bağlı olarak yaptırtılan yıllık hayat sigortasının bilgilendirme yükümlülüğünü ihlali neticesinde yenilenmediği iddiasından kaynaklanmakta olup, asıl davada dava tarihine kadar kredi taksiti olarak ( 24 taksit ) davalı bankaya ödenen toplam 8298,00 TL "nin iadesi ile kalan 12 taksit bakımından borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesi istenilmiş, birleşen davada ise asıl davanın safhatından bahsedilip, asıl dava açıldıktan sonra bankaya ödenmek zorunda kalınan 3.727,37 TL"nin tahsili istenilmiştir.
Dosya kapsamından, davacıların müşterek mirasbırakanı ... tarafından 11.05.2012 tarihinde 36 ay vadeli 10.000,00 TL tutarlı tüketici kredisi kullanıldığı, kredinin kullanımı sırasında davalı banka tarafından acente sıfatıyla 11.05.2012 başlangıç, 11.05.2013 bitiş tarihli hayat sigortası ile kredinin güvenceye bağlandığı, sonraki döneme ilişkin sigorta yenilemesinin yapılmadığı, mirasbırakanın 16.03.2014 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır. Bozma öncesi kurulan hükümde, tarafların kusur oranları %50 takdir edilmiş olup, gerçekten de, davacıların mirasbırakanının yenileme sorumluluğunu, yenilemeye ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğunu ise davalı bankanın yerine getirmediği gözetildiğinde, taraflara paylaştırılan kusur oranının isabetli olduğu sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca mahkemece yapılacak iş, asıl dava bakımından ikinci dönem yenileme işleminin en erken, birinci dönem sigortanın bitimi tarihinde yapılacağından bu tarih itibariyle kredinin kalan borcu hesaplatılmalı, hesaplanan bu miktara kusur oranları yansıtılıp dava tarihine kadar bankaya ödenen miktar davacılara iade edilmeli, iadesine hükmedilmeyen miktar yönünden ise borçlu olunmadığının tespitine karar verilmelidir. Birleşen dava yönünden ise, talep asıl dava açılış tarihinden sonra davacılardan tahsil edilen kredi taksitlerinin iadesi isteğine ilişkin olmakla, asıl davada menfi tespit hükmü kurulan kısmın, birleşen bu davada talep miktarı gözetilerek istirdatına karar verilmesi gerekmektedir. Ne var ki, mahkemece herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin asıl davanın reddine, birleşen davanın ise kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hal böyle olunca, yukarıda belirtilen aşamalar takip edilerek sonucu çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, kararın bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre, davacıların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın BOZULMASINA, 2. bent gereğince davacıların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 09/11/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.