1. Hukuk Dairesi 2020/1455 E. , 2020/3449 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... vekili tarafından süresinde ve Davalılar ... ve ... vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 12.11.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ile diğer temyiz eden davalı asil ... geldiler. Davetiye tebliğine rağmen temyiz eden davalı ... gelmedi yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin ve asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tazminat isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan ...’ın kızı ...’ın evlatlığı olduğunu, mirasbırakanın ... parsel sayılı taşınmazını dava dışı ...’a, ... parsel sayılı taşınmazını davalı ...’a, ... parsel sayılı taşınmazını davalı ...’ya satış suretiyle devrettiğini, anılan kişilerin de temlik aldıkları taşınmazları davalı ...’a devrettiklerini, ...’ın borçları nedeniyle taşınmazların icra yolu ile üçüncü şahıslara satıldığını,temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 40.000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini istemiş, ıslah dilekçesiyle talebini 81.000.-TL’ye yükseltmiştir.
Davalı ..., mirasbırakanın yaşlanınca bir çok rahatsızlığı ortaya çıkıp felç geçirdiğini, torununa düğün yaptığını ve borçlandığını, bu nedenlerle taşınmazlarını sattığını, kendisinin de bu kişilerden bedeli karşılığı taşınmazları satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalılar ... ve ..., satışların gerçek olduğunu, ayrıca kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1910 doğumlu mirasbırakan ...’ın 25.02.1993 tarihinde ölümü ile geride mirasçı olarak kızı ...’ın evlatlığı olan davacı ... ile dava dışı kızı ...’ı bıraktığı, mirasbırakanın ... parsel sayılı taşınmazını 29.04.1986 tarihinde dava dışı ...’a , ...’ın da 2.10.1989 tarihinde davalı ...’a satış suretiyle temlik ettiği, taşınmazın 20.10.2010 tarihinde cebri icra yolu ile satıldığı, ... parsel sayılı taşınmazını 14.04.1992 tarihinde davalı ...’a , ...’un da 20.01.1995 tarihinde davalı ...’a satış suretiyle devrettiği, taşınmazın 11.11.2010 tarihinde cebri icra yolu ile satıldığı,... parsel sayılı taşınmazını 14.04.1992 tarihinde davalı ...’ya , ...’in de 20.01.1995 tarihinde davalı ...’a satış suretiyle devrettiği, taşınmazın 11.12.2012 tarihinde cebri icra yolu ile satıldığı , davalı ...’ın mirasbırakanın kızı ...’dan olma tek erkek torunu olduğu anlaşılmaktadır.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle,mirasbırakanın taşınmazlarını diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak ara malik kullanmak suretiyle davalı ...’a temlik ettiği saptanmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı ...’ın temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Ne var ki, 20.04.2015 günlü keşif sonucu ziraat bilirkişisi tarafından düzenlenen 21.05.2015 tarihli raporda;çekişme konusu taşınmazların tamamının dava tarihi itibariyle değerinin 162.000,00 TL olarak belirlendiği, bu taşınmazlarda davacının toplam miras payının 81.000,00 TL ‘ye isabet ettiği görülmektedir.
Bu durumda,21.05.2015 tarihli bilirkişi raporu esas alınıp dava konusu taşınmazların dava tarihi itibariyle belirlenen değerinden davacının miras payına karşılık gelen meblağ tespit edilerek ve davacının dava ve ıslah dilekçesinde istediği miktar da gözetilmek suretiyle saptanacak bedele hükmedilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirmeyle,çekişmeli taşınmazların davalı ... adına kayıtlı iken cebri icra yolu ile satıldığı tarihteki değerleri üzerinden yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Öte yandan, muvazaanın tarafı olan ara malikler ... ve ...’in de son kayıt maliki ... ile birlikte, kendilerine devredilen taşınmaz bedeli miktarında tazminattan sorumlu olacağı açıktır.Ancak, infazda tereddüt oluşturacak şekilde, davalıların sorumlu tutuldukları tazminat miktarlarının hüküm yerinde açıkça gösterilmeyerek tüm tazminat miktarından her üç davalının müşterek ve müteselsilen sorumlu tutulması da doğru değildir.
Davacının ve davalılar ... ve ...’nın açıklanan yönlerden yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasa"nın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince temyiz eden taraflardan gelen davalılar ... ve ... vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin diğer temyiz eden davacıdan alınmasına, davacıdan peşin alınan harcın temyiz eden davacıya geri verilmesine, 410,32-TL.harcın davalı ..."tan alınmasına, 3.818,77 TL.harcın ... ve ..."ya payları oranında iadesine,
06/07/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.