9. Hukuk Dairesi 2010/42523 E. , 2013/5275 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki, cezai şart alacağının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hüküm süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 12.02.2013 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat ... ile karşı taraf adına Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı işveren, davalının şirkette belirsiz süreli iş sözleşmesi ile şirketin önemli kademelerinden birinde müdür olarak çalışmaya devam ettiği sırada 01.07.2006 tarihinde iş sözleşmesine ek olarak “işverenin Teknik, Mesleki ve Ticari Sınırlarının saklanması ve rekabet yasağı sözleşmesi” imzaladıklarını, sözleşmeye göre işten ayrılması halinde Ege, Marmara, Akdeniz, İç Anadolu bölgelerinde işveren tarafından üretilen veya üretilmesi planlanan mal veya hizmetlerinin tümünü, bazılarını veya birini üreten veya pazarlama ve satışını faaliyet konusu yapan başka işverene ait iş yerinde çalışmamayı doğrudan veya dolaylı ortaklık ilişkisi kurmamayı kendisine ait veya ortak olacağı bir iş yeri kurmamayı kabul ve taahhüt ettiğini, davalının 08.09.2008 tarihli dilekçesi ile iş yerinden ayrılmak istediğini beyan ederek iş akdinin karşılıklı olarak sonlandırıldığını, iş yerinden ayrılmasından kısa bir süre sonra aynı faaliyeti gösteren ... Kimya Tekstil San. İth. İhr. Ve Tic. Ltd. Şti. nezdinde işe başladığının tespit edildiğini, kendisine ihtarname çekildiğini ve sözleşmede ön görülen cezai şartın ödenmesinin talep edildiğini ancak verilen cevabi ihtarnamede ileri sürülen iddiaların mesnetsiz olduğunun bildirildiğini bu nedenle sözleşmeye aykırı davranış nedeni ile 188.640.00 TL cezai şartın ihtarname tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı işçi, davacıya ait iş yerinde çalıştığı süre içerisinde edinmiş olduğu ticari ve mesleki bilgileri hiçbir şekilde açılmadığını, davacının başka bir iş yerinde hayatını idame için çalışıyor olmasının haksız rekabet yaptığı anlamına gelmediğini, sözleşmedeki zaman ve yer sınırlamalarının çalışma hakkını engeller mahiyete olduğunu savunarak, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, taraflar arasında rekabet yasağının akdedildiği, davalının davacı iş yerinde satış müdürü olduğu ve 07.11.2008 tarihinde istifa etmek suretiyle ayrıldığı rekabet yasağı sözleşmesi olmasına rağmen davacı şirketle aynı iş kolunda faaliyet gösteren dava dışı ... kimya isimli iş yerinde SGK kayıtlarına göre 02.12.2008 tarihinde çalışmaya başladığı, davalının davacı şirkette çalıştığı konum itibarı ile şirketin ticari sırlarını ve müşteri portföyünü yakinen bildikleri ve aynı kesime hitap ettikleri bu nedenle davacı şirketle aralarında akdedilen rekabet sözleşmesini ihlal ettiği gerekçesiyle bilirkişi raporunda hesaplanan 174.000,00TL nin tahsiline karar verilmiştir.
Kararı yasal süresi içinde davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
Dava rekabet yasağının ihlali sebebiyle kararlaştırılan tazminatın ödetilmesi isteğine ilişkindir.
Borçlar Kanununun 348 inci maddesinde, “İş sahibinin müşterilerini tanımak veya işlerinin esrarına nüfuz etmek hususlarında işçiye müsait olan bir hizmet akdinde her iki taraf, akdin hitamından sonra, işçinin kendi namına iş sahibi ile rekabet edecek bir iş yapamamasını ve rakip bir müessesede çalışamamasını ve böyle bir müessesede şerik veya sair sıfatla alakadar olamamasını, şart edebilirler. Rekabet memnuiyetine dair olan şart, ancak işçinin müşterileri tanımasından ve esrara nüfuzundan istifade ederek iş sahibine hissolunacak derecede bir zarar husulüne sebebiyet verebilecek ise, caizdir” şeklinde kurallara yer verilerek rekabet yasağının esasları düzenlenmiştir. Buna göre işçinin, işverenle ilişkide olan müşterileri tanıması ve görülmekte olan işin bütün ayrıntılarına ulaşabilmesi imkânının olduğu hallerde, iş sözleşmesinin sona ermesinin ardından işverenle rekabet oluşturacak şekilde kendi namına iş yapmaması, rakip bir firmada ortak olamaması ya da iş sözleşmesiyle çalışmaması şeklinde şart içeren sözleşmeler yapabileceklerdir. Borçlar Kanununun değinilen maddesinde, rekabet yasağının kapsamı sınırlandırılmış ve işverene önemli bir zarar verilmesi ihtimalinin olmadığı durumlarda bu tür düzenlemelerin geçerli olmayacağı hükme bağlanmıştır.
Borçlar Kanunun 349 uncu maddesinde ise, rekabet yasağının işçinin iktisadi geleceğini tehlikeye düşürmemesi için süre, yer ve işin türü bakımından duruma göre sınırlandırılması gerektiği ifade edilmiştir. Buna göre süre, yer ve işin türü bakımından sınırlandırılmış olmadıkça rekabet yasağı geçerli olmayacaktır. Sınırlamaların işin ve hatta işçinin niteliğine göre belirlenmesi gerekir. Dairemizce, Türkiye sınırları içinde rekabet etmeme yönünden öngörülen düzenlemelere geçerlilik tanınmamıştır. Ancak yabancı uyruklu olup çalışma hayatının çoğunu Türkiye dışında geçirmiş bir işçi bakımından rekabet yasağının ülke sınırları ile belirlenmesi mümkün olabilecektir. Yine, il sınırları ya da belli bir bölge ile sınırlandırma, işin niteliğine göre yerinde görülebilir.
Somut olayda rekabet yasağının bölgesel sınırları geniş tutulmuş olsa da, davalı işçi davacı işverenin faaliyet gösterdiği Adana ilinde ve tanık beyanlarına göre davacı şirketle ticari ilişki içinde bulunduğu anlaşılan rakip firmada işe başlamıştır. Bu itibarla rekabet yasağının ihlali koşulları gerçekleşmiştir.
Rekabet yasağının ihlaline bağlı taraflarca kararlaştırılmış olan belli bir ödemeyi öngören yaptırım, niteliği itibarıyla bir cezai şart hükmüdür. Böyle olunca Borçlar Kanunun 161/son maddesi hükmü gereğince, fahiş olan cezai şartın hâkim tarafından indirilmesi gerekir (Yargıtay 9.HD. 02.05.2008 gün 2007/17815 E, 2008/11014 K).
Somut olayda 24 aylık ücret tutarında hesaplanan 174.000,00TL cezai şartın tamamı hüküm altına alınmıştır. Fahiş olduğu anlaşılan cezai şartın indirilmemiş oluşu hatalıdır. Öncelikle yasak kapsamında kalan sürenin bir kısmında ihlal gerçekleşmemiş olmakla bu süreye göre oran kurularak indirime gidilmeli ardından Borçlar Kanunu’nun 161/son maddesi uyarınca indirim yapılmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, Davalı yararına takdir edilen 990.00 TL. duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.02.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.