17. Hukuk Dairesi 2017/4078 E. , 2019/469 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili, davalı borçlu ... hakkında takip yapıldığını, takibin semeresiz kaldığını borçlunun dava konusu 19 nolu bağımsız bölümü 07.03.2012 tarihinde davalı ..."e, 1 nolu parseli 04.04.2012 tarihinde davalı ..."a düşük bedeller ile sattığından, bu satış işlemlerinin iptalini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, müvekkilinin taşınmazı raiç bedelden satın aldığını, satın aldıktan sonra taşınmazda tadilat ve iyileştirme yaptığını belirterek haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı ... vekili, dava konusu taşınmazın raiç bedelden satın alındığını, müvekkili ile borçlunun bir yakınlık ve akrabalığının olmadığını belirtmiştir.
Davalı borçlu ... vekili, taşınmazların muvazaadan ari olarak satıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalı borçlu ..."nin alacaklıdan mal kaçırmak kastı ile muvazaalı bir şekilde ... ili,... ilçesi,... mahallesinde tapuya kain 6405 ada 1 parseldeki B-Blok 10.kat 19 numaralı bağımsız bölümü davalı ..."e sattığı,satış bedelinin tapudaki satış bedelinden daha yüksek
olduğunun ispat edilemediği,tasarrufun iptalinin gerektiği, dava konusu ... ili,... ilçesi,... mahallesinde tapuya kain 5920 ada 1 parselin,tanık beyanlarına göre evdeki iyileştirmelerin davalı ... tarafından imal edildiği ve bu kurul raporuna göre satış tarihi itibariyle tapudaki satış bedeli olan 152.000,00 TL bedelin bir misli fark oluşmadığından bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacı vekili ve davalı ... vekilinin aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2.İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. İİK.nun
282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.
Somut olayda, takip dayanağı 22.12.2005 tarihinde düzenlenmiş kredi kartı sözleşmesinden kaynaklanmakta olup tasarruflar ise bu tarihten sonra 07.03.2012 ve 04.04.2012 tarihlerinde gerçekleşmiştir. Borçlu adresinde yapılan 24.09.2013 tarihli haciz tutanağı İİK"nun 105.maddesi anlamında aciz belgesi niteliğinde olup dava İİK"nun 280.maddesinde belirtilen 5 yıllık sürede açılmıştır. Dolayısı ile dava koşullarının gerçekleşmiş olduğu sabittir. Davalı ... yönünden taşınmazın tapudaki satış bedeli ile gerçek değeri arasında bedel farkı olup, davalı ..."in raiç bedel ödediğine ilişkin sunduğu belgeler, bu ödeme için yapıldığı ispatlanmadığından isabetlidir. Ancak dava konusu 6405 ada 1 parseldeki B-Blok 10.kat 19 numaralı bağımsız bölüme ilişkin tapu kayıtlarından davalı ... tarafından 05.11.2013 tarihinde dava dışı ... onun da 23.02.2015 tarihinde ... sattığı anlaşıldığından, anılan şahısların davacı alacaklı tarafından davaya dahil mi edileceği yoksa bedele mi dönüşeceği tesbet edilerek oluşucak sonuca göre karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
3.Davalı ... vekilinin verdiği cevap dilekçesinde, müvekkilinin taşınmazda 10 yılı aşkın zamandır oturduğu 2009 yılında paraya ihtiyacı olduğu için borçlu ... sattığını, ancak okula yakın olaması nedeni ile taşınmazda kiracı olarak oturmaya devam ettiği, borçlu satmaya karar verince yeniden satın aldığını, borçlunun taşınmazı satın
alırken çektiği kredinin kalan kısmını kendisinin ödediğini belirtmiştir. Bu beyan ve tapu kayıtlarından taşınmazın 04.04.2012 tarihindeki satışından önce 10.06.2009 tarihinde davalı ... tarafından borçlu ... satıldığın bu tarihten 04.04.2012 tarihine kadar kiracı olarak oturduğu, dolayısı ile iptali istenilen satıştan önce borçlu ve davalı ..."nın birbirlerini tanıdıkları, alım-satım ve 3 yıla yakın zaman kiracılık ilişkisi bulunduğu sabit olduğundan, İİK"nun 280.maddesi gereğince üçüncü kişi ... borçlunun mali durumu ve alacaklılardan mal kaçırma kastını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğu anlaşıldığından bu davalı yönüden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekili ile davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2.nolu bentte açıklanan nedenlende davacı vekili ile davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının kabulüne 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."na geri verilmesine 22/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.