22. Hukuk Dairesi 2016/10691 E. , 2019/8131 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, 01.09.2001 tarihinde, davalı İdareye bağlı okulda ambar memuru olarak çalışmaya başladığını, çalışmaları boyunca ihale olunan hizmet koluna göre her yıl başkaca firmalar nezdinde sigortalı gösterildiğini ancak işe girişinden itibaren davalı Kurumun emir ve talimatları altında çalıştığını, davalı Kurum ile alt işverenler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, davacının iş yerinde memuriyet hizmeti verdiğini ileri sürerek, taraflar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunun tespiti ile 6772 sayılı Devlet ve Ona bağlı Müessselerde Çalışan işçilere ilave tediye yapılması hakkında Kanunun 1. maddesi uyarınca, geriye doğru 5 yıllık dönem için ilave tediye ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı Milli Eğitim Bakanlığı vekili, müvekkilinin ihale makamı olduğunu, davacının çalışma kaydını bildiren işveren ile müvekkili arasında imzalanan sözleşmelerin muvazaalı olmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuş, diğer davalı şirket davaya cevap vermemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında, asıl işveren alt işveren arasındaki ilişkinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı veya muvazaaya dayanıp dayanmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinin altıncı fıkrasında asıl işveren alt işveren ilişkisi; “bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişki” olarak tanımlanmış; aynı maddenin yedinci fıkrasında “asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez” kuralına yer verilmiştir.Asıl işveren alt işveren ilişkisinin geçerli olarak kurulabilmesi için iki işverenin bulunması, mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işin varlığı ve asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi halinde “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirme” unsurunun gerçekleşmiş olması gerekir. Bundan başka asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle haklarının kısıtlanması veya daha önce asıl işveren tarafından o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulması gibi muvazaa kriterlerinin bulunmaması icap eder. Aksi halde alt işveren işçisi başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görecektir.İşverenler arasında muvazaalı biçimde asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulmasının önüne geçilmek amacıyla 4857 sayılı Kanun"un 2. maddesinde bazı muvazaa kriterlerine yer verilmiştir.
Muvazaa, Borçlar Kanunu"nda düzenlenmiş olup, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla, kendi gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmesini arzu etmedikleri, görünüşte bir anlaşma olarak tanımlanabilir. Muvazaada, taraflar arasında üçüncü kişileri aldatma kastı bulunmakta ve sözleşmedeki gerçek amaç gizlenmektedir. Muvazaa genel ispat kuralları ile ispat edilebilir. Bundan başka 4857 sayılı Kanun"un 2. maddesinin yedinci fıkrasında sözü edilen hususların, aksi kanıtlanabilen adi kanuni karineler olduğu kabul edilmelidir.Somut olayda, davalı Bakanlık ile davalı ... İnş. Amb. Gıda Tem. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında akdedilen hizmet alım sözleşmesi ile Karamürsel Yatılı Anadolu İmam Hatip Lisesi"nin temizlik ve yemek işleri davalı alt işveren şirkete verilmiş, davacı da aşçı yardımcısı görevlendirmesi ile alt işveren işçisi olarak çalışmaya başlamıştır. Davalı Bakanlık"ın yardımcı işlerini alt işverene vermesi mümkündür. Ancak dosyaya sunulan Karamürsel Anadolu İmam Hatip Lisesi müdürü tarafından 13.08.2013 tarihli ilgili makama hitaben yazılan dilekçe de, "2007-2009 yılları arasında okul müdürü olarak görev yaptığım Karamürsel Anadolu İmam Hatip Lisesinde, hizmet alımı ihalesi ile alınan ve okulun büro hizmetleri ile pansiyon işlerini yürüten ..., müdürlüğüm süresince de aynı görevine devam ederek çalışmıştır. Bugüne kadar da halen aynı görevine, yani memur ve ambar memurluğuna devam etmektedir." demekte ve yine dava dilekçesi ekinde Karamürsel İmam Hatip Lisesi Mal ve Hizmet Satınalma Teklif Değerlendirme Tutanağı ile Yatılı Bölüm Yemekhane Hizmetleri İhalesi Yaklaşık Maliyet Cetvelinde davacının memur unvanı ile imzası yer almaktadır.
Buna göre aşçı yardımcısı olarak ihale kapsamında çalıştırılmaya başlanan davacının bir süre sonra, ön lisans mezunu olması, bilgisayar ve muhasebe eğitimi almış olması sebebi ile hizmet alım ihalesi kapsamı dışında büro hizmetlerinde fiilen çalıştırıldığı anlaşılmaktadır.Davacının ihale kapsamında işe alınmasına rağmen büro hizmetlerinde çalıştırıldığı, ihale konusu işte çalıştırılmadığı, hal böyle olunca davalılar arasındaki ilişkinin muvazaya dayalı olduğu anlaşıldığından, talep edilen ilave tediye alacağının kabulü gerekirken, arada muvazaalı ilişki olmadığı ve özel şirket işçisi olarak kabul edilen davacının ilave tediyeye hak kazanamayacağı gerekçesiyle talebin reddi isabetsiz olmuştur. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10.04.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.