Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili; 31/07/2008 tarihinde H. G. sevk ve idaresindeki . plaka sayılı aracın çarpması sonucu kaza meydana geldiğini ve kaza nedeniyle M.. K.."ın yaralandığını ve sakat kaldığını belirterek poliçe kapsamına göre şimdilik 3.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın reddi ile yetkisizliğine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 110. maddesi ile ZMSS Genel Şartlarının C.7.maddesinde, motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davaların sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabileceği düzenlenmiştir. Davacı vekilinin davayı, sigortacının bir acenteden daha yetkili organı olan Bölge Müdürlüğünün bulunduğu Adana"da açtığı gözetilerek yetki itirazının reddi ile işin esasına girilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.(H.G.K. 16.4.2014 T.2013/17-2098 2014/541, 30.4.2014 T.2013/17-2099 2014/572) SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 25,20 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 14.10.2014 gününde Üye A.O."ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi. KARŞI OY Anayasa"nın 142.maddesindeki mahkemelerin görev ve yetkilerinin kanunla düzenleneceği ilkesi gözetildiğinde gerek TTK"da, gerekse HMK"nun yetkiyi düzenleyen hükümlerinde "Bölge Müdürlüğü" kavramına yer verilmemesi, bölge müdürlüğünün ticaret sicilinde şube olarak tescil edildiğinin ileri sürülmemiş olması karşısında yorum yoluyla yetki kuralı konulamayacağından Daire çoğunluğunun usul ve yasaya uymayan bozma gerekçesine katılmıyorum.