16. Hukuk Dairesi 2019/3433 E. , 2020/2951 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Uygulama kadastrosu sırasında, ... İlçesi ... Mahallesi çalışma alanında ve tapuda davacı ... adına kayıtlı bulunan eski 306 parsel sayılı 12.500,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 102 ada 305 parsel numarasıyla ve 11.004,15 metrekare yüzölçümlü olarak ve eski 305 parsel sayılı 4.250,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 102 ada 330 parsel numarasıyla ve 4.092,29 metrekare yüzölçümlü olarak; ... adına kayıtlı bulunan eski 304 parsel sayılı 10.00,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 102 ada 294 parsel numarasıyla ve 9.389,41 metrekare yüzölçümlü olarak; ... adına kayıtlı bulunan eski 299 parsel sayılı 11.000,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz,102 ada 301 parsel numarasıyla ve 10.426,29 metrekare yüzölçümlü olarak; ... adına kayıtlı bulunan eski 301 parsel sayılı 9.00,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 102 ada 302 parsel numarasıyla ve 8.824,09 metrekare yüzölçümlü olarak; ... adına kayıtlı bulunan eski 302 parsel sayılı 9.000,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 102 ada 303 parsel numarasıyla ve 8.533,51 metrekare yüzölçümlü olarak; ... adına kayıtlı bulunan eski 303 parsel sayılı 9.000,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 102 ada 304 parsel numarasıyla ve 8.593,46 metrekare yüzölçümlü olarak Kadastro Komisyon kararı uyarınca tespit edilmiştir. Davacı ..., uygulama kadastrosu sırasında adına kayıtlı bulunan eski 305 (yeni 102 ada 330) ve 306 (102 ada 305) parsel sayılı taşınmazların yüzölçümünün azaldığını, eksikliğin taşınmazların sınırında bulunan yol ile komşu 102 ada 294, 301, 302, 303 ve 304 parsel sayılı taşınmazlarda kaldığını ileri sürerek dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, dava konusu 102 ada 294, 301, 302, 303 ve 304 parsel sayılı taşınmazların uygulama tespiti gibi tesciline, dava konusu 102 ada 305 ve 330 parsel sayılı taşınmazların uygulama tespitlerinin iptaline, harita mühendisi bilirkişi ... tarafından tanzim edilen 04.02.2015 havale tarihli teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 121,30 metrekarelik taşınmaz bölümünün 102 ada 330 parsele, aynı haritada (B) harfi ile gösterilen 455,70 metrekarelik taşınmaz bölümünün ise 102 ada 305 parsele eklenmesine, neticeten 102 ada 305 parsel sayılı taşınmazın 11.459,85 metrekare, 102 ada 330 parsel sayılı taşınmazın 4.213,59 metrekare yüzölçümü ile tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili, bir kısım davalılar ... ve müşterekleri vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 22/a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosuna itiraza ilişkindir. Davacı ..., uygulama kadastrosu sırasında adına kayıtlı bulunan yeni 102 ada 305 ve 330 parsel sayılı taşınmazların yüzölçümlerinin azaldığını, eksikliğin taşınmazların sınırında bulunan yol ile komşu 102 ada 294, 301, 302, 303 ve 304 parsel sayılı taşınmazlarda kaldığını ileri sürerek dava açmıştır. Mahkemece mahallinde yapılan keşif sonunda aldırılan teknik bilirkişi raporunda, davacı adına kayıtlı bulunan taşınmazların yüzölçümündeki eksikliğin, taşınmazların sınırında bulunan yolda kaldığı belirtilmiş olduğuna göre, husumetin, Hazine ile ilgili kamu tüzel kişisi olarak İlçe Belediye Başkanlığı ve Büyükşehir Belediye Başkanlığına birlikte yöneltilmesi zorunludur. Somut olayda, Mahkemece, yasal hasım konumunda bulunan Hazine ile dava konusu taşınmazların sınırları içinde bulunduğu Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığı davada taraf olarak yer almamıştır. Oysa taraf teşkilinin sağlanması dava şartlarından olup, bu koşul yerine getirilmeden davanın esasına girilmesi hukuken mümkün bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca; Mahkemece öncelikle davacı tarafa davasını, yasal hasım konumundaki Hazine ile Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığı"na da yöneltmesi için süre ve imkan tanınmalı, taraf teşkilinin sağlanması halinde, Hazine ile Büyükşehir Belediyesinin de savunma ve delilleri sorulup, bildirmeleri halinde delilleri toplanmalı; bundan sonra tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece, bu husus gözetilmeksizin esasa ilişkin değerlendirme yapılmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.09.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.