12. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/16066 Karar No: 2016/19849 Karar Tarihi: 27.09.2016
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/16066 Esas 2016/19849 Karar Sayılı İlamı
12. Hukuk Dairesi 2016/16066 E. , 2016/19849 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Şikayetçi borçlu, icra mahkemesine başvurusunda, sair iddialarının yanı sıra adına yapılan kıymet takdir raporu ve satış ilanı tebliğ işlemlerinin usulsüz olduğunu ileri sürerek ihalenin feshini talep etmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 39. maddesinde; “Bu kanun hükümlerine göre kendilerine tebliğ yapılması caiz olan kimselerin o davada hasım olarak alakaları varsa muhatap namına kendilerine tebliğ yapılamaz” hükmüne yer verilmiştir. Şikayetçi borçlu adına çıkartılan kıymet takdir raporu ve satış ilanı tebligatlarının "muhatap tevziat saatinde adreste bulunmadığından adreste muhatap ile birlikte sürekli ikamet ettiklerini beyan eden ehliyetli ve reşit kardeşi ... imzasına tebliğ edildi" şerhi ile tebliğ edildikleri, adı geçen ..."ın ise aynı icra takibinde borçlu olduğu görülmüştür. Bu durumda, şikayetçi borçluya yapılan tebliğ işlemleri hasma tebliğ yasağına ilişkin 7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun 39. maddesi hükmüne aykırı olmakla usulsüzdür. İİK"nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneğinin borçluya tebliğ edilmesi gerekir. Satış ilanının borçluya usulsüz tebliğ edilmesi ise başlı başına ihalenin feshi sebebidir. Öte yandan takip borçlularından ..."ın takibin devamı sırasında 21/03/2014 tarihinde vefat ettiği ileri sürülmüş olup, ölüm olayının tesbit edilerek gerçek olduğunun anlaşılması halinde, adı geçenin veraset ilâmının temin edilerek mirasçılarının takipte yer alıp almadıklarının denetlenmemesi de doğru görülmemiştir. O halde mahkemece, borçlunun şikayetinin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/09/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.