6. Hukuk Dairesi 2021/999 E. , 2021/1034 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hükmün davalı vekili duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili Av.... ile davacı şirket yetkilisi Ramazan Kebran "ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın ve şirket yetkilisinin sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup davacı yüklenici, haksız olarak kesilen gecikme cezası ile fiyat farkına ilişkin dava ve talep haklarını saklı tutularak sözleşme dışı iş bedelinin tahsilini talep etmiş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı iş sahibi vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-1086 sayılı HUMK"nın yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 09.05.1960 tarih, 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nda; Yargıtay bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için de zorunluluk doğacağı, usulî kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş bulunması bakımından usulî kazanılmış hak müessesesi usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeniyle de ilgili olduğu belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK"da da usulî kazanılmış hakka ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakta ise de bu ilkenin uygulanma gerekliliği HMK hükümleri karşısında da varlığını sürdürmektedir. Yargıtay"ın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulî müktesep hak doğmuştur. Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usulî kazanılmış hak” ya da “usulî müktesep hak” olarak adlandırılan bu ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 10.02.1988 tarih, 1987/2-520 Esas, 1988/89 Karar sayılı ilâmında “Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usuli kazanılmış hak denilmektedir...” şeklinde tanımlanmaktır.
Bu anlatımlar çerçevesinde somut olay incelendiğinde; kapatılan Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 11.04.2016 tarih, 2015/4254 esas, 2016/2202 karar sayılı bozma ilamında, mahkemece alınan 03.11.2014 tarihli asıl raporda, sözleşme harici yapılan ve idarece kullanılan imalât bedelinin 146.195,00 TL olarak hesaplandığı, itiraz üzerine alınan ek raporda ise bu tutarın 124.139,00 TL"ye indirildiği, ek raporda ayrıca % 10 iş artış bedeli 19.224,00 TL ile sözleşme bedeli ve kesilen cezalar toplamında oluşan 349.234,31 TL"den 1 nolu hakedişle ödenen 171.226,88 TL mahsup edilerek sonuca varıldığı, davalının asıl rapora itiraz ederek, dava konusu işlerin tamamının taraflarca anlaşılarak ve bir çoğunun davacının önerisi ile yapıldığını, yüklenici ve idare elemanlarınca karşılıklı mutabakat ile anahtar teslimli götürü bedeli işte yapılan tüm işlerin ve ayrıca artan ve azalan imalâtların listesi ile iş eksiliş icmalinin çıkarıldığını iddia ettiğini, ek raporda bu itirazların incelenmediği ve raporun denetime elverişli olmadığı, sözleşme dışı işin ne şekilde gerçekleştirildiğinin dayanakları ile açıklanarak davalı idarenin rapora itirazları da giderilecek şekilde yeniden oluşturulacak uzman bilirkişi kurulundan rapor alınması gerektiği bildirilmiştir.
Uyulan bozma ilamında, yeniden oluşturulacak uzman bilirkişi kurulundan rapor alınması gerektiği bildirilmesine ve dava konusu işte elektrik işleri de olmasına rağmen elektrik mühendisi bulunmayan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması usuli kazanılmış hak ilkesine aykırı olmuştur.
Ayrıca taraflar arasında düzenlenen teslim tutanağında poz değişikliğinden bahsedilmiş olup daha sonraki tarihde düzenlenen ve yüklenici tarafından imzalanan iş azalışı tutanağı da dosya kapsamında bulunmasına rağmen hükme esas alınan raporda, ihaleye çıkılan proje ile sonradan yükleniciye uygulatılan projedeki farklılıklar sözleşme dışı iş olarak belirtilmiş, bu proje değişikliğine göre hakedişin düzenlenip düzenlenmediği incelenmemiş, iş teslimindeki poz değişiklikleri ile iş artış ve eksilişleri değerlendirilmemiş ve davalının proje değişikliğine göre hakediş yapıldığı itirazı incelenmemiştir. Bu durumda hükme esas alınan raporda sözleşme dışı işin ne şekilde gerçekleştirildiği dayanakları ile açıklanmadığı gibi davalı idarenin rapora itirazları da giderilmemiştir. Açıklanan nedenle, bozma ilamı gereğini yerine getirmeyen rapora göre hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Bununla birlikte; mahkemenin ilk kararda 178.007,43 TL üzerinden kurulan hükmün Yargıtay tarafından bozulması ve mahkemece uyma kararı verilmesi nedeniyle davacının, 124.139,00 TL "lik sözleşme dışı iş ve 13.432,30 TL"lik gecikme cezası dışındaki 40.436,12 TL"lik kısım için usulü kazanılmış hakkının doğduğu ve bu tutarın da davalıdan tahsilinin gerektiği yönündeki kabulü usuli kazanılmış hak ilkesine aykırıdır. Mahkemece, 07.05.2015 tarihli ilk kararda davanın kabulü ile 178.007,43 TL"nin tahsiline karar verilmiş, kararın davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay’ca bilirkişi raporu denetime elverişli olmadığından ve hakedişe itiraz edilmediğinden hakedişte kesilen teknik personel bulundurmama cezası ve gecikme cezası ile ilgili talebin de reddedilmesi yerine hesaplamada dikkate alınmasının hatalı olduğundan bahisle kararın temyiz eden davalı yararına bozulmasına karar verilmiştir. Karar davalı yararına bozulduğundan davacı yararına oluşan usuli kazanılmış hak bulunmamaktadır. Mahkemece usuli kazanılmış hak ilkesinin yanlış yorumlanması da doğru olmamıştır.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş; 6100 sayılı HMK’nın 281/3. maddesi uyarınca konusunda uzman elektrik mühendisi, inşaat mühendisi ve makine mühendisinden yeni bir bilirkişi heyeti oluşturulup, projeler, teslim tutanağındaki değişiklikler, iş artış ve eksiliş tutanağı ve tüm ihale evrakları da değerlendirilerek sözleşme dışı iş olup olmadığı var ise neler olduğu, proje değişikliği ve iş artışı eksilişi kapsamındaki işlerin hakedişe girip girmediği, sözleşme dışı iş var ise ve hakedişe girmediyse dava konusu fazla imalâtların iş artış oranı belirlenip, sözleşmenin eki Yapım İşleri Genel Şartnamesi"nin 21. ve 22. maddesi hükümlerine göre %10 iş artışı kapsamında kalan işlerin bedelinin sözleşme fiyatlarıyla, sözleşmede fiyatı bulunmayan işlerin şartnamenin 21. maddesindeki tespit yöntemi kullanılarak %10’u aşan işlerin bedelini de yapıldıkları tarihteki mahalli serbest piyasa fiyatlarıyla hesaplatmak ve mahalli piyasa rayiçleri ile yapılan hesabın içinde KDV de bulunduğundan, serbest piyasa rayicine göre saptanan tutara ayrıca KDV ilave edilmeksizin ve davacı yararına usuli kazanılmış hak olmadığı da gözetilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece eksik inceleme, hatalı değerlendirme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde davanın kabulü doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalı yararına takdir olunan 3.050,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 21.10.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.