11. Ceza Dairesi 2017/12708 E. , 2020/7051 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Vergi Usul Kanununa muhalefet
HÜKÜM : Mahkumiyet
I-Sanıklar hakkında 2007 takvim yılında Vergi Usul Kanununa muhalefet suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanıklar müdafinin temyiz talebinin incelenmesinde;
... Cumhuriyet Başsavcılığının 07/02/2012 tarihli iddianamesi ile mütalaa ve vergi suçu raporuna uygun olarak sanıklar hakkında, “ 2007 takvim yılında sahte fatura düzenleme” suçundan kamu davası açıldığı, temyize konu kararın gerekçesinde de sanıkların sahte fatura düzenlediği ve bu şekilde Vergi Usul Kanununa muhalefet suçunu işledikleri kabul edilmesine karşın, hüküm bölümünde "… sahte fatura kullandıkları..." denilmek suretiyle gerekçe ve hüküm arasında çelişkiye neden olunmuş ise de, dava zamanaşımının olumsuz bir muhakeme şartı olarak kovuşturmaya engel olduğunun anlaşılması karşısında;
Sanıklara yüklenen Vergi Usul Kanununa muhalefet suçunun Kanun’daki cezasının türü ve üst sınırına göre, 5237 sayılı TCK’nin 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen olağanüstü dava zamanaşımının, 31/12/2007 suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış, sanıklar müdafinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden diğer yönleri incelenmeyen hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta, aynı Kanunun 322. maddesindeki yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, sanıklar hakkındaki kamu davalarının gerçekleşen olağanüstü dava zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK’nin 223/8. maddesi gereğince DÜŞMESİNE,
II-Sanıklar hakkında 2008, 2009, 2010 ve 2011 takvim yıllarında Vergi Usul Kanununa muhalefet suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik sanıklar müdafinin temyiz talebinin incelenmesinde;
Sanıklar hakkında 2008, 2009, 2010 ve 2011 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme suçundan açılan kamu davasında; sanık ...’in savunmasında, suça konu faturaları düzenleyen şirkette %1 hisse sahibi olduğunu, temsil yetkisinin diğer sanığa ait olduğunu, şirkette herhangi bir çalışma ve faaliyetinin bulunmadığını, fatura düzenlemediğini beyan etmesi sanık ...’un da yüklenen suçu kabul etmemesi karşısında, maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi bakımından;
1-Sahte olarak düzenlendiği iddia olunan faturaların asıllarının, bu faturaları kullanan mükelleflerden veya bu mükelleflerin ve sanıkların bağlı bulunduğu vergi dairesinden sorulmak suretiyle, getirtilip dosya içine konulması,
2-Suça konu faturaların sanıklara gösterilerek yazı ve imzaların kendilerine ait olup olmadığının sorulması, kendilerine ait olmadığını beyan etmeleri halinde, suç tarihi öncesi ve sonrasına ait resmi kurumlardan temin edilecek yazı ve imza örnekleri getirtilip, huzurda alınacak el yazısı örnekleri ile birlikte suça konu faturalardaki yazı ve imzaların kime ait olduğu hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması,
3-Faturalardaki yazı ve imzaların sanıklara ait olmadığının anlaşılması halinde ise; faturaları kullanan şirket yetkilileri veya kişilerin tanık sıfatıyla duruşmaya çağrılarak CMK"nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatıldıktan sonra sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıkları, sanıkları tanıyıp tanımadıklarının sorulması,
Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması,
4-Kabule göre de;
a)... Cumhuriyet Başsavcılığının 07/02/2012 tarihli iddianamesi ile mütalaa ve vergi suçu raporuna uygun olarak sanıklar hakkında, 2008,2009,2010 ve 2011 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme suçlarından kamu davası açıldığı, temyize konu kararın gerekçesinde de sanıkların sahte fatura düzenlediği ve bu şekilde Vergi Usul Kanununa muhalefet suçunu işledikleri kabul edilmesine karşın, hüküm bölümünde "… sahte fatura kullandıkları..." denilmek suretiyle gerekçe ve hüküm arasında çelişkiye neden olunması,
b)Aralarında menfaat çatışması bulunan sanıkların ayrı müdafiler tarafından savunulması gerektiği gözetilmeden, aynı avukatın her iki sanık müdafii olarak görevlendirilmiş olmasının 1136 sayılı Avukatlık Kanunu"nun 38 ve 5271 sayılı CMK"nin 152. maddesine aykırılık teşkil etmesi,
c)5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 03.12.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.