10. Hukuk Dairesi 2013/3101 E. , 2014/1937 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, yersiz ödenen yaşlılık aylıklarının istirdadı istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği gerekçe ile, isteği hüküm altına almıştır.
Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki belgeler okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve temyiz edenini sıfatına göre aşağıdaki karar tespit edildi.
Davalıya, birbiri ile çakışmayan 720 günlük Türkiye’deki sigortalılığı ile ...’da gerçekleşen 7380 günlük sigortalılığı esas alınarak, Türkiye Cumhuriyeti ile Federal ... Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesi gereğince, 01.11.1994 tarihinden itibaren bağlanan kısmi yaşlılık aylığının, ...’da çalışmaya devam ettiğinden bahisle kesilerek, 01.02.1997 – 18.06.2006 tarihleri arasında yersiz ödendiği belirtilen 2176,10 TL aylığın tahsiline karar verilmesinin istenildiği; Mahkemece, çalışmaların sona erdiği 2001 yılına kadar yapılan ödemelerin istirdadının mümkün olduğu belirtilerek karar verildiği görülmüştür.
Davacıya, sözleşme kapsamında bağlanan kısmi aylığın, Türkiye yönünden sadece Türkiye’de gerçekleşen çalışmalar esas alınarak 506 sayılı Kanun kapsamında bağlandığı gözetilmelidir. 506 sayılı Kanunda, yaşlılık aylığının yabancı ülke mevzuatı kapsamında gerçekleşen çalışmalar nedeniyle kesileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 30. maddesinin üçüncü fıkrasında, yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaya başlayanların aylıklarının kesileceği belirtilmiş ise de, aynı fıkrada, bu düzenlemenin 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilk defa sigortalı olarak tescil edilenlere uygulanacağı açıkça belirtilmiş olup, somut olayda uygulama yerinin bulunmadığı belirgindir.
Mahkemece, davalının aylıklarının kesilemeyeceği gözetilmeksizin karar verilmiş olması isabetsiz olduğu gibi, davalı tarafından Kurum’a yapılmış iade bulunmamakta olup, hüküm kendi içinde karıştırılarak, 416,37 TL’nin yasal faiziyle tahsili yanında, ayrıca, anılan miktar ödendiğinden yasal faiz istenilemeyeceğinin belirtilmesi; Yine, hüküm fıkrasında davacının talepleriyle sınırlı karar verilebileceği gözetilmeksizin, bakiye kısmın faizlerinin davalı tarafından iade talep hakkının saklı tutulduğunun belirtilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, kararın davalı tarafından temyiz edilmeyerek davacı Kurum lehine hükmedilen 416,37 TL’nin istirdadı yönünden usuli kazanılmış hakkın oluştuğu gözetilerek, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesindeki atıfla, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. Maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
S O N U Ç :Hüküm fıkrasının alacağa ilişkin birinci bendinde yazılı cümlelerin tamamı silinerek, yerine “01.02.1997 – 31.10.2001 tarihleri arası dönemde ödenen 416,37 TL’nin her bir ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle davalıdan alınarak davacı Kurum’a verilmesine, davacı Kurum’un fazlaya ilişkin isteğinin reddine” cümlesinin yazılmasına ve hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 31.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.