22. Hukuk Dairesi 2016/7298 E. , 2019/8098 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi, davacı vekilinin duruşma talep etmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 09/04/2019 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına vekili Avukat ... ile karşı taraf adına vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkili işçinin her yıl birer yıllık dönemlerle yenilenen sözleşmelerle, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağlı ... . Rehabilitasyon Merkezinde usta öğretici olarak çalıştığını, 20/05/2009 tarihinde iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini, ücretlerinin eksik ödendiğini, ilave tediye alacağının ise ödenmediğini, yıllık ücretli izinlerinin kullandırılmadığını ileri sürerek, kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, eksik ödenen ücret ve ilave tediye alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki ilişkinin statü hukukuna dayandığını, davanın öncelikle görev yönünden reddi gerektiğini, davacının ek ders ücreti karşılığında çalıştığını, çalışmanın tam gün esasına göre olmadığını, izin hakkının ve kıdem tazminatı hakkının olmadığını, ödenmeyen ücret alacağının bulunmadığını, iddia ve taleplerin haksız olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
Öncelikle çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkinin 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında iş sözleşmesine dayalı olup olmadığı, davanın adli yargı da mı yoksa idari yargı da mı görüleceği noktasında toplanmaktadır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “ders görevi” başlıklı değişik 89. maddesinde “Her derecedeki eğitim ve öğretim kurumları ile Üniversite ve Akademi (Askeri Akademiler dahil), okul kurs veya yaygın eğitim yapan kurumlarda ve benzeri kuruluşlarda öğretmen veya öğretim üyesi bulunmaması halinde öğretmenlere, öğretim üyelerine veya diğer memurlara veyahut açıktan atanacaklara ücret ile ek ders görevi verilebilir. Ücretle okutulacak ders saatlerinin sayısı, ders görevi alacakların nitelikleri ve diğer hususlar Cumhurbaşkanı kararı ile tespit olunur.” hükmü yer almaktadır.
657 sayılı Kanun’un 89. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hazırlanmış, 09/11/2000 tarihli ve 2000/1648 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan, 22/12/2000 tarihli ve 24268 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünün Merkez ve Taşra Teşkilatı ile Sosyal Hizmet Kuruluşlarında Okutulacak Ders Saatlerinin Sayısı, Ders Görevi Alacakların Nitelikleri ve Benzeri Diğer Hususların Tespitine Dair Esasların “ders ücreti karşılığında görevlendirme” başlıklı 6. maddesinde; maddenin “a,b, ve c” bentlerinde belirtilen özelliklere sahip olanlara, kuruluş müdürlüğünün talebi, İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğünün teklifi üzerine valilik makamının onayı ile ek ders görevi verilebileceği; maddenin “d ve e” bentlerinde belirtilen özelliklere sahip olanlara İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğünün talebi, valilik makamının teklifi üzerine Genel Müdürlük makamının onayı ile ek ders görevi verilebileceği kabul edilmiştir.
Esasların, “ek ders birim ücreti” başlıklı 8. maddesinde ise, “657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 176 ıncı maddesi gereğince ödenecek birim saat ücretleri, gündüz öğretimi kapsamında görev yapanlar bakımından gündüz öğretimi için belirlenen gösterge rakamı, gece öğretimi kapsamında görev yapanlar bakımından da gece öğretimi için belirlenen gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımından oluşan miktar üzerinden ödenir” hükmü düzenlenmiştir.
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünün Merkez ve Taşra Teşkilatı ile Sosyal Hizmet Kuruluşlarında Okutulacak Ders Saatlerinin Sayısı, Ders Görevi Alacakların Nitelikleri ve Benzeri Diğer Hususların Tespitine Dair Esaslar, yapılan bir kısım değişiklikler ( 04/03/2006 tarihli ve 26098 sayılı; 30/12/2008 tarihli ve 27096 sayılı ; 15/07/2009 tarihli ve 27289 sayılı ; 11/12/2010 tarihli ve 27782 sayılı; 10/01/2012 tarihli ve 28169 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan değişiklikler) ile birlikte 24/04/2015 tarihine kadar yürürlükte kalmıştır.
24/04/2015 tarihi itibariyle ise, 24/04/2015 tarihli ve 29336 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ( Bakanlar Kurulunun 2015/7446 sayılı kararı ile 16/03/2015 tarihinde kararlaştırılan) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Esaslar yürürlüğe girmiştir. 657 sayılı Kanun’un 89. maddesine dayanılarak kabul edilen bu esasların 9. maddesinde, kendilerine ek ders görevi verileceklerin, Bakan veya yetkilendireceği ilgili makam onayı ile tespit edileceği; 7. maddesinde ise ek ders görevi verilenlere 657 sayılı Kanun’un 176. maddesi uyarınca ek ders ücreti ödeneceği düzenlenmiştir.
İş Kanunu’na göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş aktinden veya İş Kanunu’na dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri, mülga 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesine göre iş mahkemeleridir. 25/10/2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ise, iş mahkemeleri; a) 5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına, b) İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara, c) Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara ilişkin dava ve işlere bakar.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 1. maddesinin ikinci fıkrasında, kanunun 4. maddesinde belirtilen ayrık durumlar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve çalışma şekline bakılmaksızın işçilere bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir.
4857 sayılı Kanun’un 2. maddesinde “işçi”, bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişi olarak tanımlanmıştır. İşçi sıfatının kazanılması iş sözleşmesinin varlığına dayandığından, her şeyden önce ortada tarafların serbest iradeleriyle kabul edilmiş bir sözleşme ilişkisinin bulunması zorunludur. Çalışma ilişkisinin iş sözleşmesine, idarece yapılan bir görevlendirmeye veya idari sözleşmeye dayalı olup olmadığının tespiti, sonuç itibariyle yargı yolunu da belirleyecektir. Niteliği itibariyle bir özel hukuk sözleşmesi olan iş sözleşmesinde taraflar, yasaların öngördüğü sınırlar içinde sözleşmenin konusunu, amacını, biçimini, bağlantı kuracakları kişileri serbestçe seçebilirler. Buna karşılık istihdamın idari sözleşme, görevlendirme veya atama suretiyle yapılması durumunda, çalışma ilişkisinin çerçevesini oluşturan yasal mevzuat tarafların hareket serbestisini kısıtlamakta ve kişileri statü hukukuna tabi kılmaktadır. Bu nedenledir ki, özel hukuk sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar adli yargıda, idarece yapılan görevlendirmelerden ve atamalardan doğan uyuşmazlıklar ise idari yargıda çözümlenmektedir ( YHGK 18/01/2017, 2015/736 esas- 2017/25 karar sayılı kararı).
Somut olayda, davacının, davalıya bağlı ... . Engelsiz Yaşam Bakım Rehabilitasyon ve Aile Danışma Merkezi Müdürlüğü işyerinde, 657 sayılı Kanun’un 89. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hazırlanan “Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünün Merkez ve Taşra Teşkilatı ile Sosyal Hizmet Kuruluşlarında Okutulacak Ders Saatlerinin Sayısı, Ders Görevi Alacakların Nitelikleri ve Benzeri Diğer Hususların Tespitine Dair Esaslar” kapsamında, Genel Müdürlük makamının onayıyla usta öğretici olarak ek ders ücreti karşılığında yapılan görevlendirmeler ile çalıştığı, ödenecek ücretinin 657 sayılı Kanun’un 176. maddesine göre belirlendiği anlaşılmaktadır.657 sayılı Kanun’un 89. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hazırlanan esaslarda, ders görevi alacakların taşıması gereken nitelikler, göreve alınma, çalışma koşulları ile yapılacak ödemeler önceden düzenlenmiş, idareye göreve alma ve sonlandırma gibi konularda üstün yetkiler verilmiştir.Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında varılan neticede, taraflar arasında iş sözleşmesi bulunmadığı, çalışma ilişkisinin idarece yapılan görevlendirmeye dayalı olduğu, göreve alınma, çalışma koşulları ile ödenecek ücretin statü hukuku içinde düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla taraflar arasındaki ilişki statü hukukuna tabi olup, uyuşmazlığın çözümü iş mahkemelerinin görev alanına girmemektedir. Sosyal Güvenlik Hukuku açısından, primlerin Sosyal Güvenlik Kurumu’na ödenmesi, davacının özel hukuk kapsamında sözleşme ile çalıştığını göstermez.
Her ne kadar, dava dosyası içeriğine sunulmuş Dairemizin 08/12/2014 tarihli ve 2014/33277 esas, 2014/34707 karar sayılı ilamında, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı rehabilitasyon merkezinde istihdam edilen bir başka usta öğreticinin benzer taleplerle açtığı davaya, iş mahkemelerinin bakmakla görevli olduğunun kabul edildiği görülmekte ise de; bu yöndeki kabulün uygulamada bir çok soruna yol açtığı sabittir. Diğer taraftan sözü edilen ilam içeriğinde bahsi geçen Uyuşmazlık Mahkemesi kararının, dava dışı ... Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan usta öğretici ile ilgili olduğu da anlaşılmaktadır. Ücret, çalışma saati, süreleri ve benzeri bir çok esaslı çalışma koşulunun statü hukuku içinde önceden düzenlendiği ve idareye üstün yetkiler tanındığı çalışma ilişkisinde, başta İş Kanunu olmak üzere özel hukuk hükümlerinin uygulanması ilişkinin niteliğiyle bağdaşmamaktadır. Konunun etraflıca yeniden değerlendirilmesinde, bahsi geçen ilamda açıklanan görüşün sürdürülmesi mümkün olmayıp, uyuşmazlığın statü hukukunu ilgilendirdiği kanaatine varılmıştır.Anılan sebeplerle, uyuşmazlığın çözüm yeri idari yargı olup, Mahkemece, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-b ve 115. maddeleri uyarınca, yargı yolunun caiz olmaması sebebiyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmelidir. Aksi yönde kabul ile esasa girilerek karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, davalı yararına takdir edilen 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.