Esas No: 2020/6287
Karar No: 2021/3246
Karar Tarihi: 10.06.2021
Danıştay 10. Daire 2020/6287 Esas 2021/3246 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2020/6287
Karar No : 2021/3246
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
VEKİLLERİ : Av. ... , Av....
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU: ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, Samsun ili içerisinde ve çevresinde trafik akışının sağlıklı, düzenli ve verimli bir şekilde sağlanması kapsamında Samsun-Ordu Devlet Yolunun Canik Belediyesi sınırları içerisinde ... Kavşağı ile ... Evleri arasında kalan kesimde katlı yol inşa edildiği, inşa edilen katlı yolun Samsun ili, Merkez ilçesi, ... Mahallesi (son haliyle Canik ilçesi, ... Mahalle) ... ada, ... parselde bulunan taşınmazının önünde yer aldığı ve katlı yol yapım işinin konum, görünüm, manzara, estetik prestij, ulaşım gibi unsurlar yönünden taşınmazında değer kaybına neden olduğu ileri sürülerek, değer kaybının ödenmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin ... tarih ve ... sayılı işlemin iptali ile değer kaybı karşılığı 30.000,00 TL maddi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E: ... , K: ... sayılı kararıyla; Mahkemenin ... tarih ve E: ... , K: ... sayılı "süre ret" kararının, Danıştay Onuncu Dairesinin 09/07/2018 tarih ve E:2015/141, K:2018/2402 sayılı kararı ile bozulması üzerine bozma kararına uyularak, davacının uğradığını ileri sürdüğü zararın tazmini istemiyle davalı idareye yaptığı 16/04/2014 tarihli başvurunun reddine ilişkin ... tarih ve ... sayılı işlem, ön karar niteliğinde olup idari bir işlem olmaması gerekçesiyle bu işlemin iptali istemine yönelik davanın incelenmeksizin reddi ile, dava konusu uyuşmazlıkta ileri sürülen değer kaybının belirlenmesine ilişkin olarak Mahkemece mahallinde yapılan keşif neticesinde düzenlenen bilirkişi raporunda; dava konusu parselin üzerinde bulunan ve zemin+bir kat olmak üzere toplam iki kattan oluşan binanın yapı ruhsatı belgesi mevcut olmadığı için; dava konusu parselin üzerinde bulunan yapının değeri, taşınmazın değeri hesaplanırken değerlemede dikkate alınmadığı, taşınmazın tapu kaydının, kargir dükkân olarak cins tashihi yapılması nedeniyle üzerinde bulunan yapının yapı ruhsatlı ve mimari projeli olarak dikkate alınarak yapıda değer kaybı takdir edilmesinin uygun olmadığı, davacıya ait ... ada, ... sayılı parselde kayıtlı kargir dükkan vasıflı taşınmazın üzerinde bulunduğu arsanın, davalı idarece yapılan Samsun-Çarşamba-Ordu Karayolu üzerinde farklı seviyeli kavşak köprüsü ve bağlantı yolları nedeniyle etkin görünüm ve prestij, çevre emniyeti ve gürültü kirliliği, ekonomik kazanım ve doğal afetler yönünden olumsuz etkilendiği toplam % 9 oranında, 10.048,50 TL'lik değer kaybı oluştuğunun belirlendiği, bilirkişi raporunun hükme esas alınabilir nitelikte bulunduğu ve kusursuz sorumluluk ilkesi gereği davacının zararının tazmin edilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüyle 10.048,50 TL'nin davalı idareye başvuru tarihi olan 16/04/2014 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idare tarafından davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istem yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava konusu taşınmazın üzerinde yer alan yapının tapu kaydında "kargir dükkan" vasfında olduğu, işyeri açma ve çalışma ruhsatı bulunduğu halde ruhsatsız yapı olarak değerlendirilerek binaya yönelik değer kaybı tazminatına hükmedilmemesinin doğru ve yerinde olmadığı, davalı idare tarafından, davanın süresinde olmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli olmadığı, taşınmazın emlak vergisi değeri esas alınmadan yapılan hesaplamanın kabul edilebilir olmadığı, davalı idare aleyhine harca hükmedilmemesi gerektiği ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN SAVUNMALARI : Davacı tarafından, davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile istemleri doğrultusunda Mahkeme kararının redde ilişkin kısımının bozulması gerektiği savunulmaktadır. Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun bulunan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacı tarafından, Samsun ili içerisinde ve çevresinde trafik akışının sağlıklı, düzenli ve verimli bir şekilde sağlanması kapsamında Samsun-Ordu Devlet Yolunun Canik Belediyesi sınırları içerisinde Asarcık Köprülü Kavşağı ile Belediye Evleri arasında kalan kesimde katlı yol inşa edildiği, inşa edilen katlı yolun Samsun ili, Merkez ilçesi, ... Mahallesi (son haliyle Canik ilçesi, ... Mahalle) ... ada, ... parselde bulunan taşınmazının önünde yer aldığı ve katlı yol yapım işinin konum, görünüm, manzara, estetik prestij, ulaşım gibi unsurlar yönünden taşınmazında değer kaybına neden olduğu ileri sürülerek, değer kaybının ödenmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin ... tarih ve ... sayılı işlemin iptali ile değer kaybı karşılığı 30.000,00 TL maddi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un "görev ve yetkiler" başlıklı 4. maddesinin (a) bendinde "Otoyol, Devlet ve il yolları ağına giren karayolları güzergâhları ile bunların değişikliklerine ilişkin planları hazırlamak veya hazırlatmak" Karayolları Genel Müdürlüğü'nün görevleri arasında sayılmıştır.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları ödemekle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
İdarenin kusursuz sorumluluğu, kamu hizmetinin görülmesi sırasında kişilerin uğradıkları özel ve olağan dışı zararların idarece tazmini esasına dayanmakta olup; kusur sorumluluğuna oranla ikincil derecede bir sorumluluk türüdür. Başka bir anlatımla idare, yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu olan, idari faaliyet ile nedensellik bağı kurulabilen, özel ve olağan dışı zararları kusursuz sorumluluk ilkesi gereği tazminle yükümlüdür.
Kusursuz sorumluluk sebeplerinden olan “kamu külfetleri karşısında eşitlik” ya da diğer adıyla “fedakârlığın denkleştirilmesi” ilkesi, nimetlerinden tüm toplum tarafından yararlanılan idarenin eylem ve işlemlerinden doğan külfetlerin, sadece belli kişi veya kişilerin üstünde kalması durumunda, bu kişi veya kişilerin uğradığı zararların, kusuru olmasa dahi idarece tazminini öngörmektedir. Risk sorumluluğundan farklı olarak burada, kazalardan kaynaklanmayan, diğer bir deyişle arızi nitelikte olmayan, önceden öngörülebilen zararların tazmini söz konusudur. İdari faaliyetin doğal sonucu olan bu zarar, etki alanı bakımından sınırlı, özel ve olağan dışı nitelik arz etmektedir.
Kamu hizmetinin yürütülmesinin neden ve etkisinden kaynaklanan bir zararın doğmaması için idarece her türlü tedbir alınmasına rağmen, hizmetin doğal ve zorunlu bir sonucu olarak ortaya çıkan, hizmetten yararlananlar yönünden genel ve olağan nitelikteki bir külfetten kaynaklanan zararın, kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesi uyarınca idarece karşılanmasına olanak bulunmamaktadır. Kamu hizmetinin yürütülmesinden kaynaklanan bir zararın, kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesi uyarınca idarece karşılanabilmesi için, uğranıldığı ileri sürülen zararın kamu külfeti olmaktan çıkıp, hizmetten yararlananlar yönünden özel ve olağandışı bir niteliğe dönüşmüş olması gerekir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesiyle "bilirkişi" konusunda atıfta bulunulan 6100 sayılı Kanun'un 266. maddesinde, "Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir." kuralı yer almaktadır.
Bilirkişiye başvurulmasındaki amacın, hukuka uygun karar verebilmek için gerekli verilere ulaşmak olduğu göz önünde tutulduğunda, bilirkişilerin uyuşmazlık konusunda özel ve teknik bilgiye sahip olan kişiler arasından seçilmesi gerektiği kuşkusuz olup, bilirkişilerce düzenlenen raporda, sorulara verilen cevapların şüpheye yer vermeyecek şekilde açık, rapor içeriğinin ise hükme esas alınabilecek nitelikte olması gerekmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 282. maddesinde, " Hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir." hükmü yer aldığından; sunulan bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek yeterlikte olmaması veya taraflarca yapılan itirazları karşılamaması halinde bilirkişilerden ek rapor istenilebileceği veya yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılabileceği gibi verilen rapor dikkate alınmadan uyuşmazlığın çözümüne engel bir düzenlemenin bulunmadığı da açıktır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava konusu olayda, idarece yürütülen şehirlerarası karayolu viyadük çalışması neticesinde davacıya ait Samsun ili, Canik ilçesi, ... Mahalle, ... ada, ... parselde kayıtlı taşınmazın değer kaybının ortaya çıkması halinde oluşan maddi zararın, kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca davalı idarece karşılanması gerektiği açıktır.
İdare Mahkemesince 27/12/2019 tarihinde dava konusu taşınmazın mahallinde gerçekleştirilen keşif neticesinde düzenlenen bilirkişi raporunda; Samsun–Ordu Devlet Karayolunun Canik Belediyesi sınırları içinden geçen Asarcık Köprülü Kavşağı ile Belediye Evleri arasında kalan kesimde imar planında karayolu güzergâhı için ayrılmış olan 60 metre genişliğindeki koridorun içinde kalacak şekilde imalatı onaylı proje doğrultusunda yapılan katlı yol imalatının çalışmasına 04/01/2012 tarihinde başlanmış olup, katlı yolun 11/10/2013 tarihinde trafiğe açıldığının tespit edildiği, bilirkişi heyetince dava konusu taşınmazın değerinin tespitinde maliyet yönteminin uygun olacağı kanaatine varıldığı, taşınmazın bulunduğu sanayi sitesi içerisinde ve dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede hâlihazırda satılık durumda olan herhangi bir emsal taşınmaza rastlanılamadığı, bu nedenle; dava konusu taşınmazın davalı idareye başvurunun yapıldığı 16/04/2014 tarihi itibarıyla arsa birim m² bedeli tespit edilirken, dava konusu taşınmazın cepheli olduğu İlkadım Bulvarına cepheli konumda olan, taşınmazın yaklaşık olarak 400 m güney tarafında bulunan, 2014 yılı itibarıyla taşınmaz ile aynı arsa birim m² emsal rayiç değerine sahip olan ve ... Sanayi Sitesinde yapılan kamulaştırma davalarının görüldüğü Asliye Hukuk Mahkemelerindeki bilirkişi raporlarında emsal taşınmaz olarak dikkate alınan, Samsun, Canik, ... Mahallesi, ... ada, ... nolu parsel ile ilgili olarak yapılmış olan 18/12/2013 tarihli alım-satım işlemi dikkate alınacağı, taşınmaz için idareye başvuru tarih olan 16/04/2014 tarihi itibarıyla arsa birim bedelinin 1.450,00 TL/m² takdir edildiği, dava konusu ... ada, ... parsel sayılı 77 m² yüzölçümlü kargir dükkan vasfındaki taşınmazın; tam hisse payıyla davacı adına kayıtlı olduğu ve davacının mülkiyet hakkını 26/11/1992 tarihinde satış işlemi sonucu elde ettiği, taşınmazın imar planında h:6,50 yapılaşma koşullu küçük sanayi sitesi alanında iken hali hazırdaki imar planında yol ve park alanı kullanımında kaldığı, taşınmaz üzerinde zemin+1 kat olmak üzere toplam iki kattan oluşan yapının yapı ruhsatının bulunmadığı, bu nedenle ruhsatlı ve mimari projeli olarak değer kaybı hesaplanamayacağı, taşınmazın ulaşım bağlantısı yönünden olumsuz etkilenmediği, ... Bulvarı üzerinde inşa edilen viyadük nedeniyle taşınmazın reklam ve görünürlük kabiliyeti kısıtlanmış olup, taşınmazın etkin görünüm ve prestij yönünden olumsuz etkilendiği, mimari çözüm olanakları yönünden olumsuz etkilenmeyeceği, taşınmazın çevre emniyeti ve gürültü kirliliği açısından olumsuz etkileneceği, viyadük yapımı öncesi ve viyadük yapımı sonrası taşınmazda kira kaybı oluşacağı kanaatine varılmış olup, taşınmazın ekonomik kazanım yönünden olumsuz etkileneceği, taşınmazın yapı maliyetleri yönünden olumsuz etkilenmeyeceği, taşınmazın doğal afetler yönünden olumsuz etkileneceği, bu haliyle Karayolları Genel Müdürlüğünce inşa edilen farklı seviyeli katlı yol çalışması nedeniyle, taşınmazın etkin görünüm ve prestij yönünden % 2, çevre emniyeti ve gürültü kirliliği yönünden % 3, ekonomik kazanım yönünden % 2, doğal afetler yönünden % 2 olmak üzere toplam % 9 oranında değer kaybı oluştuğu ve parseldeki arsa değerinin idareye başvuru tarihi (16/04/2014) itibarıyle 10.048,50 TL değer kaybına uğradığı, dava konusu parselin üzerinde bulunan ve zemin+bir kat olmak üzere toplam iki kattan oluşan binanın yapı ruhsatı belgesi mevcut olmadığı için; dava konusu parselin üzerinde bulunan yapının değeri, taşınmazın değeri hesaplanırken değerlemede dikkate alınmadığı, taşınmazın tapu kaydının, kargir dükkân olarak cins tashihi yapılması nedeniyle taşınmazın üzerinde bulunan yapının yapı ruhsatlı ve mimari projeli olarak dikkate alınarak yapıda değer kaybı takdir edilmesinin uygun olmadığı belirtilmiştir.
İdare Mahkemesince dosya kapsamında yer alan bilirkişi raporu hükme esas alınabilir nitelikte bulunarak davanın kısmen kabulüyle 10.048,50 TL tazminatın kusursuz sorumluluk ilkesi çerçevesinde davalı idareye başvuru tarihi olan 16/04/2014 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idare tarafından davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istem yönünden davanın reddine karar verildiği görülmektedir.
Ancak taşınmazın bulunduğu Samsun-Ordu Devlet Karayolu'nun Canik Belediyesi sınırları içinden geçen ... Kavşağı ile ... Evleri arasında kalan kesimde, köprülü kavşak düzenlemesine ilişkin imar planı değişikliği ve bu plana göre de köprülü kavşak çalışmalarının yapıldığı anlaşıldığından, İdare Mahkemesince davacıların, dava konusu taşınmazı edindikleri tarih itibarıyla köprülü kavşak düzenlemesi ile ilgili imar planı ve notlarındaki durumun ne olduğunun tespit edilmesi, şayet imar düzenlemesinde söz konusu yapı (köprülü kavşak) öngörülmüş ve davacılar tarafından taşınmaz buna rağmen edinilmiş ise, idarenin herhangi bir tazminat yükümlülüğünün doğmayacağında duraksama bulunmamaktadır.
Aksine bir durumun geçerli olması halinde ise, taşınmazın meri imar planındaki kullanım fonksiyonu, arsa vasıflı taşınmazın hukuki durumu ve köprülü kavşağın taşınmaz üzerindeki etkisi, taşınmazın kullanımı ve ulaşım olanaklarına göre değer kaybı araştırılarak bir karar verilmesi gerekeceği de muhakkaktır.
Bu bağlamda İdare Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporu incelendiğinde ise, emsal alınan taşınmazlar ile dava konusu taşınmazın benzer ve farklı yönlerinin neler olduğu belirtilmeden, m² birim fiyatları tespit edilerek dava konusu taşınmazın değer kaybının hesaplandığı, viyadüğün yapılmasından önce ve sonrasında o bölgedeki yapılarda viyadük yapılmasıyla birlikte herhangi bir değer artış veya azalışı olup olmadığı hususu araştırılmaksızın zarar hesabı yapıldığı, ayrıca dava konusu taşınmaz ile viyadük arasında ne kadar mesafe bulunduğu ve aradaki mesafenin dava konusu taşınmazın değer kaybının hesaplamasında esas alınan kriterlere etkisinin ne düzeyde olduğunun belirlenmediği anlaşılmaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin kabulüne,
2. ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/06/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.