Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2019/1770
Karar No: 2021/3253
Karar Tarihi: 10.06.2021

Danıştay 10. Daire 2019/1770 Esas 2021/3253 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/1770
Karar No : 2021/3253

TEMYİZ EDEN (DAVALI) ... Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
VEKİLLERİ : Av. ...

İSTEMİN KONUSU: ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, Samsun ili, Canik ilçesi, ... Mahallesi, ... ada, ... parselde kayıtlı arsa ve üzerindeki 9 katlı binanın maliki olduğu, Samsun ili içerisinde ve çevresinde trafik akışının sağlıklı, düzenli ve verimli bir şekilde sağlanması kapsamında Samsun-Ordu Devlet Yolunun Canik Belediyesi sınırları içerisinde ... Kavşağı ile ... Evleri arasında kalan kesimde katlı yol inşa edildiği, inşa edilen katlı yolun taşınmazlarının önünde yer aldığı ve katlı yol yapım işinin konum, görünüm, manzara, estetik prestij, ulaşım gibi unsurlar yönünden taşınmazlarında değer kaybına neden olduğu ileri sürülerek değer kaybı karşılığı 3.000,00 TL (miktar artırım dilekçesi ile 46.261,23 TL) maddi tazminatın davalı idareye başvuru tarihi olan 18/09/2013 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararıyla; dava konusu olayda Devlet yolunun şehir merkezinde katlı yol çalışması yapılarak farklı seviyede yapılması sonrasında davacılara ait taşınmazın değer yitirdiği ve oluşan maddi zararın kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca davalı idarece karşılanması gerektiği, taşınmaz önünden geçen şehirlerarası karayolu viyadük çalışması nedeniyle taşınmazın değerinde meydana gelen eksilmeden kaynaklı zararın tüm unsurlar değerlendirilmek suretiyle tespiti amacıyla uyuşmazlığın niteliği de gözetilerek seçilen bilirkişi heyetiyle birlikte mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda; arsa üzerinde bulunan 9 katlı binanın ruhsatsız olduğu, arsanın gerçek değeri üzerinden hesaplama yapıldığında, dava konusu arsada meydana gelen değer kaybının; ulaşım yönünden %2, etkin görünüm ve prestij, estetik ve görünüm yönünden %11, çevre emniyeti, doğal afetler, gürültü kirliliği açısından %2 olmak üzere toplamda %15 oranında değer kaybına uğradığı, 2013 yılı için %15 oranındaki değer kaybının 46.261,23 TL olduğunun belirtildiği, bilirkişi raporunun karara esas alınabilecek nitelikte olduğu değerlendirilerek davanın kabulü ile 46.261,23 TL değer kaybından oluşan tazminatın davalı idareye başvuru tarihi olan 18/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idare tarafından davacılara ödenmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davalı idare tarafından, hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazın emlak vergisi değeri esas alınmadan yapılan hesaplamanın kabul edilebilir olmadığı, hükmedilen tazminat tutarının zenginleşmeye mahal verecek nitelikte olduğu, hükmedilecek tazminat tutarında miktar artırım dilekçesinin verildiği tarihin faiz başlangıç tarihi yönünden dikkate alınması gerektiği, davalı idare aleyhine harca hükmedilmemesi gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davacı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun bulunan İdare Mahkemesi kararının yasal faizin başlangıç tarihi yönünden düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacı tarafından, Samsun ili, Canik ilçesi, ... Mahallesi, ... ada, ... parselde kayıtlı arsa ve üzerindeki 9 katlı binanın maliki olduğu, Samsun ili içerisinde ve çevresinde trafik akışının sağlıklı, düzenli ve verimli bir şekilde sağlanması kapsamında Samsun-Ordu Devlet Yolunun Canik Belediyesi sınırları içerisinde ... Kavşağı ile ... Evleri arasında kalan kesimde katlı yol inşa edildiği, inşa edilen katlı yolun taşınmazlarının önünde yer aldığı ve katlı yol yapım işinin konum, görünüm, manzara, estetik prestij, ulaşım gibi unsurlar yönünden taşınmazlarında değer kaybına neden olduğu ileri sürülerek değer kaybı karşılığı 3.000,00 TL (miktar artırım dilekçesi ile 46.261,23 TL) maddi tazminatın davalı idareye başvuru tarihi olan 18/09/2013 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un "görev ve yetkiler" başlıklı 4. maddesinin (a) bendinde "Otoyol, Devlet ve il yolları ağına giren karayolları güzergâhları ile bunların değişikliklerine ilişkin planları hazırlamak veya hazırlatmak" Karayolları Genel Müdürlüğü'nün görevleri arasında sayılmıştır.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları ödemekle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
İdarenin kusursuz sorumluluğu, kamu hizmetinin görülmesi sırasında kişilerin uğradıkları özel ve olağan dışı zararların idarece tazmini esasına dayanmakta olup; kusur sorumluluğuna oranla ikincil derecede bir sorumluluk türüdür. Başka bir anlatımla idare, yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu olan, idari faaliyet ile nedensellik bağı kurulabilen, özel ve olağan dışı zararları kusursuz sorumluluk ilkesi gereği tazminle yükümlüdür.
Kusursuz sorumluluk sebeplerinden olan “kamu külfetleri karşısında eşitlik” ya da diğer adıyla “fedakârlığın denkleştirilmesi” ilkesi, nimetlerinden tüm toplum tarafından yararlanılan idarenin eylem ve işlemlerinden doğan külfetlerin, sadece belli kişi veya kişilerin üstünde kalması durumunda, bu kişi veya kişilerin uğradığı zararların, kusuru olmasa dahi idarece tazminini öngörmektedir. Risk sorumluluğundan farklı olarak burada, kazalardan kaynaklanmayan, diğer bir deyişle arızi nitelikte olmayan, önceden öngörülebilen zararların tazmini söz konusudur. İdari faaliyetin doğal sonucu olan bu zarar, etki alanı bakımından sınırlı, özel ve olağan dışı nitelik arz etmektedir.
Kamu hizmetinin yürütülmesinin neden ve etkisinden kaynaklanan bir zararın doğmaması için idarece her türlü tedbir alınmasına rağmen, hizmetin doğal ve zorunlu bir sonucu olarak ortaya çıkan, hizmetten yararlananlar yönünden genel ve olağan nitelikteki bir külfetten kaynaklanan zararın, kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesi uyarınca idarece karşılanmasına olanak bulunmamaktadır. Kamu hizmetinin yürütülmesinden kaynaklanan bir zararın, kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesi uyarınca idarece karşılanabilmesi için, uğranıldığı ileri sürülen zararın kamu külfeti olmaktan çıkıp, hizmetten yararlananlar yönünden özel ve olağandışı bir niteliğe dönüşmüş olması gerekir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesiyle "bilirkişi" konusunda atıfta bulunulan 6100 sayılı Kanun'un 266. maddesinde, "Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir." kuralı yer almaktadır.
Bilirkişiye başvurulmasındaki amacın, hukuka uygun karar verebilmek için gerekli verilere ulaşmak olduğu göz önünde tutulduğunda, bilirkişilerin uyuşmazlık konusunda özel ve teknik bilgiye sahip olan kişiler arasından seçilmesi gerektiği kuşkusuz olup, bilirkişilerce düzenlenen raporda, sorulara verilen cevapların şüpheye yer vermeyecek şekilde açık, rapor içeriğinin ise hükme esas alınabilecek nitelikte olması gerekmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 282. maddesinde, " Hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir." hükmü yer aldığından; sunulan bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek yeterlikte olmaması veya taraflarca yapılan itirazları karşılamaması halinde bilirkişilerden ek rapor istenilebileceği veya yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılabileceği gibi verilen rapor dikkate alınmadan uyuşmazlığın çözümüne engel bir düzenlemenin bulunmadığı da açıktır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava konusu olayda, idarece yürütülen şehirlerarası karayolu viyadük çalışması neticesinde davacıya ait Samsun ili, Canik ilçesi, ... Mahallesi, ... ada, ... parselde kayıtlı arsa vasfındaki taşınmazın değer yitirdiğinin ortaya çıkması halinde oluşan maddi zararın, kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca davalı idarece karşılanması gerektiği açıktır.
İdare Mahkemesince 02/07/2014 tarihinde dava konusu taşınmazın mahallinde gerçekleştirilen keşif neticesinde düzenlenen bilirkişi raporunda, dava konusu ... ada ... parsel üzerinde yer alan binanın ruhsatsız olması nedeniyle değerlendirme dışı bırakılarak dava konusu taşınmazın arsa vasfında olduğu, Canik Belediyesinden alınan bilgiye göre taşınmazın bulunduğu yapı adası, 1/1000 ölçekli Canik Belediyesi Canik Uygulama İmar Planı, bitişik nizam 4 kat nizamında yapılaşma şartlarına sahip "Konut+Ticaret" alanında yer aldığı, taşınmazın Belediye sınırları içerisinde bulunduğu, meydana gelen değer kaybının; ulaşım yönünden %2, etkin görünüm ve prestij, estetik ve görünüm yönünden %11, çevre emniyeti, doğal afetler, gürültü kirliliği açısından %2 olmak üzere toplamda %15 oranında değer kaybına uğradığı, belirlenen bedel üzerinden %15 oranındaki değer kaybının 2013 yılı için 46.261,23 TL olduğu belirlenmiştir.
Davacı 26/12/2014 havale tarihli miktar artırım dilekçesi ile 3.000,00 TL olan talebini 46.261,23 TL'ye yükseltmiştir.
İdare Mahkemesince dosya kapsamında yer alan bilirkişi raporu hükme esas alınabilir nitelikte bulunarak davanın kabulü ile 46.261,23 TL tazminatın kusursuz sorumluluk ilkesi çerçevesinde idareye başvuru tarihi olan 18/09/2013 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idare tarafından davacıya ödenmesine karar verildiği görülmektedir.
Ancak taşınmazın bulunduğu Samsun-Ordu Devlet Karayolu'nun Canik Belediyesi sınırları içinden geçen ... Kavşağı ile ... Evleri arasında kalan kesimde, köprülü kavşak düzenlemesine ilişkin imar planı değişikliği ve bu plana göre de köprülü kavşak çalışmalarının yapıldığı anlaşıldığından, İdare Mahkemesince davacının, dava konusu taşınmazı edindiği tarih itibarıyla köprülü kavşak düzenlemesi ile ilgili imar planı ve notlarındaki durumun ne olduğunun tespit edilmesi, şayet imar düzenlemesinde söz konusu yapı (köprülü kavşak) öngörülmüş ve davacı tarafından taşınmaz buna rağmen edinilmiş ise, idarenin herhangi bir tazminat yükümlülüğünün doğmayacağında duraksama bulunmamaktadır.
Aksine bir durumun geçerli olması halinde ise, taşınmazın meri imar planındaki kullanım fonksiyonu, arsa vasıflı taşınmazın hukuki durumu ve köprülü kavşağın taşınmaz üzerindeki etkisi, taşınmazın kullanımı ve ulaşım olanaklarına göre değer kaybı araştırılarak bir karar verilmesi gerekeceği de muhakkaktır.
Bu bağlamda İdare Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporu incelendiğinde ise, emsal alınan taşınmazlar ile dava konusu taşınmazların benzer ve farklı yönlerinin neler olduğu belirtilmeden, m² birim fiyatları tespit edilerek dava konusu taşınmazların değer kaybının hesaplandığı, viyadüğün yapılmasından önce ve sonrasında o bölgedeki yapılarda viyadük yapılmasıyla birlikte herhangi bir değer artış veya azalışı olup olmadığı hususu araştırılmaksızın zarar hesabı yapıldığı, ayrıca dava konusu taşınmazlar ile viyadük arasında ne kadar mesafe bulunduğu ve aradaki mesafenin dava konusu taşınmazların değer kaybının hesaplamasında esas alınan kriterlere etkisinin ne düzeyde olduğunun belirlenmediği anlaşılmaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/06/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi