Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/7121
Karar No: 2021/14938

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/7121 Esas 2021/14938 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2021/7121 E.  ,  2021/14938 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesi


    Dava, maluliyet oranının tespiti istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne, dair verilen karara karşı davalı ... Haddecilik San. ve Tic. A.Ş. vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi .... Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın hukuki yarar yokluğuna ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine, karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi ...Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Davacı vekili, davacının iş kazası dolayısıyla uğradığı maluliyet oranının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
    II-CEVAP
    Davalı Kardemir Haddecilik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi vekili tarafından sunulan cevap dilekçesi ile davacının meydana gelen kaza nedeniyle maluliyetinin olmadığını, Kurum Sağlık Kurulu ile Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu tarafından tespit edilen maluliyet oranın %5,1 olduğunu, davacının maluliyet oranının yöntemince belirlenmesi gerektiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Kurum vekili tarafından sunulan cevap dilekçesi ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    İlk Derece Mahkemesince “davanın kabulü ile davacının 14.12.2011 tarihinde geçirmiş olduğu iş kazası nedeniyle sürekli iş göremezlik (meslekte kazanma gücü kaybı) oranın % 5,1 (beş virgül bir) olduğunun tespitine,” karar verilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    Davalı Kurum vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince “...Kurum tarafından daha önceden belirlenen iş kazasından kaynaklı sürekli iş göremezlik derecesi ile aynı oranını tespiti için dava açmakta davacı işçinin hukuki yararının bulunmadığı gözetilmeden davanın kabulüne karar verilmesi isabetli olmadığı” gerekçesine dayalı olarak “istinaf başvurusunun kabulü ile; ... İş Mahkemesi"nden verilen 04/01/2021 tarih, 2019/809 Esas ve 2021/1 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK"nın 353/1-b.2 hükmü gereğince kaldırılmasına, davacının davasının 6100 sayılı HMK"nın 114/1-h ve aynı Yasanın 115/2 hükmü gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine,” karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ NEDENLERİ:
    Davacı vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesi ile ... İş Mahkemesi" nin 2016/305 E. sayılı dosyasıyla davacı tarafınca iş kazasından doğan maddi ve manevi tazminat davası açılmış olup iş bu davanın 04/09/2019 tarihli duruşma zaptının 1 nolu ara kararı ile "iş göremezlik oranının tespiti için taraflara dava açmaları için süre verilmesine" karar verildiği, gerek Mahkemenin talimatı üzerine gerek ise de mevcut sağlık kurul raporları arasında maluliyet oranlarının farklı olması nedeniyle oluşan çelişkinin giderilmesi amacıyla dava açma zorunluluğunun hasıl olduğu, dava açmakta hukuki yararlarının olduğu, davalı şirketin sebep olduğu iş kazasına dayalı olarak açılan tespit davasında güçsüz durumda olan işçi aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğu, dava açılış tarihinde haklılık durumuna göre vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekirken, dava açılış tarihinde tamamen haklı sebepleri olan davacı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin hakkaniyete, kanuna ve hukukun özüne aykırı olduğu belirtilerek verilen kararının bozulmasına karar verilmesi talep olunmuştur.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ
    Medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunmasıdır.
    Davacının dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalı ve davacı mahkemeyi gereksiz yere uğraştırmamalıdır (Arslan, R.; aktaran: Hanağası, E., Davada Menfaat, ... 2009, önsöz VII).
    Hukuk Genel Kurulunun 24.06.1992 gün ve 1992/1-347 E., 1992/396 K. ve 30.05.2001 gün ve 2001/14-443 E., 2001/458 K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere buna hukuki korunma (himaye) ihtiyacı da denir (Rechts-schutzbedürfnis). Mahkemelerden hukuki himaye istenmesinde, himayeye değer bir yarar olmalıdır.
    Öte yandan, bu hukuksal yararın, "hukuki ve meşru", "doğrudan ve kişisel", "doğmuş ve güncel" olması gerekir (Hanağası, E., a.g.e, s.135).
    01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda öğreti ve yargısal kararların bu uygulaması aynen benimsenerek, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması “Dava Şartları” başlıklı 114. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendinde açıkça dava şartları arasında sayılmıştır.
    Bir davada hukuki yarar ilkesinin dava şartı olarak gözetilmesinin yargılamanın amacına ve usul ekonomisi ilkesine uygun olarak yargılama yapılmasına yarar sağlayacağı her türlü duraksamadan uzaktır.
    Bu ilkeden hareketle, dava şartı olarak hukuki yararın varlığının mahkemece taraflarca dava dosyasına sunulmuş deliller, olay veya olgular çerçevesinde, kural olarak davanın açıldığı tarihe göre, kendiliğinden ve yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gerekir. Bu sayede iç hukukumuzun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme)"nin 6. maddesi ve 1982 Anayasasının 36. maddesinde düzenlenen "hak arama özgürlüğü” nün dürüstlük kuralına uygun kullanılması sağlanabilecek; bu durum, haksız davalar açmak suretiyle, dava hakkının kötüye kullanılmasına karşı bir güvence oluşturacaktır.
    Dava açmaktaki hukuki yarar; hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada halen mevcut bulunmalıdır. Ayrıca açılacak davanın ortaya çıkacak tehlikeyi bertaraf edecek nitelikte olması gerekir. Bir kimsenin hakkına ulaşmak için mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki yararın olduğundan söz edilebilir. Bir mahkeme kararına ihtiyaç yoksa hukuki yarardan söz edilemez (Pekcanıtez, H., Atalay, O., Özekes, M.; Medeni Usul Hukuku, ... 2011, s.297).
    Uyuşmazlığın çözümünde, hukuki yarar kavramının tespit davasındaki yansımasının ne olacağının ayrıca irdelenmesi gerekir.
    Tespit davaları, bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davalar olup konusunu hukuki ilişkiler oluşturur. Bu dava türü ile bir hukuksal ilişkinin varlığı veya yokluğu saptanmaktadır. Bu davalarda davacının amacı ve dolayısıyla talep sonucu, bir hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun veyahut içeriğinin belirlenmesi olup, istemin kabule şayan olabilmesi için bu davanın konusunu oluşturan hukuki ilişkinin var olup olmadığının mahkemece hemen tespit edilmesinde davacının menfaatinin (hukuki yararının) bulunması gerekir.
    Bir hukuki ilişkinin hemen tespit edilmesinde hukuki yararın bulunması, şu üç şartın birlikte varlığına bağlıdır: 1)Davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı; 2) Bu tehdit nedeniyle davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalı; 3) Yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup cebri icraya yetki vermeyen tespit hükmü bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmalıdır.
    Davacının tespit davası ile istediği hukuki korunma, diğer dava çeşitlerinden biri ile sağlanabiliyorsa, o zaman davacının o konuda tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur. (Kuru/ Arslan/ Yılmaz- Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, ... 2011, 22. baskı, s.274)
    Eldeki dava dosyası kapsamında, 14.12.2011 tarihinde gerçekleşen iş kazası nedeni ile davacı tarafından ... İş Mahkemesi" nin 2016/305 E. sayılı dosyasında maddi ve manevi tazminat davası açıldığı, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun 01.04.2019 tarihli 2019/46083 sayılı raporunda; davacının meslekte kazanma güç kaybı oranının %5,1 (yüzdebeşvirgülbir) olarak tespit edildiğinin bildirildiği, Aliağa İş Mahkemesince 04/09/2019 tarihli duruşma zaptının ara kararı ile "iş göremezlik oranının tespiti için taraflara dava açmaları için süre verilmesine," karar verildiği, eldeki davanın 07.10.2019 tarihinde açıldığı, yargılama esnasında Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu’nun 25/09/2020 tarih ve 13.906 sayılı raporu ile davacının E cetveline (yaşına) göre %5.1(beşnoktabir) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağının bildirildiği, yargılama esnasında da Kurum tespiti ile aynı oranda belirlenen bu maluliyet oranı karşısında İlk Derece Mahkemesince tespit niteliğinde hüküm kurulduğu, Bölge Adliye Mahkemesince ise “davacının davasının dava şartı yokluğundan usulden reddine” şeklinde yeni bir hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
    Somut olayda, davacı tarafından açılmış olan iş kazasına bağlı tazminat dava dosyası yönünden, eldeki dava dosyasında maluliyet oranının %5,1’den yüksek oranda tespitine hükmedilmesi halinde bulunacak bu maluliyet oranının hesaplanacak tazminat tutarına etkili olacağı düşünüldüğünde davacının davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu ortadır.
    Bu durumda Mahkemece yapılması gereken iş, davacının davasını açmasında hukuki, korunmaya değer ve güncel bir yararının bulunduğu kabul edilerek işin esasına girilmeli, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmelidir.
    O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi ...Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesinin kararı yukarıda açıklanan nedenlerle HMK"nın 373/2 maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25.11.2021 karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi