15. Hukuk Dairesi 2016/1099 E. , 2017/2359 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki dahili davalı ... tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin iadesi ve tazminat talebinden ibarettir. Davacı iş sahibi davalı ise yüklenicidir.
Davacı vekili; müvekkilinin Amasra ilçesinde balıkçılık yaptığını, dükkanında balıkların muhafazası için davalı ..."na buzdolabı siparişi verdiğini, ancak yapılan siparişe göre buzdolabının imal edilerek teslim edilmediğini, müteaddit defalar davalının eksiklikleri gidermesi için arandığını ancak yerine getirilmediğini, dolabın yeterli düzeyde soğutmadığı için balıkların bozulduğunu ve müvekkilinin maddi kaybının olduğunu ileri sürerek, sözleşme gereği davalıya vermiş olduğu 7.550,00 TL peşin para ile uğramış olduğu 7.450,00 TL maddi kayıp olmak üzere toplam 15.000,00 TL"nin sözleşme tarihi olan 18/08/2006 tarihinden itibaren işleyecek %28 faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, davalı ... davaya cevap vermemiş, dahili davalı ... vekili cevap dilekçesinde; müvekkili hakkında usulüne uygun olarak bir dava açılmadan davaya dahil edilmesinin mümkün olmadığını, kaldı ki davanın yetkili mahkemede açılmadığını, yetkili mahkemenin vekil edenin ikametgah mahkemesi olan ... olduğunu, bahsi geçen buzdolabının çalışır vaziyette davacının adresinde teslim ve monte edildiğini, montaj masrafı alınmadığını, davanın kötü niyetle açıldığını ileri sürerek davanın reddini savunmuş. Mahkemece yapılan yargılama sonucu davalı yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, dahili davalı yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, verilen karar dahili davalı tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Dava, 1086 sayılı HUMK hükümlerinin yürürlükte olduğu 17.04.2007 tarihinde açılmış ve bu kanun yürürlükte iken 04.02.2008 tarihinde yapılan tebligat ile ... açılmış olan davaya dahil edilmek suretiyle davaya devam olunup bu davalı aleyhine hüküm kurulmuştur.
Mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları
gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemez; dava, sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir. Taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan; taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel teşkil etmekle def"i değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir itiraz niteliğindedir.
Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulu’nun 23.06.2004 gün ve E:2004/4-371, K:2004/375; 18.04.2007 gün ve E:2007/5-233, K:2007/221; 04.03.2009 gün ve E:2009/10-34, K:2009/104; 04.11.2009 gün ve E:2009/2-402, K:2009/484; 22.12.2010 gün ve E:2010/19-638, K:2010/694,ve 07.11.2012 tarih, E :2012/2-181,K:2012/755 sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
Öte yandan, bir davada verilen hüküm, yalnız o davanın tarafları bakımından kesin hüküm teşkil eder (Mülga 1086 sayılı HUMK m. 237; 6100 sayılı HMK m. 303). Bir davanın taraflarının kimler olduğu ise, davacı tarafından dava dilekçesinde gösterilir (Mülga 1086 sayılı HUMK m. 179; 6100 sayılı HMK m. 119). Bir başka deyişle talepte bulunan kimsenin, taraf olarak gösterdiği kişi usul hukuku yönünden taraf olup, eylemli olarak dava edilen, taraf sayılmıştır. Bu kişinin gerçekten o davada taraf ehliyetine sahip olup olmadığı da, davanın görülmesi sırasında belirlenecektir.
Nihayet, ilke olarak mecburi dava arkadaşlığı veya yasaların öngördüğü (Örneğin; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu m.14/5, 3402 sayılı Kadastro Kanunu 29. maddesi gibi) istisnai haller dışında kendisine husumet yöneltilen kişinin dışında (ve bu arada 04.05.1978 gün ve 4/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ölü kişinin mirasçılarına) ve bir başkasına dahili dava veya müdahil-davalı ve benzeri tanımlamalarla taraf sıfatı verilemez. Davacı taraf istese ve masrafını da vererek dava dilekçesinde davalı olarak hiç gösterilmeyen kişiye davetiye tebliğ edilse, mahkemece ara kararı veya eylemli olarak dahili davalı veya benzeri tanımlamalarla duruşmalara kabulüne karar verilse bile, anılan kişinin usulü dairesinde davada taraf sıfatını kazandığı kabul edilemez.
Yukarıda belirtildiği üzere, ilke olarak dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen bir kişinin sonradan herhangi bir şekilde dahili davalı veya benzeri tanımlamalarla davaya katılmaları veya davada yer almaları usulen mümkün olmadığı gibi, bu şekilde davada eylemli olarak yer alan kişilerin de davada taraf sıfatını kazanamayacaklarından, dahili davalı ... "ın dava dosyasına dilekçe sunarak cevap vermesi, duruşmalara katılması ve mahkemece de bu durumun kabul edilmesi halinde bile, davalı olarak taraf sıfatını kazanamaz.
Öyleyse, davalı ... taraf gösterilerek açılmış bir dava bulunmadığından işin esası ile ilgili yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
O halde mahkemece yapılacak iş; mahkemece; davacıya ... hakkında dava açması için uygun bir süre verilip, verilen süre içerisinde dava açılması halinde davaların
birleştirildikten sonra oluşacak kanaat çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün dahili davalı ... yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden dahili davalı ..."a geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 01.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.